Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '10

 
Kategori
Tiyatro
 

Geçmiş Zaman olur ki "Yukarı Kayabaşı Müsamereleri" Unutulmaz

Geçmiş Zaman olur ki "Yukarı Kayabaşı Müsamereleri" Unutulmaz
 

İç Anadolu'nun ilk sokak tiyatrosunun kurucusu Bülent Tanık ve arkadaşları...


Yıl 1965, sıcak bir yaz akşamı… Geçmiş zamanda bir yolculuğa çıkıyoruz. Niğde’nin ilk sokak tiyatrosuna… Tiyatronun kurucusu ise tanıdık simalardan oluşuyor. Şu an Ankara Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık ile Ankara Onkoloji Hastanesi Başhekim Vekili Dr. Yunus Nadi Özdamar ve diğerleri…

Yıl 1965, aylardan Temmuz…

Hava sıcak…

Yukarı Kayabaşı Mahallesinde gündüzden başlayan bir telaş var. Çocuklar bir o yana, bir bu yana koşturuyorlar. Akşam olacakları ne Niğde daha önce gördü, ne de işitti. Herkes merak içinde zamanın geçmesini bekliyor. Saatler ilerliyor. Bülent Tanık ise kendinden emin, son kontrolleri yapıyor. Nadi Özdamar ise Bülent Tanık'tan farkı yok, o da kendinden emin, oda başaracaklarını en az diğerleri kadar biliyor.

Oysa bir aydır Bülent Tanık, bu büyük gece için hazırlanmıştı. O zamanlar Rıfat Ilgaz’ın ölümsüz eseri “Hababam Sınıfı” henüz piyes tarzı yayımlanmamıştı. Bülent Tanık kitabı okuduğunda anlamıştı “biz bunu oyun olarak oynayabiliriz.”
Hemen en yakın arkadaşı Nadi Özdamar’a açtı bu fikrini. O da “Yaparız Bülent” dedi ve “Hadi Bülent, iş başa düştü. Toplayalım bizim çocukları” diyerek atıldılar serüvene.

Güneş battı. Mahallenin kadınları, doldurdu önce boş araziyi. Sandalyeler gündüzden çocuklar tarafından dizilmişti. Arkasından erkekler geldi, kimi işinden kimi dost meclisinden. Gelen kim olursa olsun bir miktar para alınacaktı. Olmayandan da “acı çekirdek” yani kayısı çekirdeği alınacaktı. Çocuklar böyle buyurmuştu. Ve alındı da herkesten…

Büyük an geldi. Önce Bülent Tanık çıktı boş arazide sahne olarak belirlenen yere, Arkasından Nadi Özdamar… Heyecan dorukta idi. Ve saz sesi duyuluyordu. Sazda Feridun Şölenci vardı. Arkasından diğer çocuklar sahnede yerini almaya başladılar. Ahmet Fidan, Lütfi Çağlar, Ayşe Yağız, Pınar Germiyanoğlu, Nahide Öveç, Nebia Üstüntaş, Reyhan Macit, Turgay Özbaki, Kazım Özbaki, Neslihan Özdamar, Zeki Feymenoğlu ve Nurdan Çağlar… Yaşları 13 ile 15 arasında değişen ve bütün yukarı Kayabaşı Mahallesi sakinlerine kök söktüren, nam-i diğer “Yukarı Kayabaşı Çetesi” 15 çocuktu sahnede, yada sahne diyebileceğimiz boş arazide. Önce şarkılar… Herkesin eşlik edeceği o güzelim şarkılar… Nurdan, Reyhan, Nahide, Ahmet… Hepsi bir ağızdan söylüyordu şarkıları, kahramanlık türkülerini…

Sonra şiirler, hem de ne şiirler, buram vatan kokan, aşk kokan, özlem kokan çocuk yüreklerinin ortaya konulduğu şiirler… Yukarı Kayabaşı Mahallesi sakinleri havaya girmişti, kâh üzülerek, kâh duygulanarak…

Ve başlıyordu “Yukarı Kayabaşı Müsameresi Gururla Sunar, HABABAM SINIFI” diyen Bülent Tanık’ın sesiyle. Bir aydır hem senaryoyu uyarlayan, hem oyuncuları seçen, yöneten o sesti. En büyük yardımcısı ise Nadi Özdamar’dı.
“Üç, iki, bir ve sıfır” geri sayım başladı. Öyle olmasını istiyordu çocuklar. Ve “Kel Mahmut” sahnede belirdi. Arkasından “İnek Şaban” ve diğerleri…

“Kel Mahmut”… Bütün Niğde’nin “Ankaralı Doktoru” olacak olan Nadi Özdamar’dı.
“İnek Şaban” ise bugün Niğdelilerin Ankara da ki gururu Çankaya Belediye Başkanı Mimar Bülent Tanık’tı.

Ve diğerleri… Ahmet Fidan; subay olmuştu, Nurdan Çağlar; iktisatçı, Feridun Şölenci; öğretmen, Ayşe Yağız diyetisyen, Pınar Germiyanoğlu; mimar, Nahide Öveç; öğretmen, Nebia Üstüntaş; öğretmen, Reyhan Macit; öğretmen, Turgay Özbaki ve Kazım Özbaki; tüccar, Zeki Feymenoğlu; esnaf ve Neslihan Özdamar ev hanımı idi...

44 yıl geçmişti “Yukarı Kayabaşı Müsamereleri” üzerinden ve etkinlik tam 3 yaz boyunca, her akşam sürmeye çalıştı. Kimi zaman yağmur oldu, kimi zaman hüzünler ama hep sürdü, sürdürdü çocuklar. Elektrik gittiğinde o dönem zaten az bulunan ama yinede bulunan araçları hep hazırda beklettiler. Çünkü farlarıydı boş araziyi, sahneyi aydınlatan. Hiçbir şeyin bunu yarım bırakmasına izin veremezdi çocuklar. Yürekleri küçük, umutları büyük çocuklar…

O kadar azimli, o kadar kararlıydılar ki, 44 yıl sonra o ruhu arayanlar hep onları örnek gösterdiler, çocuklarına “Bir zamanlar Yukarı Kayabaşı Mahallesi’nin bir çocuk kuşağı vardı ki…” diye başlayan betimlemeler…
,
Peki, “Yukarı Kayabaşı Müsamereleri” neyi mi başardı derseniz! Her şeyden önce “Başarmayı, başardı!” ama sıkı durun, beklenmedik bir etki yarattı. 1968 yılında Niğde’de İngilizce Öğretmeni Mustafa Bey tarafından kurulacak olan “Niğde Oda Tiyatrosu” nu kurmayı başardı.

“İnanın Çocuklar, İnanın” diyordu Üstat Nazım Hikmet bir şiirinde, işte o çocuklar o gün Niğde’nin kaderini değiştirmeyi başardılar. Bugün sadece Niğde’nin değil ülkenin kaderini değiştirmeye çalışmıyorlar mı? Kimisi doktor, kimisi mimar, kimisi öğretmen, kimisi belediye başkanı…

44 yıl geride kalırken, burukluk yüreğimizi dağlasa da, acı gerçek karşımızda duruyor. Yıllar var ki Niğde tiyatroya hasret. Bir tiyatrosu bile yok. Ama o çocuklar her türlü olanaksızlığa rağmen o tiyatroyu kurmuşlardı. Biliyorlardı ki “Hayat Bir Tiyatro” dan ibaretti. Hayatı tiyatro olduğunu göremeyenler, hep perde arasında yaşamaya mahkûmken, o çocuklar ellerinden geleni bizlere 44 yıl önce göstermişlerdi. Bugün Niğde’nin tiyatrosunun olmaması ne acı bir şey oysa. Üstelik bölgenin ilk oda tiyatrosu 41 yıl önce Niğde’de kurulmuşken… Atatürk’ün dediği gibi “Sanattan yoksun kalmış bir millet, hayat damarlarından bir tanesinden yoksundur” ve bizi, Niğdelileri hayata bağlayacak bir damar ararken aklımızda kalan, hatıralarda canlanan tek bir gerçek kalıyor; “Yukarı kayabaşı Müsamereleri”

O müsamerelerden bir de insanlık dersi var ki, onu anlamak için çocuk olmak gerek, çocuk yüreğine sahip olmak gerek. O müsamerelerde toplanan para ne mi yapılıyordu? Hepsi ama hepsi fakir ama hasta insanlara ilaç alınmak üzere veriliyordu. Üstelik beş kuruşuna dokunulmadan! Ya “acı çekirdekler” mi dersiniz! Onlar “Yukarı Kayabaşı” çocuklarının anasının ak sütü gibi helal kazançlarıydı. Her müsamere sonunda yenilirken, 44 yıl sonra kulaklarımızda akseden o ses

“-Üç-İki-Bir Yukarı Kayabaşı Müsamereleri” geçmiş zaman olur ama asla unutulmaz! Unutulmayacak!

 
Toplam blog
: 16
: 799
Kayıt tarihi
: 23.04.10
 
 

1983 Niğde doğumluyum. Yaklaşık 6 yıldır yayın sektörü içindeyim. Halen Anadolu Haber Gazetesi'nde g..