Galatasaray’ı rahatlatan 3 puan, “kurbanlık” niyetine Kayseri’den geldi!..

Eskiden “günün mana ve ehemmiyeti”ne uygun konuşmalar yapılırdı.

Aslında bunlara konuşma değil, “nutuk atma” demek daha uygun olur. Bakarsınız, adının önünde bir “unvan” bulunan bir devlet görevlisi, kürsüye çıkar, bulursa elinde bir mikrofon yoksa çıplak sesle, dinleyenlerin duygularını “gıdıklayıcı laflar” söyler/di...

Hoş günümüzde de, iletişim, “görsel yayımcılık” gelişti ya, kamerayı karşısında görenler, ayaküstü benzer “nutuk”ları, açıklama/ bilgilendirme adıyla yapıyor.

Bugünler Kurban Bayramı ya...

Bizde, futbol maçlarıyla ilgili olarak, “günün anlam ve önemi”ne uygun başlıklar atıyoruz. Çoğu kez da, uyup uymayacağını, birilerini memnun ederken birilerini de inciteceğimizi düşünmeden. Bunlarda bir “ironi” olduğu düşünülürse, kuşkusuz, kimseyi incitmek gibi bir amaç olamaz.

Ama...

Kurban Bayramı’nda en uygun başlıklar da “kurban”, “kurbanlık” sözcüklerinin yer aldığı başlıklar olmaz da ne olur?

Kurban Bayramı’nda koyun, keçi, boğa... ”kurban”,  “kurbanlık” olur.

Ya “aslan”?

“Aslan”, olsa olsa  “kurbanlık” yakalar.

*****

Çoktan 3 puana hasret Galatasaray,  TT Arena’da yakaladığı Kayserispor’u, bir bakıma, “kurbanlık” olarak buldu karşısında. Kayserispor, “gücüne bakmadan” oynayınca, Galatasaray’ın işi kolaylaştı.

Ayrıca, Kayserispor’un gole gidenleri “bencilik”ten, onsekiz içinde ne yapacağını kestirememeden olsa, skora etki edemediler. Özellikle Bobo, yakaladıkları, harcadıklarıyla...

Oyunun geneline baktığımız zaman, skor 3-0 olunca, Galatasaray’ın çok iyi oynadığı, açık vermediği gibi düşünülürse, bunda yanılgı olduğu söylenebilir.

Kayserispor, 3-0 yenilmesine karşın, şöyle maçın geneline bakıldığında hatırı sayılır pozisyonlar da yakaladı. Bunda Galatasaray savunmasında da gördüğümüz “açık vermelerinin payı vardı. Bu “açık”ları bir başka takım yakaladığı zaman, Galatasaray’ın “çok yiyen”, “çok atan” kimliği yine gündeme getirilir.

Galatasaray, Kayserispor’u bu durumda yine yenerdi, ama gol de yiyerek...

*****

Hava da güzeldi, zemin de...

Ama Cluj maçındaki zemin o durumu, akıllardan daha çıkmamış.

Zemin kötü olunca, Galatasaray galip gelememiş!

Galatasaray cephesinden yansıtılan hava bu. Sanki Cluj, başka bir sahada oynamış. Kaçan balık büyük olur hesabı, bazen de “avcı” kafasıyla olaylara bakıyoruz. Bu bakıma da, kendimiz teselli edecek  “bahane”ler çok.

Galatasaray, kâğıt üzerinde bakıldığında 3 puana yakın olan takımdı. Çünkü rakip Kayserispor, 8 maçta 7 puan almış, attığı 8 gole karşılık 16 gol yemiş.  Böyle bir takım karşısında Galatasaray’ın “hücum ağırlıklı” oynaması kadar doğal ne var?

Kayserispor da “hücum”u düşününce, Galatasaray’ın işi kolaylaşmış oldu.

Ancak, Galatasaray savunmasının yine açıklar verdiğini, Kayserispor’un bunlardan yararlanma becerisi olmadığı da görüldü. Karşısındaki “dişli” bir takım olsaydı, Galatasaray yine gol yerdi.

Galatasaray’da göze batan en önemli değişiklik, Yekta’nın ilk onbirde olmasıydı. Yekta, Galatasaray’ın etkili oyuncularından biriydi. Umalım, sonraki, maçlarda görev alır, aldığında da başarılı olur.

Cris de öne çıkanlar içindeydi. Attığı gol, bilmem ki, yaptığı hataları unutturur mu?

Ya Amrabat?

O da, olaylı bir biçimde ayrıldığı eski takımına gol atma “hastalığı”na yakalanmıştı.

Hamit'i de unutmayalım; kendine gelmişti.

*****

Çoktandır 3 puana hasret Galatasaray, deyiş yerindeyse, “gücüne bakmadan” oynayan Kayserispor karşısında taraftarına rahat bir soluk aldırdı. Böylece, bir bayram da, “kurbanlık” niyetine gelen 3 puanla geride kaldı.

Bayram geride kaldı da, ya Galatasaray’ın önümüzdeki haftaları?

7 Kasım’da bir Cluj maçı var; ya tümden umutlar tükenecek ya da umut sürecek...

Sonra Galatasaray’ı Spor Toto SüperLig’de zorlayacak gibi gözüken iki maç...

O maçlar mı?

İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Mersin İdmanyudu...

Galatasaray, bu maçları atlatırsa, uzun süre rahatlar.

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com