Geçmişten günümüze ‘Korku Gecesi’…

Korkunun sinemaya aktarımında en gözde malzeme, kuşkusuz vampirler. Üstünde çok oynanan ve başlangıçta sadece beslenmek için öldüren karakterler olarak karşımıza çıkartılan vampir kültürü zaman içinde kendini aşmaya başladı. Seyircinin salt kan emiciliğe doyduğunu ve yapımların eskisi gibi rağbet görmediğini gişe yansımalarıyla anlayan sinemacılar, alışılmışın dışında çizgiye sahip vampir arayışına yöneldiler. Bunun neticesinde de gerek televizyonda gerekse beyazperdede karizmatik oyuncuların canlandırdığı kahraman-âşık vampir tiplerini ve onların kimliğini kabullenen sevgililerini görür olduk. ‘Twilight’ serisi, ‘True Blood’ TV dizisi ve benzerleri arka arkaya piyasaya sürülünce bir süre sonra onlar da alışkanlık yarattı. O kadar çok yenilik denenmişti ki, hayal gücü bir noktadan sonra tıkandı. Bu çerçevede, yapılmışı tekrarlamak ve seyircinin nostalji düşkünlüğünü kazanca çevirmek kaçınılmazdı. Dolayısıyla, korku temasında ‘tersine evrim’ diyebileceğimiz bir döneme girildi. Bunun son örneği, KORKU GECESİ!  80’li yılların korku sineması ruhunu yeniden yaşatan KORKU GECESİ, Dream Warks’ün korkuyla eğlenceyi birlikte sunduğu bir yolculuk. Lise son sınıf öğrencisi Charley, yaşının gereklerini yaşarken yeni taşınan komşu Jerry tüm dengeleri bozar. Onun tuhaf davranışlarını kasabada meydana gelenlerle birleştirmeye çalışan Charley sorularının cevabını bulduğunda da kimseyi buna inandıramaz.‘Chucky’nin yaratıcısı Tom Holland’ın 1985 yapımı orijinal hikâyesinden uyarlanan KORKU GECESİ, korku ve komedi unsurlarını başarıyla birleştiren bir çalışma! ‘Buffy the Vampire Slayer’ dizisinden tanıdığımız Marti Noxon tarafından yeniden yazılan senaryo, onun karakteristik yansıtmalarını içeriyor. ‘Vampir Avcısı’nı anımsatan kurgu, ürkütücü öğelerle yarattığı korkunun sertliğini, gençlik ve romantizmin sıcaklığıyla yumuşatıyor. Beslenme güdüsüyle hareket eden vampir tiplemesinde, Collin Farrel başarılı performansı olmasa yapımın gençlik filminden farkı kalmayacak! Hollywood’un yükselen yıldızı Anton Yelchin de üstüne düşeni fazlasıyla başarmış. Yetişkinlikle çocukluk arasında bocalayan ve kendini ispat için kurtarıcılığa soyunan Charley karakteriyle kimlik arayışındaki gençlere seslenen yapım, ergenliğin zaman zaman komik halleriyle kana susamış vampir olgusunu tam dozunda harmanlamış. Vampir Jeff aracılığıyla Charley’nin benliğine odaklanan öykü, gençlere hayatta önemli olanı bulma ve aile-arkadaş ilişkilerini dengeleme yolunu göstermekte. Vampirin güçleriyle yok etme yerine doğal gaz borusunu kullanması gibi ilginç sahnelerle dolu olan filmin bir diğer mesajıysa, birilerini gözetlerken birilerinin de bizi gözetleyebileceğini akıldan çıkartmamak gerektiği! Absürt vampir yerine harbi katil olanını tercih edenlere, KORKU GECESİ geçmişten gelen bir nimet.  Anibal Güleroğlu