Genç kızımıza mektup- 3

-Anneciğim, beklediğim üçüncü mektup geldi... 

-Aç kızım, aç oku... 

&&&&&&& 

Sevgili kızım,  

İlerdeki yaşamında mutlu olabilmen "kararlarının sağlıklı" olmasına bağlı... 

Sağlıklı kararlar alabilmen için senin sağlıklı olman gerekiyor, hem bedenen hem de ruhen... 

Beden sağlığı için bilinen şeyler de olsa, ana hatlarıyla; 

Kısa süreli de olsa, sabah jimnastiklerini ihmal etme... 

Temizliğe dikkat ilk şartlardan... (Dişler, tırnaklar ve sık banyo) 

Uyku konusuna önceki mektupta değindik ama, en geç saat 23. 00 de yatmak gerektiğini ve (gece lambasız olarak) karanlıkta uyumanın sağlıklı olduğunu şimdi yazıyorum. 

Beslenme konusunda başkalarının yaptığı yanlışları sen yapmamalısın. Örneğin, fast food gıdaların insan vücuduna zararları kesinlik kazandı, asla tüketmemelisin. 

Damak zevkini ikinci plana atmalısın, sağlıklı beslenme, natürel beslenmedir. Meyve ve sebze ağırlıklı, ev yemekleri, balık- tavuk tercih edilmeli. Hayvansal yağlar ve fabrikasyon gıdalar zararlı olup yasak gurubunda... 

Beslenme- hastalık ilişkisinde, az bilinen bir ayrıntı var, kanserin bir sebebi de yüksek kalorili beslenmek... O yüzden yüksek kalorili beslenmemekle sağlık yönünden avantajlı duruma geçersin hem de boy ve kilo oranları uygunluğunu korur. 

Övün atlamamalısın, sabah kahvaltısı ve öğle yemeğini en ideal biçimiyle uygulamalısın, akşam hafif olmalı... 

En doğal sermayemiz sağlığımızdır, onu iyi korumamız lazım. Hastalandıktan sonra tedavi değil, hastalıklardan korunma yöntemlerini uygulamak lazım. 

Ruh sağlığı da önemli. Günümüzde stressiz bir yaşantı yok, ama stresi yönetmeyi öğrenmelisin. En basit şekliyle, stres yapan şeyleri kendinden uzaklaştırmalısın. Uzaklaşmıyorlar mı? Sen uzaklaşmalısın... Kimsenin seni üzmelerine, izin vermemelisin. Kendini ezdirmeyecek kadar hoşgörülü olmalısın... 

Sağlıklı bir psikoloji ve sağlıklı bir ruhun temel ihtiyacı sevgi ve inançtır. 

Sevgi... 

Ekmek gibi, su gibi, hava gibi ihtiyacımız olan ruhsal gıdamız "sevgi"... 

Toplumda hemen yanlış algılanır sevgi, karşı cins sevgisi ilk akla gelen olur. 

Hayır! Sevmek, ana- babayı, kardeşlerimizi yani ailemizi sevmek,  

Yaradanı ve yaratılanları sevmek... Doğayı, ağaçları, ormanları, hayvanları, kuşları, böcekleri, çiçekleri, yaratılmış ne varsa, güneşi, ayı sevmek... Bizim için yaratıldıklarını fark edip, güzellikleri görebilmek... 

O muhteşem güzelliklerden biri de kendimiziz... Bunu düşünüp kendimizi de sevmeliyiz, kendimizle barışık olmalıyız. 

Çocukluktan genç kızlığa geçiş dönemindesin... Kızlı erkekli karışık sınıflarda öğrenim görüyorsunuz. 

Fiziki olarak yakışıklı bulduğun erkek arkadaşın sende değişik duygular uyandırabilir. 

Bu normaldir ama sen hata yapmamalısın. Böyle bir duygunun peşi sıra gitmek seni başarısızlığa ve mutsuzluğa götürecektir. Çünkü her şey "zamanında" yaşanmalıdır. Şimdi öğrencisin, öğrenciliğin tam hakkını vermelisin. 

Arkadaş seçiminde fiziki görünüm önemli değil, önemli olan ilgi alanlarında ortaklık ve ruhsal yönden anlaşabilmektir. 

Arkadaşlarınla, hepsiyle istisnasız, "arkadaş" olarak kalmalısın. Hep arkadaş... Ne zamana kadar? Üniversite son sınıfa kadar... 

Üniversite son sınıfta ne olacağını benim söylememe gerek yok. 

Söyleyeceğim tek şey var, belki bunu söylemem erken ama "insan bir kere sever"... 

Bir de başarı ve mutluluğun temel katalizörü, inançlardır. 

İnançsız kişiler başarısız ve mutsuzdurlar... 

İnançlar sağlam ruh yapısının devamını sağladıkları gibi, motivasyon yüklerler. 

İnançlı kişiler, huzurludurlar, toleransları yüksektir. İyiniyetli, özverili ve sabırlıdırlar. Genelde mutludurlar... 

Mütevazı ol, kimselere tepeden bakma... Kariyerin olunca da tevazuunu kaybetme... Sen büyüdükçe gönlün küçülsün. 

Daha yolun başındasın, gerçeğe yakın hayallerin olmalı, ümitlerin her zaman taze kalmalı... 

O taze ümit fidanların yakın bir gelecekte kocaman ağaçlar olup meyvelerini verecektir. 

Ben inanıyorum, sen de inanıyor musun? 

Sana başarılar ve mutluluklar,  

Benden de gönüller dolusu sevgiler... 

Yurdagül Alkan.