Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '08

 
Kategori
Futbol
 

Gol olur!

Gol olur!
 

Gol olur!


Bir insanı tanımakla başlar takım seçimin, benim Fenerbahçe'ye tutkunluğum da öyle başladı. Yakınlarımın çoğu bilmez çocukken ezeli rakibimizi tuttuğumu. Ama dedim ya bir insanı tanımakla başladı her şey.

Saçlarının koşarken dalgalanması insana heyecan veriyordu, tabi biz öğrenciydik o seviyeye kadar ulaşamazdı saçımız; öğretmenin telkinleriyle muhtelif bir berberin ellerinde kırpılır giderdi. O yüzden hayrandım Rıdvan'ın o parlak dalgalı saçlarına. Çünkü herkes kendinde olmayan özelliklere vurulur değil mi?

İşte Rıdvan'ın koşarken yelelere dönen, ona şeytani bir duruş katan saçlarına, futbol tarzına hayran oldum ve bıraktım genç yaşta Galatasaray takımını. Kötü mü oldu? Asla olmadı. İyiki Rıdvan Fenerbahçe'de oynamış; oynamasaydı şimdi düşünebilir miydim Aurelio'nun boşluğunu. Ya da Guiza'nın ne zaman oklarını fırlatmaya başlayacağını.

Fenerbahçe'yi sevmek biraz da Fenerbahçe'nin dertlerini sevmektir. Fenerbahçe en iyi olduğu dönemlerde bile dupduru bir denizde dalga arar. Şu dönemde de dalga arıyoruz. Yönetim-taraftar, Yönetim-teknik adam, Taraftar- futbolcu ... Biz buluruz kardeşim, medya- taraftar elele verir buluruz Fenerbahçe'ye bir sorun, merak etmeyin.

Konu dağılmasın o beni Fenerbahçe türübünlerine hediye eden yeleleri siyahtan, sarı-lacivert beyefendiye dönelim. Evet beyefendi... Siz, o şu anda kapalı olan video paylaşım sitesindeki küfürlü bant kaydını mı hatırladınız. Unutun onu gitsin. Bütün futbol kariyeri boyunca 3 sarı kart gören adam, beyefendinin daniskasıdır. ( Bu son sözcük tanıdık geldi, umarım birine telif hakkı ödemem. )

Bu beyefendi, yeteneğini kıskanan amatörler tarafından defalarca sakat bırakıldı. Bir nesil onun futbolunu kısa metraj seyretti diye buhran geçirdi. Onlardan biri olmanın üzüntüsü hala yüreğimde. Yüreğimdeki bu sızıyı dindirmek için ya da bu kısa metraj filme fragmanlar eklemek için Rıdvan'ın maç anlatım yorumlarına ya da maç sonu yorumlarına koşarım. Ve bu programlardaki Rıdvan'a bakıyorum da futbolcuyken neyse yorumcuyken de o.

Futbolcuyken takım arkadaşları Rıdvan'ın metrelerce taşıyıp servis yaptığı toplara basit plase vuruşlar yapardı. Değişen bir şey yok, bu programlarda da Rıdvan metrelerce taktik ve teknik yorumlar yaptıktan sonra program arkadaşları plaselerle yorumu tamamlıyor. Demekki bir insan her mesleği doğuştan getirdiği meziyetler doğrultusunda yapıyor.

O, sahalardaki kara yeleli sarı-lacivert beyefendiyken, top her ayağına geldiğinde milyonlar: "Gol olur." diye defalarca ayaklara fırladı. Seneler seneler sonra o televizyonlarda kısık bir sesle "Gol olur." dedi. Defalarca dedi ve defalarca da gol oldu. Herkes şaştı kaldı. Futbolcuyken de bizi kendisine hayran bıraktı, yorumcuyken de hayran bırakıyor. Sanırım Tanrı yaşattığı kısa metraj güzellikleri şimdi beyaz bir cam arkasında büyük bir prodüksüyona dönüştürmeye çalışıyor.

İyiki Fenerbahçe'de o dalgalanan uzun saçlarınla beni defalarca "Gol olur." diye ayağa kaldırdın Rıdvan Dilmen ve ben iyiki Fenerbahçeli oldum.

Bu arada bu Josiko, Aurelio'nun boşluğunu doldurur mu yaaaaa :)))

 
Toplam blog
: 4
: 2286
Kayıt tarihi
: 25.08.08
 
 

04.05.1982 yılında doğdum. İstanbul'da yaşıyorum. Kitap okumayı ve yazılar yazmayı çok seviyorum...