Göçün 50. Yılı nasıl kutlanacak?

Türkiye´den Almanya´ya işçi göçünün 50. Yılı çeşitli etkinliklerle kutlanmaya devam ederken, bir yandan da sanki Türkiyelileri ve göcmenleri yeni keşfetmişler gibi methiye dizen dizene. Başbakan ından eyalet başbakanlarına, parti başkanlarından sokaktaki insana kadar bugünlerde burada herkes 'Türkler olmasaydı bu günleri göremezdik', 'Türklersiz yapamayız', 'onlarin hakkı ödenmez', 'onlar zenginligimiz'“ demekte birbirleriyle adeta yarışıyorlar...

Kim olursa olsun, iyi dileklerine bir şey demiyorum. Ancak bunlar şimdiye kadar hep lafta kaldı. Türkiyeli işçilere ve göçmenlere sadece iltifat edildi. Sormak lazim, bu insanlar madem bu kadar iyi ve çalışkandılar, neden durup durdukları yerde yıllardır ırkçılığa ve ayrımcılığa maruz kaldılar? Hala da kalıyorlar? Peki bu kimin politikası?

İşlerine geldiği zaman 'Göcmenler zenginligimizdir' diyorlar ama işlerine gelmediği zaman da yerli halkı kandirmak ve göcmen kardesleriyle karsi karsiya getirmek icin 'Göcmenler geldi islerinizi elinizden aldilar' 'Onlar olmasaydi sizlere daha cok hizmet getirebilirdik. Onlara hizmetten size bütçe ayiramadik' diyen politikacilar zamaninda hiç de az değildi?

Bakma simdi gercek yüzleri aciga ciktiğı icin direk bu sözleri kulanmiyorlar. Ama bu defa da sinsice, Thilo Sarrazin gibi sosyal demokrat gecinen irkci ve kafatascilara sözde bilimsel arastirmalar yaptirarak göcmenlerin ve müslüman kökenlilerin ne kadar aptal ve ne kadar geri zekali olduklarini ortaya cikarmaya calisiyorlar...

Peki siz hic kendinize bir kere de olsa aynada baktiniz mi? Hangi akla hizmet ediyorum diye hic düsüneniniz oldu mu?

Siz ne kadar methiye dizerseniz dizin, uygulamalarinizi ve tavrinizi kör olmayan gözler görüyor...

Alman Anayasasi varken göcmenler icin neden ayri bir yasa cikardiniz. Bu ayrimcilik değil mi?

Herkese ayri yasa cikarmanin neresi insan haklariyla ve Demokrasiyle bagdasir anlatir misiniz?

Simdi tüm bu sorulara yillardir somut bir cevap verilmezken ve daha verilmemisken göcmenlerin Almanya´ya gelişini törenlerle, senliklerle kutlamak hangi derde dermandir? Göz boyamak degil de nedir? Kimi kandırabilirsiniz?

Tabi ki göcün 50.Yılı kutlanacak ve hakli olan hakkini alacak. Ama 50 yila sigdirilan acilar, hasretlikler, yasanmisliklar, yasanmamisliklarin hesabi nasil ve kimler tarafindan verilecek? Tüm bunlarin hesabi nasil verilecek? Bunu niye hiç gündeme getirmiyorsunuz? Yoksa bir dönerci dükkaninin önünde poz verip döner kesmek ya da yarim ekmek arasi döner yerken poz vermekle neyin hesabini yapiyorsunuz?

Bildigim bir şey var, yazarın dediği gibi 'Insanları ömür boyu kandıramazsınız'... Bir gün kandirdiklariniz, bunun farkina varacaklar. İşte esas o zaman sizler kaçacak delik arayacaksınız.

Siz şimdi istediginiz gibi kandirmaya devam edin...