Geldiğimiz nokta(!)

Ben anılarına çok bağlı bir insanım. Dolayısıyla da anılarımda yer etmiş objeleri kolay kolay elden çıkartamam; hele ki bu objeler çocuklarımın da anılarında yer etmişse...

Rüzgâr balonu bilir misiniz? Şu, Kapadokya yöresinde son yıllarda çok yaygın olarak kullanılan hava taşıtı balonlardan söz etmiyorum ama. Sözünü ettiğim şey, boru şeklinde, sentetik kumaştan yapılmış bir tür rüzgâr gülü. Görselleri taradığımda anladım ki, rüzgâr balonu çok da bilinen, kullanılan bir şey değilmiş. Topu topu iki fotoğraf bulabildim çünkü. Yanda görüyorsunuz...

Bundan tam 30 yıl önce eşim yurtdışı seyahatinden dönerken getirmişti çocuklarımıza. Arabayla dolaşmaya çıktığımızda pencereyi aralayıp, ipinden tutarak dışarıda bırakırdık rüzgâr balonunu, uçurtma gibi kuyruklarını savura savura uçardı arabanın ardından. Neşelenirdi çocuklarım. Esintisi bol bir balkonun ucunda da aynı güzellikte savrulurdu.Tahmin ettiğiniz gibi rüzgâr balonunu 30 yıldır saklıyordum. Bu kez babası yerine torunum seyrediyordu balkonda rüzgârla savruluşunu. İnsanı neşelendiren bir görüntüsü vardır bu balonların; esintinin yönüne, hızına göre savrulurlar, salınırlar boşlukta.

Dün, sitenin bahçıvanı gelinime, balkonlarına neden Kürt bayrağı astıklarını bir komşularının merak ettiğini sormuş. Tabii şaşırmış gelinim ' Hangi bayrak? ' vs derken bahçıvan rüzgâr balonunu gösterince anlamış ne demek istediğini. ' Ama o rüzgâr gülü / balonu ' demiş. Üstündeki renkleri saymış bahçıvan; sarı, kırmızı, yeşil...diye. Dün akşam bizim ailenin gündemi buydu. Çünkü rüzgâr balonunda aslında beş renk vardı; sarı, kırmızı, yeşil, mavi ve mor. İlk üç rengin biraraya gelmesi balonu diken makinacı kızın zevkine kalmıştı büyük bir ihtimalle.

Biri size bu tür bir soru sorsa tepkiniz ne olurdu? Gülüp geçmek, izah etmek, tartışmak, savunmak, oralı bile olmamak, balonu hemen asılı olduğu yerden indirmek vs vs? Geldiğimiz noktayı görüyorsunuz değil mi? 30 yıl önce yurtdışındaki bir oyuncak mağazasından alınmış bir rüzgâr balonunu balkonunuzda gören komşularınız merak içinde kalıyor, neden oraya asıldı diye. Artık 3.5 yaşındaki bir çocuğu eğlendiren oyuncakların rengine bile dikkat etmemiz gerekiyorsa, diyecek sözüm yoktur! Üstelik o oyuncakta üç değil beş renk olduğunu bir kez daha hatırlatayım.

İşin komik yanı, ailecek bütün bayramlarda, şehit verdiğimiz acılı günlerde Türk bayraklarını bütün balkonlarına asan ilk biz oluruz. Komşular bizim bayraklarımızı görünce hatırlayıp bayrak asarlar. Bütün bunlar bir yana; düşünün bir kere, beyaz zemin üzerine kırmızı puanlı bir balon asarsanız Japon, beyaz üzerine mavi çizgili balon asarsanız Yunan, beyaz üzerine akçaağaç yapraklı balon asarsanız Kanadalı sanacaklar sizi. Diğer günlerde balkonunuzda, çocuğunuzun elinde dalgalanan Türk bayrağını, üstüne giydiği minik asker kıyafetini - her ne hikmetse - görmeyecekler, ama üstünde 5 renk bulunan balonun içinden seçtikleri üç renge takılacaktır zavallı akılları(!)

Bahçıvan henüz bu komşunun kim olduğunu açıklamadı. Açıkladığında kapısına gidip ' Biz, yüreğimizin gönderine iki bayrak çektik; biri ay yıldızlı Türk bayrağı, diğeri ise beyaz zemin üzerine kırmızı kalp amblemli, bütün akıl fikir sahibi insanları kucaklayan Sevgi bayrağı ' demek isterdim