Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '10

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

gezgin yunus macera 4

“Müjde padişahım, müjde!” Zamanı geri sayıp Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettiği yıla yolcu olmuştum. Kara aşın bana anlattıklarının ardından cınar ağacı ile olan sohbetin tadına doyum olmuyordu. Bir ara Akşemseddin ve Fatih Sultan Mehmet’i ormanın içinde ilerlerken gördüm. Bir yere gelince Akşemseddin ile Sultan Fatih seccadelerini serip iki rekat namaz kıldılar. Akşemseddin, namazdan sonra secdeden başını kaldırmadı. Bir müddet öylece durdu. Bir an acaba uyuya mı kaldı? diye düşündüm. Tam o sırada Akşemseddin başını seccadeden kaldırarak Fatih Sultan Mehmet’e eliyle işaret etti ve: “Müjde padişahım, müjde! Hemen şurayı kazıversinler. Eyüb el Ensari’nin kabrini inşallah bulduk” dedi.

Bu sözü duyan askerler, birbirleriyle yarış edercesine kabri kazmaya başladılar. Sevinç ve heyecan içinde çalışıyorlardı. Bütün gözler saçılan toprağa dikilmiş heyecanla bekliyordu. Ormanda kuşlar bile ötmeyi bırakmış, bir yaprak dahi kıpırdamıyordu. Sanki zaman durmuştu. Bense merakımdan yerimde duramıyordum. Topraktan önce dört köşeli yeşil bir taş çıktı. Bense merakından ayaklarıma sahip olamıyordum. Hemen kabrin yakınındaki çalılıkların arasına gidip dört gözle izlemeye koyuldum. Taşın üzerinde “Bu Eyyüb-el Ensari’nin Kabri” yazılıydı. Bu yazıyı gören yüzlerde güller açtı. Bütün gözler ışıl ışıl parlıyordu. Az daha kazınca beyazlar içinde mübarek sahabe göründü. Sanki dün gömülmüş gibiydi. Bundan sonra Akşemseddin, dualarla kabri kapattırdı. Fatih Sultan Mehmet, buraya bir türbe yapılmasını emretti. Baş ve ayakucuna iki küçük çınar fidanı diktiler. Askerler, ellerinde kazma ve küreklerle sevinçle çalışmaya başladılar. Kimi kazıyor, kimi taş taşıyordu. Herkes bir şeyler yapmak için koşturuyordu. O sırada sulan Fatih’ten ikinci bir ferman daha geldi; “Etrafına camii, medrese, çeşme yapınız” Yaşlı Çınar sözlerine şöyle devam etti; “İşte kutlu misafir, Peygamberimizin dostu Eyyüb’el Ensari, bu şekilde şehrimizi şereflendirdi. Buraya Fatih Sultan Mehmet’ten sonra da Osmanlı padişahları bakım ve onarıma büyük önem verdiler. Hz. Muhammed’e ev sahibliği yapan Eyyübel Ensariye e sahipliği yapmak için ellerinden geleni yaptılar.” Yaşlı Çınar dalların salladı. Yaprakların hışırtısıyla kendime geldim. “Sanırım senin gitme vaktin geldi. Hadi gözlerini kapa ve üçe kadar say. Annen baban merak etmiştir” dedi.

Ben de son bir defa daha etrafıma uzun uzun baktım. Çınar ağacına teşekkür ederek gözlerimi kapadım. Sonra üçe kadar saydım. Gözlerimi açtığında ise kendimi Eyüp Sultan Çeşmesi’nin yanı başında buldum. Kedim Pıtır’ın miyavlamasıyla gerçek hayata geri döndüm. Tabi bu arada Pıtır boş durmamıştı. Eyüp’ün bütün şirin kedilerini toplamış, şaklabanlıklar yapıyordu. Sevgili Arkadaşlar! İstanbul’un daha nice görülmeye değer güzellikleri var. Kutsal emanetlerin bulunduğu Topkapı Sarayı, Ayasofya Cami, Kız Kulesi… Bu güzel şehir görülmeye değer mekânlarla dopdolu. Gezmeyi seven misafirlerini bekliyor. Bizden söylemesi.

 
Toplam blog
: 19
: 850
Kayıt tarihi
: 23.01.10
 
 

Trabzonluyum. Doğu dilleri fars dili ve edebiyatı mezunuyum. Çocuk edebiyatı özelliklehikaye ve mas..