Geriye dön... İleriiii... Marş...

<ı>“Sivil Toplum Kuruluşları”ndan komut geldi…

<ı>“Herkes bulunduğu yerden bir adım geri atsın.”

<ı>

Tabi <ı>“Sivil Toplum Kuruluşları”, askeri literatürleri bilmedikleri için <ı>“Beyler… Bir adım geri… Sıkıştık” diyorlar. Oysa askerlikte başka türlü olur bu türden komutlar…

Aynen şöyle…

- Bölüüüük… Dur… Kasımpaşalı, sen de dur…

- Geriye, dön…

- Bir adım ileri… Marş…

Yanlış bilmiyorsam, aklımda yanlış kalmadıysa, askerlikte komutların, hiçbir zaman <ı>“Geri” olmaması için olanca çaba gösterilir. Çünkü <ı>“Geriye” komutu, bir anlamda <ı>“Yenilgi”yi kabullenme anlayışını getirir ki, oldukça tehlikeli ve o nedenle de zordur.

Eğer askerlikte <ı>“Geri” gidilecekse, yukarıdaki <ı>“Komut” gibi olur, geri dönülür, ama ileri gidilir. Bunun bende yarattığı anlayış <ı>“Tekrar geleceğim” demektir.

Bu nedenle <ı>“Sivil Toplum Kuruluşları”nın çağrısının <ı>“Askeri komut” düzeyinde olmamasına sevindim doğrusu.

Ancak yine de eksik veya içi doldurulmamış bir çağrı olarak görüyorum…

<ı>“Herkes bir adım geriye” ne anlama geliyor? Kimler atacak bu adımı ve nereye kadar atacaklar? Hani adımdan adıma ölçü farkı var da…

Örneğin; Cumhuriyet Başsavcısı, Anayasa mahkemesine açtığı davayı geri mi çekecek? Adına <ı>“Ergenekon” denilen soruşturmada, İlhan SELÇUK ve Kemal ALEMDAROĞLU’na yapılan suçlamalardan vazgeçilecek, Doğu PERİNÇEK’in tutukluluk hali kaldırılacak mı?

Siyaset kanadındaki gerçi adım nereye kadar olacak?

AKP ve Başbakan, anayasa değişikliği çalışmasından vazgeçecek mi? Türban serbestliğinin anayasa içine girmesinden vazgeçilecek mi? Laikliği yıpratan söylemlere son verilecek mi? Devlet kademesinde kadrolaşma çalışmalarına son verilecek mi? Milli Eğitimde eğitim <ı>“Millileşecek” mi yoksa neresine geri dönülecek?

CHP, <ı>“Laik, demokratik sosyal hukuk devleti” savunmasından nereye kadar geri adım atacak?

MHP, bugüne kadar <ı>“Koltuk değneği” olarak verdiği desteğin sonunda bozulan düzenin neresini geri adımla düzeltecek?

Daha aklıma gelmeyen bir sürü <ı>“Geri adım” ölçüsü var…

Hani adımlarken eğer toptan <ı>“9,15 kadar çekileceğiz” diye herkes kendi ölçüsüne göre mi adımlayacak, yoksa ortak bir adım ölçüsü olacak mı? Eğer herkes <ı>“Kendi ölçüsüne” göre adım atarsa, hiçbir zaman 9,15 ölçüsünde bulaşamayız. Diyorsanız ki illa 9,15 ölçüsünde bulunalım, o zaman penaltı atışlarına geçmek gerekir ki, kaçıran olana kadar penaltılar sürer, ama 9,15 ölçütünde yapılacak <ı>“Penaltı atışlarında” her zaman kaybeden <ı>“Millet” olur.

O zaman… Mesela… Örneğin… Hani diyorum ki…

Mademki <ı>“Bir önceki adıma” çekileceğiz, herkes, hiçbir ön koşul olmadan önce <ı>“Anayasa” ölçülerine çekilmeli… Bizim <ı>“Bir önceki adım”ımız Anaysa ölçüsü olmalı.

Yani?...

Devletin şeklinin <ı>“Cumhuriyet” olduğu…

Niteliğinin <ı>“Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” olduğu…

<ı>“Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün” olduğu…

<ı>“Dili”nin Türkçe olduğu…

<ı>“Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayrak” olduğu…

Millî marşının <ı>“İstiklal Marşı” olduğu…

Başkenti <ı>“Ankara” olduğu…<ı>

Herkes kendisini <ı>“Hakem” sanıp maç yönetmeye kalkmasın. Çünkü bu maçta 70 milyon oyuncu var sahada… Vereceğiniz her hatalı karar ve çalacağınız her hatalı düdükteki itiraz, sahanın karışmasına neden olur.

Tarihimizde da gördüğümüz gibi, hatalı kararlar nedeniyle hiçbir maçın tekrarlandığını görmedik. Hep kaldığı yerden devam etti… Kurallar hep yenilendi, yeni kurallara göre oynandı.

Ama

Devletin şeklinin <ı>“Cumhuriyet” olduğu… Niteliğinin <ı>“Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” olduğu… <ı>“Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün” olduğu… <ı>“Dili”nin Türkçe olduğu… <ı>“Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayrak” olduğu… Millî marşının <ı>“İstiklal Marşı” olduğu… Başkenti <ı>“Ankara” olduğu…

Bu kurallar hiç değişmedi…

Demek ki gidilecek ilk adım, <ı>DOĞRU OLAN bu noktadır…

Bu düşünce içinde komutu da doğru verelim ve doğru yola girelim…

<ı>Geriye dön…

<ı>

<ı>İleriiiii… Marş…

<ı>

<ı>27 MART 2008