Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '12

 
Kategori
İnançlar
 

Gazali - 3

Gazali - 3
 

“Birinci mertebedeki muvahhid, yalnız diliyle tevhid edendir. Bu tevhid, insanı kılıçtan, mızraktan korur. İkinci mertebe ahiret azabından korur. Üçüncü mertebedeki tevhid edene gerçekler açılır. ....


C. Gazali’ye atfedilen tefsir:

Merhum Ömer Nasuhi Bilmen, Gazali’nin kırk cüz tutan Yakutu’t-Ta’vil adında bir tefsir yazmış olduğunu, bu tefsiri çok aradığını, nihayet Eyüp Sultan’da Hasan Paşa Kütüphanesinde 54 numarada bir cildini bulduğunu, tefsirin üslup itibariyle de Gazali’ye ait olduğunun anlaşıldığını söylüyor.

Bu eseri, Süleymaniye Hasan Paşa kısmı, 57 numarada bulduk. Eser, Mülk sûresinden Nas sûresinin sonuna kadar olan tefsirdir. Zahir ve batın manâyı toplamıştır. Fakat bu tefsirin Gazali’ye ait olduğu çok şüphelidir. Gerçi kitabın birinci varakında “Tafsiru’l-Gazali bi Yakıtati’t-Ta’vil, Tarihu Te’lif 811” diye yazılıdır. Tabii bu, Gazali’nin olsa, te’lif tarihi olamaz. İstinsah tarihi olabilir. Ama sonunda, müstensih ismini ve istinsah tarihini vermiştir: “Kıvamu’d-din İbn Süleyman... fi ahiri şahri’l-mubarak şafar tarih sana ihda aşara ve samaniamiah.”

Sülemi tesiri açıkça görülen bu eser, zühdi bir tefsirdir ve kanaatimize göre Gazali’nin üslubunu taşımaz. Sonra Ka’bu’l- Ahbar’dan ve diğer kimselerden aslı esası olmayan hurafelerin nakledilmiş olması da bu kitabın Gazali’ye ait olmadığını gösteriyor. Mesela Nun Suresinin başında Nun’un, Yahmuk olduğunu, Allah dünyayı yarattığı zaman altına bir melek gönderdiğini, yedi arzı üzerinde taşıyan bu meleğin bir eli doğuda bir eli batıda ellerini açıp kapayarak yedi arzı avucu içinde tuttuğunu, bu meleğin ayaklarını koyması için kırk boynuzu ve kırk bacağı olan bir öküz gönderildiğini, öküzün boynuzlarının, arzın derinlikleri dışına taştığını, her gün bir nefes alıp veren bu öküzün nefes alırken denizi çektiğini, verdiği zaman denizi bıraktığını, böylece med-cezir olayının meydana geldiğini, öküzün ayaklarının da bir yeşil kaya üzerinde olduğunu; kayanın durması için Allah’ın Nun denen meleği yaratıp kayayı onun üzerine yerleştirdiğini... vs. yazar ki sıratı, mizanı te’vil eden Gazali’nin böyle amiyane görüşleri hem de hiç dokunmadan kabul etmesi mümkün değildir. Kaldı ki Gazali, Tahafutu’l-Falasife’sinde ve diğer eserlerinde dünyanın yuvarlak olduğunu, boşlukta döndüğünü, nurunu güneşten aldığını söylemektedir. Ayrıca, bunun iki kere iki dört gibi itiraz edilemeyecek bir gerçek olduğunu ifade etmektedir. Zaten Gazali zamanında dünyanın öküz üzerinde durduğuna dair bir inanç Müslümanlar arasında yerleşmiş değildi. Bu rivayet, Müslümanların arasına Yahudi ve Hıristiyanlarla kaynaşmaları sonunda girmiştir. Yani bu rivayet, sekiz- dokuzuncu hicri asrın inanç karakterini taşır. O zaman yazılmış tefsirlerde böyle şeylere rastlanır. Hazin tefsiri gibi. Demek bu da dokuzuncu asrın mahsulü olan bir tefsirdir. Kitabın sonundaki ifade, müellife ait de olabilir. Zaten kitabın birinci varakında Tarihu Te’lif: 815 ifadesi de belki gerçekten istinsah tarihi değil, te’lif tarihidir. Ayrıca, bir yerde müellif Hanefi mezhebine “Bizim mezhebimiz” der ki, Gazali Şafiidir. Bu ifade, eserin Gazali’ye ait olmadığını açıkça gösterir.

Tefsirde tevhid, dört mertebeye ayrılır. Son mertebe, bütün varlığı bir gören vahdet-i şuhud mertebesidir:

“Birinci mertebe, kalpten değil, dil ile “la ilahe illaallah” diyen münafığın mertebesidir. Dil ile söyleyip kalp ile tasdik eden Müslüman’ın mertebesi, tevhidin ikinci mertebesidir. Üçüncü mertebe, bütün eşyanın, tek varlıktan çıktığını görme mertebesidir. Dördüncü mertebe ise tek varlıktan başkasını görmeyen sıddıkların mertebesidir. Buna fena mertebesi denir.”

“Birinci mertebedeki muvahhid, yalnız diliyle tevhid edendir. Bu tevhid, insanı kılıçtan, mızraktan korur. İkinci mertebe ahiret azabından korur. Üçüncü mertebedeki tevhid edene gerçekler açılır. Dördüncü mertebedeki ise bir tek varlık görür. Birinci mertebe cevizin üst kabuğu, ikincisi alt kabuğu, üçüncüsü özü, dördüncüsü özden çıkan yağdır. Cevizin dış kabuğunun hiç yararı yoktur. Yeşil olan bu kabuk acıdır, iç kabuğu ise odun olarak kullanılır, özü korur, fakat öze nisbetle bir değeri yoktur. İşte sırf itikad da keşif ve müşahede karşısında böyledir. Öz de kabuğa nisbetle çok değerli ise de yağa nisbetle değeri azdır. Asıl değer yağdadır. İşte asıl değer dördüncü tevhid mertebesindedir.”

Tevhidi bu şekilde mertebelere ayırmak, Gazalinin tasnifi değildir. Önce Cüneyd’de buna benzer bir tasnif görülmüş, daha sonra İbn Arabi bunu geliştirmiştir. Eserin yazarı, İbnu’l- Arabi felsefesinin etkisindedir.

Yazar, “dördüncü mertebe tevhidinin sırlarını açmak caiz değildir, ancak biraz açıklamak gerekirse şöyle denir” diyerek izaha başlıyor:

“Allah’tan başka fail olmadığını, yaratma, rızık verme, yaşatma, öldürme zengin ve fakir yapma hep Allah’ın elindedir. Bunu görünce O’ndan başkasına bakmazsın, O’ndan korkar, O’ndan umarsın. Zira yalnız fail O’dur. O’ndan başkası değildir. Kainatta bir zerre bile müstakil bir kuvvete sahip değildir. Bu mükaşefe kapısı sana açıldı mı meseleyi anlamış olursun. Seni bu makamdan döndüren şeytandır. Hayvanlara, cansızlara bakıyor, işi onlara bağlıyorsun, ekinin çıkmasını yağmura nisbet diyorsun. Yağmurun yağmasını buluta, rüzgâra dayandırıyorsun. Bu, tevhid hakikâtlerine aykırıdır. Ama rüzgârın hava olduğunu, havanın da kendi başına hareket edemeyip bir muharrik tarafından harekete getirildiğini, onu harekete getirenin de başka biri tarafından harekete getirildiğini, güneşin, ayın yıldızların, bulutun ve bütün hayvan ve cansızların Allah’ın kudret elinde olduğunu düşünürsen sonunda Allah’tan başka fail olmadığını anlarsın ....
Biz sana üçüncü tevhid denizinden bazı damlalar sunduk. Bütün bunlar ‘la ilahe illaallah’ sözünün altında mevcuttur.”

Görülüyor ki bu ifade tarzı ve fikir silsilesi Gazali üslubundan çok düşüktür. Onun görüş ve izah tarzının çok altında kalır.

Ahmed F. Yüksel

 

KAYNAK:
“İşari Tefsir Okulu”
Ankara İlahiyat Fakültesi yayınları

 

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..