Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '17

 
Kategori
Güncel
 

Gerçeğin analizi...

Gerçeğin analizi...
 

Gerçeğin analizi...


Düşünüp sorgulamak zor geldiğinden doğru bildiklerimize sarılıp savunuyoruz, çünkü inanmak düşünmekten daha kolay geliyor. Çocukluktan itibaren empoze edilmiş düşüncelerin terk edilmesi oldukça zorlu ve irade gerektiren bir işlemdir.
 
Bireyin yaşamındaki ilk otorite ailesidir. Ailelerde genellikle fikir, düşünce ve inançlarını tek doğru olarak bireye aktarırlar. Düşünme ve sorgulama noktasından uzak olan birey ise şüpheden uzaktır. Düşüncelerinin ve inandığı değerlerinin tek doğru olduğuna inandırılan, hayatı boyunca tek sözde gerçeklerle yaşayan birey, karşısındaki gerçek doğru olsa bile kendi düşüncelerini ölümüne savunur. Ona öğretilen, dayatılan cehalettir aslında ve değiştirmesi çok zordur. Bir insanın kendi düşüncelerinden şüphe edebilmesi için düşünebilme ve şüphe edebilme noktasında olması gerekir, bunlar ise ona öğretilmemiş olgulardır.
 
Savunduğu görüşler kendi bedeninden bir parçaymış gibi gelir. Güvendiği insan olmayan veya insanlar ile iletişime geçemeyen kişi savunduğu en ufak fikri bile kendisi adına tabulaştırıp ona karşı sorumluluk hissedebilir. Dindarlık, dinsizlik ve politik görüş gibi yapılar, kitlesel oldukları için duygusallık yaratır. Zaten kitlesel görüşlerin kitleler ile buluşabilmesi duygusal sömürü gerektirir bu da dogmatizm yaratır.
 
Bazı insanlar bir fikri benimsemek için uzun süre kendi içlerinde çatışma yaşarlar, kendilerini sürekli sorgularlar. Bu kadar uğraştan sonra başka birisinin mantıklı olsa bile kendi fikirlerine karşı bir fikir, bir düşünce öne sürmesini egoları nedeniyle aptallık olarak görürler. Çünkü bilge olmayan herkes kendini kusursuz olarak tanımlar.
 
En doğrunun hep kendisi olduğu düşüncesi. İnsanoğlu asla doğruya ters düşmüş olabileceği ihtimalini düşünemez. Kendi benliğiyle var olamayan bir yığın düşünceye fanatikçe sarılarak var olmaya çalışır.
 
Buddha belli bir yaşa kadar sarayda yaşadı, hayatı sadece saraydaki gibi sanıyordu sokağa çıkana kadar. Sokaktaki yaşamla saraydaki yaşam birbirinin zıddıydı. Buddha gerçek yaşamı seçti, yani sokaktaki yaşamı ve böylece Buddha oldu.
 
HÜLYA ÇAKICI
 
Toplam blog
: 822
: 574
Kayıt tarihi
: 19.12.15
 
 

Hacettepe Üniversitesi İktisat Fakültesi ve Akdeniz Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Fakültesi ve..