Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '09

 
Kategori
Futbol
 

Gitme kal be Tota

Gitme kal be Tota
 

Lugano kalmalıdır...


Sen de gidersen, son yıllarda artık gelenek haline gelmeye başlayan Fenerbahçe’den kopuş zincirinin son halkası olacaksın...

Denizli’de acıyla sona eren lânetli 2006 sezonu sonrasıydı. Ağır bir travma sürmekteydi hepimiz için. Elimizde üstüste 3.şampiyonluğu kutlamak için hazırladığımız bayraklarla kalakalmıştık Denizli’de...

Derken, bu travmadan sonra Daum’un gidişi, Başkan’ın bırakıp bırakmama kararlarıyla kaybedilen zaman ve tüm bu yalpalamalar içinde 100.yıl arefesinde Şampiyonlar Liginden de olduğumuz tuhaf bir 2006 Temmuzuydu...

Bir anda Aziz YILDIRIM silkelenmiş ve Zico gibi bir isimden sonra Kezman, Deivid, Edu ve Lugano ile geri dönüş yapmıştı. Belki de en hızlı transfer rekoruydu bu... 5’i 1 yerde gibi ışıl ışıl parlıyordu... İçlerinde bir isim vardı ki, hepimizi heyecanlandırıyordu... Üstelik söylenenlere göre onu Milan'ın elinden kapmıştı Fenerbahçe... Diego Alfredo Moreno Lugano...

En önemlisi de gözümüzün önünde Sheva’nın kalbura çevirdiği Servet’in kâbus gibi performansından sonra yerine Güney Amerika’da yılın futbolcusu seçilmiş ve Libertadores’de Sao Paulo ile kupa kaldırmış bir isim olmasıydı... Aslen Uruguaylı ama bir o kadar da Berezilya’lı olması (Sao Paulo nedeniyle) da ayrıca sevindiriciydi ki, Brezilya modeli yavaş yavaş oturmaya başlamıştı zaten...

Uruguay Milli takım kaptanı, Fifa Kulüpler Şampiyonu, Güney Amerika’da yılın defans oyuncusu ve son olarak Libertadores Kupa şampiyonu omzundaki apoletlerden birkaçıydı... Onun için yaptığımız araştırmalarda hep olumlu sinyaller çıkıyordu karşımıza....

Bu olumlu sinyallerin her birini test etme imkanını bol bol bulduk 2 senedir Fenerbahçe’de...
Onun Chelsea maçlarını hatırlamak bile çok şeyi anlatmaya yetecektir. Nasıl da bezdirmişti, sindirmişti Drogba’yı... Şayet o maçın kahramanlarından biri Deivid ise diğerinin ismi de şüphesiz Lugano olmuştu.

O nasıl bir hırstır, o nasıl bir enerji, o nasıl bir mücadeledir... Son günlerde Terim’in reklamlarında belirttiği gibi asıl “Amansız” o’dur... Hatta sahada sık sık “kalpsiz” de bir adamdır o...

Öyleki artık rakipleri Türkiye’de Lugano’dan önce topa giremeyeceklerse artık bırakmaları gerektiğini çoktan anlamışlardı bile... Yani eğer Lugano’dan önce topa basamayacaklarsa aradan çekilmeyi tercih eder oldular... Ki belki de bu en doğru karardı onlar için :-)

Diego Alfredo Moreno Lugano...Fenerbahçe adına, üzerinde taşıdığı çubuklu sarı lacivert’in sahadaki direnişinin, isyanın en büyük temsilcisidir o. Kafasını öne eğmez, gerekirse canını dişine takar ileriye çıkıp gol de arar ve atar. O gerçek bir savaşçıdır. Bu nedenle her maç savaşıp teriyle ıslattığı formasını da kimseyle değişmez Lugano...

Bu nedenle de tribünler “Mehmetçik” lakaplı Basri Dirimli’nin fotoğrafının yanına onun da resmini koyuyorlar artık.....

Ey yönetim, kaybettiklerimiz bize yeter. Yıllar sonra bulduğumuz yeni “Mehmetçiğimizi” kaybetmeyelim... Lugano ile hemen sözleşme imzalanmalıdır artık... Vakit geçirmeden... Karısı mı ikna edilecek, kendisi mi, çocuğu mu kim edilecekse biran önce edilmelidir. Edindiğimiz tecrübeler bize kaybettiklerimizin yerine koyamadığımızı göstermektedir ki, bu da endişelerimizi haklı çıkartmaktadır.

O da giderse Tuncay’dan sonra takımın ikinci cesuryüreği de gidecekmiş gibi geliyor. Ondaki o hırsı gördükçe o forması için gösterdiği savaşı gördükçe her maç değerini birkez daha anlıyoruz. Bu yüzden ne yapıp ne edip Luganoyu takımda tutmayı başarmalıdır yönetim. Hoijdoonk, Tuncay, Ümit Özat ve Aurelio vakalarından sonra Aziz Başkan’ın böyle 1 kişiyi daha kaybetme lüksü kalmamıştır...

Giderse onu hep topu bile ısıracak hırsıyla, formasına olan saygısıyla gerekirse akıtacak kanıyla, sırılsıklam ıslattığı fomasıyla, fıldır fıldır dönen, rakibi sindiren bakışlarıyla ve ileri çıkıp attığı golleriyle daima hatırlayacağız...

Ama, gitme kal be Tota....

Ahmet ÇELİKSÜNGÜ
23.03.2009

 
Toplam blog
: 252
: 936
Kayıt tarihi
: 17.03.08
 
 

74'ün İstanbulunda, Sultan şehri Üsküdar'ın, kız çocuklarına "Zeynep" erkeklerine "Kamil" adı kon..