Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '12

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray 0-2 Braga..Yeni hedef UEFA Avrupa Ligi

Galatasaray 0-2 Braga..Yeni hedef UEFA Avrupa Ligi
 

tribünler yine harikaydı ancak bu yeterli olmadı..


Galatasaray TT Arena'Da çıktığı ilk Şampiyonlar Ligi maçında yenilerek 2 maç sonunda grubun son sırasında yer aldı. Tribünlerdeki atmosfer müthişti, diğer maçtan beklenen sonuç da çıkmıştı ancakRuben Michael ve son dakikada Alan'ın attığı goller büyük bir avantajı kaybetmemize neden oldu.

Madde madde gidelim..

- Hamit ve Elmander'in ilk 11 de olmayışı büyük bir eksiklikti. Elmander en uç noktadan defansı başlatan tarzda bir oyuncu; Hamit de kimsenin sorumluluk almaya yanaşmadığı anlarda Selçuk'a yardım edebilirdi. Kısaca Galatasaray'ın Türkiye Ligi için oldukça geniş olan kadrosu Şampiyonlar Ligi için yeterli değil. Dün 2 oyuncuyu da aradık (Elmander sonradan oyuna girse de kısıtlı zamanda çok şey yapması beklenemezdi)

- Defansta Riera'nın oynaması kadrodaki en büyük süprizdi. Gerçi zaman zaman bunu denemişti Fatih hoca ama bir Şampiyonlar Ligi maçında değil..

Oyuna gelirsek..Maça beklendiği gibi Galatasaray baskılı başladı. Erken gelen bir gol, taraftarın da etkisiyle birlikte rakibi iyice baskı altına alacak ve belki de ilk 45 dakikada maç kopacaktı. Defans da geriye dönüşlerde başarılıydı ve pozisyon vermedik ilk 20-25 dakikada. Ancak 27. dakikada gelen kontraatak golü (kaleciden dönen topa yine bir Braga'lının vurması düşündürücü!) maçın dönüm noktası oldu.

Golle birlikte her şey Braga'nın istediği gibiydi artık. Geride çok iyi kapandılar. Avrupa'nın biraz iyi her takımı alan savunmasını çok iyi yapıyor, onlar da bunu yaptı. Kazanılan toplarla da ani hücumlar gerçekleştirdiler. Golden sonraki ilk 5 dakikada maçı bitirebilcek pozisyonlar da buldular ama Muslera heyecanın devam etmesini sağladı.

- 2. yarıdaki Amrabat değişikliği doğru bir hamleydi. Eğer Amrabat defans yapmayı öğrenemezse tıpkı Stoch gibi, zorluk derecesi yüksek maçlarda yedek kalmaya ya da oyundan çıkmaya alışmalı.

2. yarıda elinden geleni yaptı Galatasaray ama başarılı olamadı. Bunda rakibin takım halinde iyi defansı kadar Melo'nun (dolayısıyla Selçuk'un) performansı da etkiliydi. Selçuk gününde değilse gol atmak çok zor oluyor. Ki dün ayakta kalmaya çalışan ender oyunculardandı Selçuk, Eboue ve Emre Çolak'la birlikte. Bir kaç oyuncu dışında kimse sorumluluk almadı. Kapalı defansı aşmak için ya uzaktan şut atacaksınız, ya duran toplardan gol bulacaksınız yada son ihtimal bir dünya yıldızınız sahneye çıkacak. Malesef dün futbolcular şut atmamak için her şeyi yaptı. Duran topları etkili kullanamadık. Vee Galatasaray'ın bir çileği yok...Aydın'ın direkten dönen topu maçın kaybedildiğinin işareti gibiydi.

Yakanılan az pozisyonda da Burak ve Umut (Umut'un adını 5 kere duymamışızdır tahminim) yeterli olamadı. Bu düzeyde bir oyunda yakaladığınızı atacaksınız ve gol yemeyeceksiniz. Dün orta sahada yaratıcılık sıkıntısı çekip gol atamadık ve 2 de kötü gol yedik. Uzatmalarda gelen golde pozisyon bir taç atışıyla (tıpkı Orduspor maçında olduğu gibi) başladı. Belki de Galatasaray bu taç atışından yediği gol yüzünden ikili averajda rakibinin gerisinde kalacak.

Sonuç olarak; büyük bir avantajı kaybettik. Biraz matematik yaparsak; 2 maçta da kağıt üstünde (!) favori olduğumuz Cluj'u geçersek halen bir şansımız var. Tabii Manchester'ın da 2 maçı kazanması gerek. Braga'yla deplasmanda oynayacağımız maç evimizdekinden daha kolay olur. Çünkü tipik bir deplasman takımı ve en iyi bildikleri şey: oyunu soğutmak, kontra atak, hakem-seyirciyle oynamak..Hücum oynamak istediklerinde ise Cluj maçında olduğu gibi çuvallıyorlar..

Ancak yine de gerçekçi olmak gerekiyor. Fatih Terim de maç sonrası umutsuz konuştu (belki bu da yeni strateji içindeki küçük bir taktiktir) Bu yüzden yeni amaç grubu 3. bitirip UEFA Avrupa Ligi'ni hedeflemek olmalı. Galatasaray'ın UEFA Avrupa Ligi'nde şansı daha yüksek olacaktır. Bir şekilde 2. olmayı başarsak bile bu sadece prestij ve maddi gelir sağlayacaktır, Avrupa Ligi'nde daha iyisi mümkün..

Alex'e gelince...

Alex'in -kırdığı onca rekordan sonra- Fenerbahçe tarihinin en çok gol atan oyuncusu olmasına bu kadar az kalmışken, hem de bu şekilde, gönderilmesi büyük bir hata/vefasızlık artık ne derseniz..

Kaç gol atmış, ne kadar asist yapmış vs bunları zaten herkes biliyor. Ben sadece şunu söyleyeyim:Alex geçen sene Galatasaray Kadıköy'de şampiyonluk kupasını kaldırdığında soyunma odasına gidip rakibini tebrik eden bir kaptandı (öyle saygısız, ahlaksız biri gibi anlatılmaya çalışılmasın, yemezler)

Tabii Alex'in de büyük hataları oldu ayrılık sürecinde. Kendisini göndermek isteyenlere koz vermiş oldu. Ama Aykut Kocaman da hatalıydı, Aziz yıldırım da..Hatta belki de en masumuydu Alex..Fenerbahçe taraftarı şike yapan başkanları için cezaevleri önünde sabahlamıştı ama o başkan, taraftarın bu kadar sevdiği bir oyuncuya 2-3 ay daha sabredemedi. Hatta onur kırıcı bir şekilde A2 takımıyla çalışmaya gönderdi.

Sözün özü..Bir kriz vardı ve birileri bu krizden faydalandı. Ancak bu krizler dünyanın her yerinde oluyor. Yıldız/kaprisli oyuncular teknik direktörüne krampon da fırlattı, üzerine de yürüdü, oyuna girmeyi de reddetti. Ancak bu sorunlar dünyanın büyük kulüplerinde bir şekilde hallediliyor.

Ülkemizde ise amaç için birer araç oluyor, bu tarz sorunlar. Sözün özü futboldaki en büyük sorunumuz futbolu yönetenler...

https://twitter.com/smhtrsn

 
Toplam blog
: 65
: 1328
Kayıt tarihi
: 21.08.11
 
 

21 yaşındayım İst. Üniv siyaset bil. ve ulus. ilişkiler 4. sınıf öğrencisiyim... Olaylara eleştir..