Futbolda 'pardon' devri! Fenerbahçe'ye de 'pardon' denilecek mi?

Futbolumuza darbe vuranlar bir bir ortaya çıkıyor…

UEFA müfettişi Pierre Corno ile işbirliği yapanlar, köşeye sıkışınca, yalana dolana başvurarak kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar.

Pierre Corno ile işbirliği yapanlar, Pierre Corno’nun geçmişini bile bilmiyorlar.

3 Temmuz tarihinde futbolumuzda başlatılan kaos, cemaat sözcüsü gazeteciler ile halka duyuruldu! Adları soruşturmaya dâhil edilen takımlar ve futbol adamları, polis, savcı ve cemaat sözcüsü gazeteciler tarafından yargılanıp, hâkime gerek duyulmadan mahkûm edildiler.

Bu soruşturma sürecinde, tıpkı toplumsal yapımız gibi futbol seyircimiz ve taraftarlarımız da ayrıştırıldı. Bu gün gelinen ortamda, Fenerbahçe ve ötekiler var.

Daha önce Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor taraftarları ile öteki takımların taraftarları vardı. Şimdi sadece Fenerbahçe ve ötekiler kaldı.

Soruşturma kapsamında onca takım ve futbol adamı olmasına rağmen, cemaat sözcüsü gazeteciler tarafından sadece Fenerbahçe kulübü ve Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım gündeme getirildi.

Soruşturma kapsamında yer alan diğer takımlar masum, Fenerbahçe suçlu ilan edilirken, bu işin altından Futbol Federasyonu çıktı!

TFF yetkilileri, konu Fenerbahçe olunca, Türkiye düşmanı olarak bilinen UEFA müfettişi Pierre Cornu ile işbirliği yapmaktan çekinmedi.

Fenerbahçe tarafından CAS’a açılan davada, UEFA adına katılan ve savunma veren Pierre Cornu, savunmasında; TFF yetkilileri tarafından kendisine aktarılanları bir bir ortaya döktü!

Hal böyle iken TFF olayın en büyük mağduru konumundaki Fenerbahçe’yi suçlamakta bir sakınca görmedi.

Türk futbolu üzerinde Fenerbahçe kullanılarak oynanan oyunda, günah keçisi ilan edilen Fenerbahçe, her gün TFF ve UEFA’nın bir yalanını ortaya çıkarmasına rağmen, hala suçlanıyor.

En son yalan’ı TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, telefonla katıldığı Kanal Türk televizyonunda yayınlanan Telegol programında söyledi.

Mehmet Ali Aydınlar “Şampiyonlar Ligine gitmemeyi Fenerbahçeli yöneticilerden Nihat Özdemir ve Ali Koç istedi” dedi.

Fenerbahçe resmi internet sitesinden yaptığı açıklamayla, bu sözlerin gerçeği yansıtmadığını (dikkat ederseniz yalan demeyip, gerçeği yansıtmadığını söylüyorlar) belirtti.

Savcının iddianameyi hazırlayıp 16. Ağır Ceza Mahkemesine göndermesi ile cemaat sözcüleri ve durumdan vazife çıkaranlar hemen piyasaya çıktılar.

Cemaat sözcüleri;  iddianamenin içeriğini açıklamaya başladılar. Ancak daha önce kamuoyuna pompaladıkları delillerin ortada görünmediği, delil olarak söylenenlerin aslında ‘gizli tanıkların’ söylemleri olduğu gerçeğini saklamaya çalıştılar.

Tabi birde durumdan vazife çıkaranlar var. Onlarda TFF’nin adamları! Savcının iddianame ile birlikte yasak getirdiği futbol adamlarını bile doğru düzgün okuyamadılar. Örneğin İBB Spor’un oyuncusu Can Arat’ın ismi geçmemesine rağmen Kayseri’de oynanan maç öncesi Can Arat’ı önce sahadan, sonra stadyumdan attılar. Maç bittikten sonra yanlışlığı fark edip, “Pardon” dediler.

Benim anlamadığı, bir savcı onlarca kişi hakkında karar verip, kararı uygulamaya koyabiliyor. Haklarında her hangi bir mahkeme kararı olmamasına rağmen, Şike soruşturmasında adları geçenlerin üstlendikleri görevleri ve ekmek parasını kazandıkları işleri ellerinden alınabiliyor.

Her hangi bir mahkeme kararı olmadan, bir savcının iddiası ile onlarca insanın geleceğinin şekillenmesi, demek ki ‘İleri-Gizli Demokrasi’nin bir uygulaması.