Galatasaray Tat Vermiyor

Maça hızlı başladı Galatasaray. Daha ilk dakikalarda sürekli basan; istekli; atak; mücadeleci olan taraftı. Önde basarak rakibin çıkmasına müsaade etmedi.

Gerek rakibinin atağa kalkarken kaptırdığı topları gerekse kendi defansından organize olarak kullandığı topları olumlu kullandı. Hal böyle olunca zaman zaman golle sonuçlanabilecek tehlikeli pozisyonlar yarattı.

…
Aaaa pardon, o sarı-kırmızılılar Kayseriymiş! Ben de bizimkiler sandım!
…
Galatasaray bize şaka yapar da biz yapamaz mıyız? Biliyorum Galatasaray’ın şakası kötü, benimkinin en azından kimseye kötülüğü yok. Galatasaray’ın şakası tatsız; taraftarını üzüyor; kahrediyor; üşütüyor… O zaman bir şaka da biz yapalım dedik!

…
Maça gelirsek.
Daha maçın başında kapağı açılmış barajdan güldür-güldür akan su gibi aktı Kayseri. Kayseri’nin akışına Galatasaray bakışı yakıştı. Ama o ne hışım! Yöneticilerin gerginliği sahayı da germiş gibi. Daha 5.dakika Lucas Neill ile Makukula birbirine giriyor. Sarıyı hak ettiler. Hakem es geçti.
…
İlk baskıyı üzerinden atan GS rakibe yükleniyor. Ancak biraz tedbirsiz ve şuursuz bir yükleniş. Geride çok açık veriyor. Lucas Neill oyun kuruyor! Demek gizli oyun kurucu olarak alınmış! Forvetler saklanınca ihale ona kalmış da olabilir.

…
Kanatlar sakat. Sağ taraf az da olsa işliyor. Uğur-Keita ikilisi ile çakar almaz tadında işliyor. Sol tarafta o bile yok. Çakma bek Caner, onun önünde Çaylak Santos. Cangele’nin hergün gelip geçtiği yol oldu orası. Cangele sevdi Sandoz’u. Bir “Doz Sandoz” yetti! Gazoz niyetine…

…
37. rakamı önemli. GS’nin ilk ciddi atak girişimi bu dakikada oldu. 43’de yine tehlike. Gerisi yok. Zaten devre bitti.

***

Santrfor yokluğunda Arda’dan bu görevi beklemek ona da yazık ediyor bize de… Hem etkisiz, hem keyifsiz, hem yalnız. Oysa maçın sonlarına doğru geriye gelmesi ile oyunu hareketlendirmesi bir oldu.

Kanatlar işlemedi. İşler gibi göründüğü anlarda son paslar etkisizdi. Zaten etkili gibi olanlar da son bölümdeydi.

Kayseri 10 kişi kalınca oyundaki etkinliğini belirgin derecede kaybetti. GS istekliymiş gibi oynayarak yüklendi. Ancak ne hikmetse son dakikalar haricinde ciddi bir pozisyon üretemedi. Atakların çoğunda top duvardan döner gibi döndü rakip defanstan. Ve bir kısmı da kontratak oldu. İlerde topu bir türlü saklayamadılar. Gözler birisini çok aradı. Eldeki tek sağlam forvetti. Ama ihtiyaç fazlası sayılarak gönderildi.

Şöyle ki maçın en etkili ismi Lucas Neill idi.

Keita hareketli ama etkisiz. Rakibine kart göstertmek en iyi işi oldu. Vay haline. Oysaki etkili bir orta ya da pas daha efdaldi.

“Ah ulan bu da kaçar mı” dedirtecek bir pozisyon oldu da ben mi kaçırdım bilmiyorum. Arada uyuklamışım da! Baktım maç bitmiş! Ben de!