Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '10

 
Kategori
Futbol
 

Formalarımızın arkasına "10 Alex" yazdıralım

Formalarımızın arkasına "10 Alex" yazdıralım
 

Ata’mızın, Sivas Kongresi’ni başlatmasının 91’inci yıldönümünde, şehrin takımıyla ‘Cumhuriyet Kupası’ adı altında bir maç organize edilmişti Milli maç arasından yararlanarak. Bu anlamlı kupayı oynamak şüphesiz en çok Ata’mızın ve bizlerin yani halkın takımı olan Fenerbahçe’mize yakışırdı. Öyle de oldu hani. Milli oyuncularımızdan yoksun, Paf Takım kokulu kadromuzla düşüldü Sivas’ın yollarına. Ev sahibi Sivasspor’un A Takımı karşısında, birkaç as oyuncumuzla paftan gelen oyuncularımızın harmanlanmasından ortaya çıkan kadromuzun nasıl bir performans sergileyeceği merak konusuydu.

Açıkçası maçı izleme imkânım olmadı. FB TV’nin canlı anlatımından takip ettiğim kadarıyla elde ettiğimiz 3-0’lık galibiyet beni mutlu etmenin yanı sıra bazı düşüncelere sevk etti doğrusu. Sivasspor çok mu kötüydü acaba, yoksa yeni bir oluşum içinde olan takımımızda taşlar yerine mi oturmaya başlamıştı? Onu anlamanın en güzel yolu Spor Toto süper ötesi ligin 4’üncü haftasından geçiyordu. Rakip, Gesi bağlarındaki statta dişli Kayserispor’du. Onlar da bizim gibi yeni hocayla çıkmışlardı yola. Takımımız, kazandığı Cumhuriyet Kupası maçının aksine ideal kadromuzla çıkmıştı Kayserispor önüne. Yabancı kontenjanına takılan Andre Santos’u saymazsak tabi. Bilica ise yeni transfer Yobo’ya devrettiği için yerini, götürülmemişti Kayseri’ye.

Maçı evde birlikte izlediğim Anneme; “Beraberlik kokuyor bu maç.” demiştim. Oyunun gidişatı onu gösteriyordu çünkü. İki takımda pozisyon kısırlığı çekiyordu. Taa ki dakikalar 59’u gösterinceye kadar. Bu dakikada yeni stoperimiz Yobo daha ilk maçında sakatlanarak oyundan çıkmak zorunda kaldı. Kadroda her mevkiye yedek oyuncu bulunduran Aykut Hoca, stopere yedek oyuncu almayı düşünemeyince, Lugano’nun yanına Selçuk’u monte etmek durumunda kaldı. Zaten ne olduysa ondan sonra oldu ya. Maç boyu pozisyon bulmakta zorluk çeken rakip, 66 ve 68’inci dakikalarda olmak üzere 2 gol bulmasının yanında, oyunu tek kaleye çevirdi bir anda.

Son yarım saat rakibin pas trafiğine tribünlerin “Oley, oley.” çekmeleri ve 90 dakikayı sıfır kornerle tamamlamamız beni rencide etmedi değil hani. Peki bu rencide oluşuma karşın ben ne yaptım dersiniz? 2-0 yitirilen maçın ertesinde Maraton Fenerıum Mağaza’mızın yolunu tuttum ve yeni sezon formamı alıp iki gün boyunca sırtıma geçirerek başım dik gezdim sokakta. Aykut Hoca’nın Alex kompleksine inat formamın arkasına “10 Alex” yazdırma isyanım var şimdi kafamda. Beşiktaş derbisi arefesinde aldığım mavi formanın rengini ileriye dönük umutlarımıza yansıtmasını dileyerek yazıyı Milli maçlarla nihayetlendirmek istiyorum.

Geçtiğimiz Salı akşamı mabedimizde oynanan Türkiye-Belçıka maçındaydım. 3-2 kazandığımız maçta, tribünlerdeki görüntülerimiz görülmeye değerdi. Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı ve Beşiktaşlısı hep bir aradaydık ve sırtlarımızdaki takımlarımızın formalarıyla tebessüm ediyorduk birbirimize. Oysa şimdi önümüz derbi ve biliyorum ki yine yoğun güvenlik önlemleri alınacak iki takım taraftarları arasında. Açıkçası Milli maçtaki birlik ve beraberlik görüntümüzden sonra, derbide ayran içip ayrı düşecek olmamız beni üzecek. Son olarak konuyu 12 Dev Adam’a getirerek yazıyı oluşturan harflerin göz kapaklarına baskı yapan uykuya anlayış göstereyim. 2010 FİBA Dünya Şampiyona’sında ülkemize “Dünya ikinciliği” getiren Erkek Basketbol Takımımızı gönülden tebrik ediyorum. Bize yaşatmış olduğunuz heyecan ve gururdan dolayı hepinize ayrı ayrı TEŞEKKÜRLER 12 DEV ADAM…

 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..