Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '13

     
    Kategori
    Yurtiçi Tatil
     

    Geçmişini geleceğe taşımış, yaşanılası şehir: Eskişehir

    Geçmişini geleceğe taşımış, yaşanılası şehir: Eskişehir
     

    Şelale Park Eskişehir Manzara


    "Gelin tanış olalım,

    İşi kolay kılalım.

    Sevelim, sevilelim,

    Dünya kimseye kalmaz."

    *****

    "CümIeIer doğrudur sen doğru isen, doğruIuk buIunmaz sen eğri isen."

    *****

    "OIsun be aIdırma yaradan yardır.. Sanma ki zaIimin ettiği kârdır.. MazIumun ahı indirir şâhı.. Herşeyin bir vakti vardır.." diye seslenir ünlü halk ozanı Yunus Emre, Eskişehir'in tarih kokan topraklarından.

    Eskişehir denilince belki de akla ilk gelen isimlerdendir Yunus Emre, koskoca yüreği ve ilahi aşk felsefesi ile.. Yunus Emre felsefesi uzun yıllar önce ortaya çıkmış olsa da; kendisinin söylediği her söz, yazdığı her şiir adeta hayat dersi verir tüm insanlığa hâlâ. Tarihi kaynaklarda Yunus Emre'nin 13. yy. ortalarında Eskişehir'de yaşayıp, 1320 dolaylarında yine bu şehirde öldüğüne dair bulgular yer alır. Yaradılanı, yaradandan ötürü sevmemizi bizlere her daim hatırlatan bu güzel insanın şehri, eskiyle yeninin harmonisi, geçmişini unutmamış ve onu geleceğe taşımış yaşanılası şehir Eskişehir'e bu kez yolculuğumuz...

    Eskişehir tarihi manada isminin hakkını veren bir şehir. Geçmişi antik devirlere kadar kök salan, Frigler'den Bizanslılar'a; Selçuklular'dan Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar sayısız tarihi olaya ve etnik dokuya ev sahipliği yapmış, eski ama ismine tezatlık oluştururcasına yeni ve yaşayan bir şehirdir Eskişehir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün İstanbul'dan sonra Türkiye'de en çok ziyaret ettiği ikinci şehirdir aynı zamanda bu güzel şehir. Genç Türkiye'nin varlığını dünyaya kanıtlayan Kurtuluş Savaşı'nın stratejik noktalarından biri olan bu tarihi kent, Türkiye Cumhuriyeti'nin geçmişinde çok önemli yeri olan 5 meydan savaşının 3'üne bizzat tanıklık etmiştir.

    İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeybatısında yer alan Eskişehir'in komşu olduğu şehirler arasında Ankara, Afyon ve Kütahya bulunur. Eski çağlarda "Dorlyaion" ismi ile tanınan şehir, antik kaynaklarda "kaplıcaları ile ünlü, önemli yolların düğüm noktasında yer alan bir şehir" olarak tanımlanmıştır. Günümüz Eskişehir'i bu söylemi doğrularcasına, Afyon ve Denizli gibi kentlerimizle birlikte ülkemizin en önemli sıcak su merkezlerinin ve hamamlarının olduğu yerlerden biridir. Öyleki Eskişehir'de "Hamamlar" olarak bilinen, yerli ve yabancılar tarafından da sıkça ziyaret edilen hoş bir bölge de vardır. Bu yılın Eylül ayı sonlarında ziyaret ettiğimiz Eskişehir'de benim de en beğendiğim yerlerden biri Hamamlar bölgesi oldu. Renkli kafelere ve otantik bir atmosfere sahip olan bu yerde rahatlatıcı bir hamam sefasının ardından güzel bir kafede bir şeyler yudumlamak insana keyif ve huzurdan daha değerli ne verebilir ki?

    Karasal iklimin hakim olduğu Eskişehir, soğuğu ve kışı sevenlere bile zaman zaman "biraz olsun sıcak hava.." dedirtebilir. Şehri kış aylarında deneyimlemiş olmasam da orada yaşayanlardan duyduklarım bu yönde. Bilhassa böyle soğuk zamanlarda kaplıca ve hamamlara gitmek bana göre Eskişehir'de yapılabilecek en güzel aktivitelerden biri. İnsan bedenini doğal şifalı suları ile besleyen Eskişehir'in kendisi ise Porsuk Çayı ve Sakarya Nehri'nin sularıyla beslenmektedir.

    Hakkında "Türkiye'nin Amsterdam'ı" ya da Porsuk Çayı üzerindeki gondolları sebebiyle "Türkiye'nin Venedik'i" gibi yakıştırmalar yapılan Eskişehir bana göre aşkın, sevginin ve aşıkların şehri. İnsanlarının hoşgörüsü, nezaketi şehrin her köşesine yansımış. Zaten bir yeri güzel kılan da orada yaşayan insanlar değil midir? Eşiniz, sevgiliniz, aileniz ya da arkadaşınızla Porsuk Çayı üzerinde gondollarla gezintiye çıkmak gerçekten çok hoş. Şehrin insanlarından söz etmişken nüfusa gözatmakta yarar var. Son yapılan nüfus sayımına göre kentte 781.247 kişi yaşamakta olup, bu rakam her geçen gün artmaktadır. Birleşmiş Milletler'in çeşitli faktörleri (eğitim, ekonomi, refah düzeyi, insanların mutluluğu, sağlık imkanları, ulaşım, konaklama vb.) göz önüne alarak yaptığı listeye göre Türkiye'nin yaşanabilir en iyi şehirleri arasında Eskişehir hemen her yıl ilk 3'te yer almaktadır. Eğer Türkiye'de yaşıyor olsaydım yerleşmek istediğim yer, bana hissettirdiği hoş duygulardan ve şehrin etnik-modern yanlarının çok iyi harmanlanmış olmasından dolayı kesinlikle Eskişehir olurdu. Yani bana göre şehrin sadece bu yönü bile yeter orada yaşamaya..

    Bana göre kenti güzelleştiren diğer faktörlerden biri de dinamik genç nüfus. Tam bir öğrenci şehri olan Eskişehir'de genç olmak bence büyük avantaj. Osmangazi ve Anadolu Üniversitesi ülkemizin diğer şehirlerinden gelen gençlerle dolu. Gözlemlediğim kadarıyla Eskişehir'de gençler bu şehri çok sevmekle kalmayıp, her anlamda ona sahip de çıkıyorlar. Bu gerçekten takdire şayan.

    Eskişehir aynı zamanda ilklerin şehridir. Evet gerçekten de Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sosyo-kültürel, siyasi manada ve sanayi alanında pek çok ilkler Eskişehir'de gerçekleşmiştir. "İlk" ve "Eskişehir" deyince aklınıza ne geliyor? "İlk Türk otomobili Devrim"i söylediğinizi duyar gibiyim. "Devrim" 1961 yılında Türkiye'de tasarlanan ve üretilen ilk yerli otomobildir. Bugün Eskişehir Demiryolu Fabrikası'nda (TÜLOMSAŞ) "Devrim" camlı bir mekan içerisinde sergilenmektedir. Bunun dışında, Osmanlı'da ilk hutbenin okutulması, Türk tarihinde ilk köy enstitüsünün açılması, ilk yüksek hızda tren seferinin yapılması ve sayamadığım diğer ilkler hep Eskişehir'de olmuştur.

    Şehrin kent içi ve kent dışı ulaşımı da oldukça rahattır. Bilhassa Eskişehir demiryolu, ülkemizin önemli kavşak noktalarından biridir. Ankara ve tüm Anadolu'yla bağlantısı vardır. Şehir içi ulaşımda hemen her şehirde olan  belediye otobüsleri, taksi ve dolmuşlardan öte sizlere bahsetmek istediğim Estram olacak. Şehir otogarından merkeze ve hatta üniversitelere kadar uzanan, geniş bir ağ üzerinde kurulu bu tramvay sistemi, Eskişehir'in modern görüntüsüne adeta bir pekiştirme yapmış. Ancak Estram'in bulunduğu raylı sistem etrafında koruma demirlerinin olmayışı yayalar için tehlike yaratabiliyor.

    Eskişehir'de Nereleri Gördüm?

    Eskişehir yerli yabancı her turiste hitap edecek türden pek çok aktivite, müze, park ve mekan ile dolu bir şehir. Kenti gezerken gözüme çarpan noktalardan biri hemen her yerde heykel ve parklara rastlamak oldu. İşte bu da Eskişehir'i diğer kentlerden ayıran en önemli özellik belki de. Tarihe, çağdaş sanatlara meraklı olanlar için Eskişehir'in müzeleri; otantik mimariye, eski yaşamlara ilgi duyanlar için tarihi Odunpazarı Evleri, Hamamlar; biraz da günümüz Eskişehir'i ve manzara diyenlere ise Kent Park, Şelale Park ve Büyük Park önerebileceğim başlıca yerler arasındadır. Elbette Eskişehir bunlarla sınırlı değil. Bu şehri tam anlamıyla gezmek burada yaşamak demek belki de..

    Kent Park, Eskişehir Otogarı ile Gökmeydan Mahallesi arasında kalan ve Porsuk Çayı boyunca uzanan 270 bin metrekarelik bir parktır. İçerisinde pek çok kafe, restaurant, çocuklar için oyun alanları, at binme alanları, gölet ve yapay bir plaj bulunmaktadır. "Her şey güzel hoş da Eskişehir'in bir denizi eksik!" diyenlere adeta bir gönderme yapan Kent Park'da dikkat çeken başlıca yer Porsuk Çayı'ndan bir kol alınarak oluşturulan plaj ve yüzme havuzudur. Doğal bir deniz havasını yaşatmasa da insanların serinlemesi ve hoşça vakit geçirmesi için bu plaj bence gerçekten kullanışlı.

    1400 metrekarelik şelale alanıyla Eskişehir'in en büyük şelalesine ev sahipliği yapan Şelale Park, Çankaya Mahallesi Şehit Mustafa Yıldız Sokak’ ta 38.000 metrekarelik bir alana yayılmıştır. Şehir manzarasını, yeşili ve suyu biraraya getiren Şelale Park içerisinde çocuk oyun ve spor alanları, yürüme yolları, seyir terası, ahşap yel değirmeni, mini anfitiyatro, restaurant ve kafeteryalar yer almaktadır. Dört mevsim farklı bir Eskişehir manzarası görmek isteyenler için bu park güzel bir gezi mekanı..

     Odunpazarı Evleri Eskişehir'in en meşhur ve turistik alanlarından biri. Dünyanın her yerinde birbirinin benzeri, çok katlı binalar etrafımızı çevrelerken bir an olsun bu ortamdan uzaklaşmak isteyenlere Odunpazarı Evleri kucak açıyor. Geçmişi, tarihi Eskişehir'i ve eski insanların yaşam ortamlarını hissetmek isteyenlere önerilebilecek en güzel yer Odunpazarı'dır şüphesiz. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sine de konu olan Odunpazarı, Eskişehir'in ilk yerleşim yeridir. Ahşap ve kerpiçten yapılma, rengarenk Odunpazarı Evleri tüm yaşanmışlıkları ve hikayeleri ile daracık Odunpazarı sokaklarında sıra sıra dizilmiş bir halde insanları selamlamaktadır adeta. Osmanlı döneminin kent mimarisini yansıtan bu şirin evlerin alt katları depo, çamaşırhane, mutfak olarak kullanılırken; üst katları daha çok yaşam alanı olarak işlev görmekteymiş. Odunpazarı bölgesinde bu güzel evler dışında Kurşunlu Cami ve Külliyesi, tarihi Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Lületaşı Müzesi ve daha niceleri yer almaktadır.

    Eskişehir'in "ilk"ler şehri olduğundan bahsederken belirtmeyi unuttuğum ancak gezi listeme almayı unutmadığım yerlerden biri Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi oldu. Evet, Türkiye'de türünün ilk örneği olan ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in bizzat kendisinin uzun yıllar boyunca yaptığı heykellerle açılan bu müze, büyük küçük herkesin ilgisini ve beğenisini toplayacak türden bir yer. Balmumu heykellerinin geçmişine bakılacak olursa, dünyada balmumu heykellerinden oluşan ilk müzenin, Londra’da 1835 yılında açılan Madam Tussauds Müzesi olduğu görülür. Madam Tussauds Müzesi, ziyaretçilerin tarihi ve popüler kişilerle temas kurması konusunda balmumu heykellerin ne kadar başarılı olduklarını gösterdikten sonra, hızla yaygınlaşmış ve sonraları dünyanın pek çok yerinde balmumu heykellerden oluşan müzeler açılmıştır. Eskişehir'deki bu güzel müzede ise, Yılmaz Büyükerşen’in Büyükşehir Belediyesi’ne bağışladığı, tarihi kişiler ile yerli ve yabancı ünlü 160 kişinin heykeli yer almaktadır. Atatürk’ün çeşitli dönemlerini yansıtan heykelleri, Atatürk’ün ailesinin yanı sıra yerli ve yabancı devlet adamlarının, sanatçıların, medya mensuplarının ve sporcuların canlı hissi veren heykelleri, değişik dekorlar önünde sergilenmektedir. Müzede aynı zamanda Eskişehir’in ve Türkiye’nin tarihinden kesitlere de yer verilmiştir.

    Eskişehir'de Yemek Kültürü

    Bana göre bir yerin tarihi ne kadar köklüyse, mutfak kültürü de o denli geniş olmakta. Eskişehir de tıpkı diğer Anadolu şehirlerimiz gibi köklü tarihinin hakkını verircesine kendine has çeşitli lezzetlere ve geniş bir mutfağa sahip.  İç Anadolu şehirlerinde yaygın olan hamurişlerine Eskişehir'de de rastlamak mümkün. Eskişehir'in yemek kültürünü kategorize etmek istersek ortaya 3 ana başlık çıkacaktır. Bunlar:

    Düğün yemekleri

    Geleneksel yemekler

    Kırım Tatar yemekleri

    Geleneksel yeme alışkanlıklarının hali hazırda devam ettiği Eskişehir'de öne çıkan tatların başında Kafkas, Kırım ve Balkan yemekleri gelmektedir. Özellikle Eskişehir'in kırsal kesimlerinde buğday, bulgur, hamur ağırlıklı beslenme alışkanlığı varken, merkezde et ve hamurişi ağırlıklı yeme alışkanlıkları göze çarpar. Peki Eskişehir denince sizin aklınıza hangi yemekler geliyor? Hepsini henüz tatmış olmasam da bildiğim ve deneyimlediğim bazı Eskişehir yemeklerini şu şekilde sıralayabilirim:

    Çibörek: Kıyma, soğan ve baharat karışımının açılmış yufkaya konulup yağda kızartılmasıyla yapılan geleneksel bir Kırım Tatar yemeğidir. Kırım Tatarları arasında adı birleşik olarak: Şırbörek, Şuberek, Çiberek, Çuberek, Çiborek şeklinde adlandırılır. Böreğin adı konusunda çeşitli görüşler vardır. Bir görüş "şırbörek" adının pişerken çıkan kızarma sesinden geldiğini öne sürerken, diğer bir görüş de Kıpçak lehçesindeki lezzetli anlamındaki "çi"den geldiğini öne sürer. Dikkatimi çeken bir nokta Eskişehir'de bir yerde çibörek sipariş ettiğinizde tabağınıza her zaman 5 adet çibörek konularak servis yapılıyor. Özel bir nedeni var mı bilmiyorum ancak eğer biliyorsanız bizimle paylaşmanızı rica edeceğim.

    Met Helvası : İsmini, met(çubuk) ve aşık kemiği ile birlikte oynanan bir sokak oyunundan almıştır. Met Helvası, met oyunu sonucunda yenilen tarafın uzun kış gecelerinde helva çekmesiyle oluşan bir geleneğin ürünüdür. Özel karışımlı bir hamurun şekerle birlikte lifli hale dönüştürülmesi ile oluşur. Çikolatalı, sade, çam fıstıklı gibi farklı türleri mevcuttur. Ayrıca sevdikleriniz için güzel ve lezzetli bir Eskişehir hediyesi olabilir.

    Balaban Köfte: "Balaban" Tatarca'da "çok" anlamına gelir. Çok lezzetli, çok doyurucu bir yemek istiyorsanız Balaban köfteyi mutlaka tatmalısınız. Balaban köfte yapımı öncesinde iyi seçilmiş dana eti temizlenip yıkandıktan sonra soğuk hava depolarında 3 gün bekletilir. 4. gün yumuşamış olan etlerden köfte kısmı için dana kaburga eti ayrılır. Orta yağlı kıyma haline getirilmiş kaburga eti ekmek, rendelenmiş soğan, karabiber ve bir miktar su ilave edilip bolca yoğrulur. Köfte ne kadar çok yoğrulursa o kadar lezzetli olmaktaymış. Balaban köftede önemli noktalardan biri de et suyu. Dana kemikleri yaklaşık üç saat boyunca kaynatılmaktadır. Bu kemik suyu bir taraftan et ve şiş kızartılırken, ısıtılmış ve doğranmış özel pidelerin üzerine dökülüp ardından süzülmektedir. Pidelerin üzerine inceltilmiş yoğurt konulur ve yine et suyu ile inceltilmiş tamek sosu dökülür. Şiş ve köfteler konulmadan önce son olarak eritilmiş tereyağı pidelerin üzerine dökülmektedir.  Binbir lezzetle hazırlanmış pidelerin üzerine köfteler konulmakta ve sunulmaktadır. Balaban köfteyi Eskişehir'de mutlaka tatmanızı öneririm.

    Eskişehir'in meşhur diğer lezzetleri arasında ise haşhaşlı dolama, haşhaşlı bükme, toyga çorbası, sütlü ovmaç çorbası, mercimekli mantı, cantık, katlama böreği, nuga helvası ve daha niceleri sayılabilir.

    Adaları, hamamları, müzeleri, parkları, heykelleri, geniş tarihi, lületaşı, lezzetli yemekleri, evleri ve sayamadığım daha niceleri ile meşhur olan Eskişehir sahip olduğu kültür zenginliği ile 2013 yılı için Türk Dünyası Kültür Başkenti seçilmiştir. Bu sıfatın hakkını veren, sadece turistik açıdan değil aynı zamanda sanayi, ekonomi ve eğitim açısından da ülkemizin güzide şehirlerinden olan Eskişehir'i kısa da olsa gezmek ve görmek bizi tam anlamıyla mutlu etti. Bu şehre yolumuzun tekrar düşmesi dileğiyle... Hoşgörü ve sevgiyle kalınız! http://www.geziseli.com

      

     
    Toplam blog
    : 1
    : 371
    Kayıt tarihi
    : 03.11.13
     
     

    03.03.1987 Denizli doğumlu olan ben Selin Çildir, havacı astsubay bir baba ve müzik öğretmeni bir..