Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '09

 
Kategori
Deneme
 

Gece, duygusal sosyalizm, yalnızlığımla söyleşim

Gece, duygusal sosyalizm, yalnızlığımla söyleşim
 

piscrea.com


Sabahı beklemeye niyetliyim bu gece, dinlediğimiz şarkıların eşliğinde içeceğim kahvemi. Birkaç sigaram kalmış oldu mu şimdi? Nasıl katık edeceğim onca saate, şu birkaç sigarayı? Üstelik başucu şarkılarımla birlikte enfes bir gece olacaktı. Feridun söylüyor “Alev Alev”. Çoktan söndürürdüm de ben ışıkları, yakardım mumları.

Neden? Diye sorma işte bir kere de sorma. Cinlerim kaçmasın diye gece yarısından sonra ışıkları söndürüp mumları yakıyorum. Şarkıları da korkumu bastırmak için dinliyorum oldu mu?

Sen de başını yastığa koyar koymaz uyuyamıyor musun? Beni mi düşünüyorsun? Şimdi o zaman biz birlikteyiz, aynı anda birbirimizi düşündüğümüze göre. Ama ben yanında olabilmek isterdim, mesela şu şarkıyı aynı anda seninle dinleyebilmek isterdim. “Tiryakinim” Bilirsin bu şarkıyı?

Elime senin kokunu sıktım, ara sıra elimi kokluyorum seni yanımda hissetmek için. Şimdi kapı çalsa, ödüm kopsa gecenin bu saatinde kimdir diye. Elim yüreğimde baksam kapının gözünden, seni görsem. Enfarktüs geçirmeden atlatırsam, üstümü başımı düzeltmeye çalışır açardım kapıyı vals yapar bir durumda. Üzerimde pijamalarım var şu an, saçı başı da dağıtmış durumdayım pek hoş olmazdı ya. Gidip üzerimi değiştirsem mi? Ben de iyice kaptırdım bu hayal işine, halisülasyon da görmeye başlarsam, hastanede ziyaretime gelirsin artık. Bizim hayallerimiz var diye diye işledin beynime, bak ne haldeyim gecenin bu saatinde.

Daha uyumadın değil mi? Fazla sigaran varsa gönderir misin? Bu gece nasıl geçer başka türlü? Canım sıkıldı bir çok şeye. Bugün haber de dinlemedim. Birilerinin evini bastılar mı yine bilmem? Nereye doğru gidiyoruz? Kimsenin umurunda değilmiş gibi. İnsanlar işsiz, evine nasıl ekmek getirecek onu düşünürken iş arıyor. Bir yerlere baş vuruyor, cevap bekliyor ecel gibi. İhracat durmuş, dış borç arttıkça artmış. İşyerleri kapanıyor, bazıları iflasın eşiğinde bekliyor. Kimi malını kaybedecek onun derdinde, kimileri alamayacağı kuru ekmeğinin derdinde. Bir de üstüne Ergenekon dediler. Askeri, emeklisi, yazar çizeri, profesörü, eğitmeni toplanıyor. Sebep hep şu bildik sebep. Hükümete darbe. Darbe ocağımıza, darbe cebimize, darbe emeğimize, darbe eğitimimize, darbe yerli malımıza, darbe tepemize indi kimsenin haberi mi yok?

La havle küfür etme gecenin bu saatinde. Can Yücel mi okuyorsun sen son günlerde? Hepsine birden saydın yine. Oku oku Can babayı oku. Bir gün de bana şu şiiri okusan ya hani “Ben hayatta en çok babamı sevdim” bir de senden dinlesem ben onu. Bak Alpay ne söylüyor Işın Karaca’yla düetinde “Sessiz Kalma” diyor. Sen de sessiz kalma..

Evet ağlıyorum. Her “Ağlıyor musun yoksa sen” diye soruşunda. “Yok ağlamıyorum” diyordum ya. Onlar hep yalandı. Bal gibi de ağlıyordum. Hatta hıçkırığım geliyor, anlamayasın diye gülüyormuş gibi yapıyordum. Suratım güleç, gözlerimden yaşlar aktı çok zaman. İyi ki de şu 3G teknolojisi fazla ilerlemedi. En azından bize kadar ilerlemedi de, göz yaşlarımı gizleyebiliyorum. Görsen ne olacak be canım? Üzüleceksin. Biz ağlamayalım da kimler ağlasın?

Şimdi burada olacaktın. Açacaktık bir büyük, yanında beyaz peynir, kavun da olsa.. Boş ver de hepsini, sen yanı başımda olsan. Çok şey mi istedim? Yanımda ol dedim. Şu hayatın her haline birlikte katlanalım, birlikte uyuyalım, birlikte uyanalım. Birlikten kuvvet doğar demişler ya hani. Gül işte hep sen öyle, birlikte gülelim ne var, şu karanlık gecelerde? Birlikte kovalım cinleri. Birlikte söyleyelim şarkılarımızı, şerefe derken birlikte kurtaralım ülkemizi.

Burnumun direği sızlıyor seni düşününce. Gözlerinle gönderdiğin mesajların kaydı zihnimde hala. Ekmeğini benimle bölüşmeni unutamadım. Dostluğunu özlüyorum, yoldaşlığını, canıma can oluşunu, sırdaşlığını, beni anlamanı, seni anlamayı, anlaşmalarımızı özlüyorum. Yol boyu gülüşmelerimizi, kendimizle geçtiğimiz dalgaları özlüyorum. Sessiz isyanlarını, suskun feryatlarımı özlüyorum. Üzülüyorum be aşkım, hiç üzülmez mi insan? Nasıl üzülmez? Nasıl ağlamaz? Nasıl dayanır?

Hayalin de olmasa, başım hayalimde omzuna yaslanmasa. Bu baş çeker mi bunca yorgunluğu, senin dost nefesin olmasa. Çok şey mi seni yanı başımda istemek? Bu bir ihtiyaç, lüks değil ki… Su gibi bir şey işte. Ne kadar susuz yaşayabilir ki insan? Sensiz ne kadar yaşanabilir?

Ömrümüzde bekleyecek daha kaç nefesimiz kaldı biliyor muyuz?
Şşşşt suss ve dinle!
http://www.dailymotion.com/video/x7hqvx_yasar-cezayir-meneksesi-yeni-videok_music

 
Toplam blog
: 70
: 731
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

1973 İstanbul doğumluyum. Lise mezunuyum. Evliyim. Bir reklam ajansında çalışmaktayım. Laf o..