Galatasaray’da Fenerbahçe Fobisi! Ankaragücü:0 Galatasaray:0

Koskoca iki takım, koskoca ilk yarıda epi-topu yarım buçuk pozisyonla bizi makaraya mı aldı? Yoksa “dandini-dandini-dastana” şarkısıyla Eurovision’a mı katıldık?

Uzun zamandır maç yorumu yazmadım. Yer değişikliği sebebiyle taşınma telaşı vesaire derken ardından kutsal yolculuk filan araya girdi. Sonra ihale netleşsin de Lig TV’yi öyle alayım diye salladım. En nihayet TRT’nin verdiği Ziraat Türkiye Kupası maçını izleyebilme şansına kavuşmuştum.

Hevesim kursağımda kaldı. İkinci yarıda daha iyi bir maç olmasını ümit ediyorum.
İlk yarıyı bir kelime ile özetle derseniz; hay-hay: Berbat!
Maçın ilk ve tek pozisyonu 38. dakikada ceza sahası ön çizgisi üzerinden Bilal’in vurduğu şut!

Galatasaray’da Fenerbahçe FOBİsi var. Bu kesin. Belki FB fobisi değildir ama kesinlikle Sarı-Lacivert fobisi. Karşısındaki takım sarı-lacivert forma ile çıktıysa Cimboma biHalley oluyo!

Yazacak daha bir şey bulursam ikinci devreden sonra yazacağım inşallah.

===================

Maçın puansal değerinin olmayışı, Galatasaray’ın ve kısmen Trabzonspor’un tur atlamış olmalarının maçın ivmesini azaltan bir faktör olduğunu kabul edebiliriz. Öyle ki Ankaragücü maçı 4 farklı kazanırsa tur şansı doğabilecekti. Geçmiş maçlara bakınca olasılık olasılıksız görülmemeli. Ancak kazın ayağı öyle değil…

Maçın ikinci devresinde kaldığımız yerden devam ettik. Ben bir elimde çay diğerinde kitap olduğu halde seyrettim. Çünkü hakikaten de kimi zaman kalecilere yapılan “çay demleyip verelim” muhabbetini bizzat kendime uyarladım. Yetmedi yanına bir de kitap aldım. Zaten ayda-yılda bir pozisyon oluyor geri kalan kısımda bari kitabımı okurum dedim. İyi ettim.

Kar yağışı ile birlikte maç hareketlenir gibi oldu. Birkaç tehlikeli atak ve şut… Ankaragücü’nden gelen bu tehlikeler “Ulan bu da kaçar mıydı” dedirtecek cinsten olmasa da başta maçın spiker olmak üzere o soğukta stadyuma maç izlemeye gelenlere teselli ikramiyesi nevinden bir amorti oluvermişti. Aza şükretmeyen çoğu bulamaz düsturundan hareketle buna da şükür(?!) dedik.

İddiasız bir maçtan alınacak zevk ancak bu kadar olur. Hani az daha kar yağsaydı da futbolu bırakıp kartopuna geçselerdi daha eğlenceli olmaz mıydı? Tamam saçmalama hakkımın sonuna geldim. Reverans, reverans!