Galatasaray'ın transfer politikası nasıl olmalıdır?

Bugünlerde konu yine transfer..

En az ligi takip eder gibi heyecanla takip edilir ülkemizde transfer gündemi.

Ve nedense hep "büyük isimler" bekliyoruz biz taraftarlar. Yaşı da bir hayli geçkin, ismi büyük bir oyuncu alındığında da “vay be süper golcü aldık” deyip adamı bir yandan da hırpalayarak havaalanlarında karşılıyor omuzlardan indirmiyoruz. Bence bu komediye son verilmelidir, benim ülkem bu kadar zengin de değildir.

Konumuza dönelim; Galatasaray’ın transfer politikası nasıl olmalıdır?

Bir çok takımımıza şimdiden onlarca futbolcu dünyanın dört bir yanından transfer edildi bile. Hatta bununla da yetinmeyen bir kısım necip basınımız transfer haberlerinde bile “büyük kapışma” başlığı altında iki büyük kulübün aynı futbolcuya talip olduğu haberleriyle ortalığı kızıştırarak daha fazla prim yapma hesabına girdiler. İşte, böylesine balonların uçuştuğu bu ortamda, gaza gelen ve basının yönlendirmesine kapılan yönetimlerin boşuna paraları heba edecekleri bir dönem öncesinde düşüncelerimi yazmak istedim.

Her şeyden önce, isim yapmış futbolculardan uzak durmalıdır Galatasaray. Zaten borç sarmalı içinde bulunan bir kulüp olan Galatasaray’ın etrafa saçacak parası yoktur. İsim yapmış ve halen futbolu övgü alan isimlere karşı değilim şüphesiz, eğer Galatasaray’ın parası olsaydı.. Çünkü bu futbolcular ancak Galatasaray’ın mali gücünün karşılayamayacağı paralara gelirler.

Bunun dışında, isim yapmış fakat yaşı ilerlediği için veya başka bir sebeple Avrupa’da yer bulamayan futbolcuları aldığınızda mali gücünüz bunu karşılayacaktır ancak rakibinizin oynatmadığı bu adamlarla iddialı olmayı nasıl düşünebilirsiniz? Yapılması gereken; rakibinin de oynatabileceği türden futbolcuları onlardan önce keşfedip oynatmaktır. Şüphesiz ki böyle bir transfer politikasıyla aldığınız bu tip oyuncularda %50 olumlu sonuç elde edebilmek önemli bir başarıdır. Bunu ikinci sene tekrar yapabildiğinizde başarısız transfer oranı %25’e inecektir.

Galatasaray artık 2-4 senelik vadeli bir planı uygulamaya sokmak ve bunu taraftarına anlatmak zorundadır. Bu yolun hedefi ve sonu şampiyonlar liginde final olmalıdır. Kulübünün zaten borç yükü altında olduğunu bilen Galatasaray taraftarı bunu anlayacaktır. Bu vadeli plan, futbolcu transferinde olacağı gibi, şampiyonluk hedeflerinde de olmalıdır. Galatasaray taraftarı, hemen şampiyonluk, hatta ikincilik bile beklemeyebileceğini kabullenmelidir. Hedef 2-4 sene içinde şampiyonlar ligi finalidir. Popüler transferlerden, kısa vadeli mutlaka şampiyonluk hedefleyen şovlardan vazgeçilmelidir.

Bence yapılması gereken en öncelikli husus, çok iyi ve koşan bir beyin (pahalı bir transfer) ve bunun yanı sıra çok fazla isim yapmamış ve dolayısıyla şımartılmamış, mücadeleci isimler transfer etmektir. Çünkü bu takımın şu andaki iskelet kadrosunun doğru oluşturulduğunu düşünüyorum.

Bu arada Milan Baros ve Lucas Neill hariç tüm yabancılar gönderilmelidir. Elano gibi nazlı, Keita gibi dağınık bir oyuncunun Galatasaray'a istikrarlı hizmet etmeleri pek mümkün değildir. Hatta bence Keita'nın parasıyla Volkan Şen alınmalıdır.

Baros’un yanına hem adam geçebilen hem de gol vuruşları yapabilen, hava hakimiyeti olan bir santrafor mutlaka alınmalıdır. (Mehmet Battal'ın bu işi yapabileceğinden emin değilim ancak bilgi eksikliğimin de olduğunu kabul ediyorum, sadece iki maçını seyrettim) Bu da pahalı bir transfer olacaktır kuşkusuz ama tüm yabancı haklarını kullanmaktansa böyle bir transfer yapılmalıdır. Bence 6 yabancı hakkının kullanılmasına da gerek yoktur. "Çok oyuncu" yerine "kaliteli oyuncu" daha iyidir.

Galatasaray kalesi Ufuk Ceylan'a teslim edilmeli, Aykut oynayabileceği bir takıma satılmalı, Ufuk'a yedek olabilecek iyi bir kaleci alınmalıdır.

2-4 senelik bir planlama sonucunda; futbolcuları teknik direktöründen üstün görmeyecek bir yönetim anlayışı ve böyle bir kadroyla 3-4 sene üst üste şampiyon olacağımızı ve şampiyonlar liginde en az yarı final oynayabileceğimizi düşünüyorum..

....

Yazarın notu: Sanırım uzun bir süre yazılarıma ara vermek durumundayım, fırsat bulduğumda düşüncelerimi paylaşmaya devam edeceğim.. Hoşçakalın..