Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '14

 
Kategori
Kitap
 

Gözlerimizin yanması ne ki.. içimiz yandı, hãla yanıyor, hep yanacak...

Gözlerimizin yanması ne ki.. içimiz yandı, hãla yanıyor, hep yanacak...
 

Biber Gazının Beşiktaş, Karaköy, Taksim, Beyoğlu, Cihangir ve civar yerleşimlerin meydan, cadde ve sokaklarında, hatta ara sokak ve çıkmazlarında yoğun olarak kullanıldığı bir güne denk gelmişti buluşmamız. Biber gazının acısı, keşke sadece gözümüze tenimize değmiş olmakla kalsaydı ama öyle olmadı, o gün ve sonraki günlerde içimizi ciğerimizi yaktı... Hãlã o acı, o yangın sürüyor yüreğimizde, hep sürecek.

Ne canlar yakan o biber gazını öykülere hapsetmek keşke mümkün olsaydı... Öykülerdeki  sözcüklere cümlelere kilitlemek ve oradan dışarı çıkmasına izin vermemek keşke mümkün olsa. Öyküler, biber gazı kullanımına dur diyebilse.. bunu diledik ve “Biber Gazı Öyküleri”ni kaleme aldık.  

Biz kim miyiz?

İstanbul’da  UM:ag  Akademi  Yazma Atölyesinde tanışan ve üç ay gibi kısa bir süre içinde kaynaşmanın da ötesinde sıcak dostluklar kurmayı başaran bir grup arkadaşız. UM:ag Akademi  yazma programı kapsamında tanıdığımız sevgili hocamız yazar Nalan Barbarosoğlu’nun da aramıza katılmasıyla bir yıl önce heyecanlı bir yolculuğa adım attık birlikte.  Elektronik ortamda gelip giden e-mektuplarımızda,   özlemle heyecanla  gün sayarak biraraya geldiğimiz buluşmalarımızda, toplantılarımızda; sevgili hocamız arkadaşımız Nalan’ımızın rehberliğinde okuduğumuz kitapları, yazdığımız öyküleri, duygularımızı  düşüncelerimizi  üzüntülerimizi sevinçlerimizi  paylaşarak, edebiyat sohbetleri yaparak,  birbirimizin enerjisini heyecanını çoğaltarak, öykülerle birlikte sevgi  emek ve dostluk biriktirdik.

“Biber Gazı Öyküleri” kitabımızın öyküsü de işte bu.

Kitabımızı basan Yitik Ülke Yayınları arka kapaktan bakın şöyle sesleniyor:

Biber gazının adını Türkiye, yıllar önce yirmi cezaevinde eşzamanlı  düzenlenen Hayata Dönüş Operasyonu’yla duydu. F tipi hapishaneye karşı çıkan siyasi mahkumların açlık grevi direnişini kırmak için düzenlenen operasyonlarda otuz iki kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı, iyileşemeyecek derecede sakat kaldı. (Bu insanlık dışı uygulamanın sorumluları hãlã cezalandırılmadı.)

2013 Mayıs’ı sonunda Gezi’yi ve Gezi’ye çıkan yolları dolduran binlerce kişi ise ilk kez gözleri yaşararak, genzi  yanarak bizzat tanıştı biber gazıyla. Kiminin gözü çıktı, kiminin kafası parçalandı, kimileri de can verdi.

19 Haziran’da yayımlanan TTB raporuna göre  “31 Mayıs 2013’ten beri bu gazdan-silahtan- yaralananların sayısı onbinleri  aşmıştır. Biber gazı ve diğer kimyasal kapsüllerinin yarattığı göz kayıpları başta olmak üzere yüzlerce kişide ciddi organ hasarları olmuştur; onlarca kişi hãlã bu nedenle yoğun bakımdadır. Doğrudan etkilenmeler sonucu saptanan ölümler bugün itibarıyla 4 olmasına rağmen, dolaylı etkilenmeler sonucu oluşan ölümlerin sayısı ise bilinmemektedir”

Resmi sayılarla, ilk yirmi gün içinde yüz otuz bin kapsül biber gazı kullanıldı ve Türkiye’nin yıllık biber gazı stoğu tükenmiş oldu. Ama tükenmemiş olmalı ki, polis bulduğu her fırsatta biber gazı kullanmayı sürdürüyor.

Nalan Barbarosoğlu’nun hazırladığı “Biber Gazı Öyküleri’nde Kãmil Olgun, Ali Tahir Atakan, Canan Kuzuloğlu, Cem Binbir, Cemal Çalımer, Derya Solmazer, Erdener Ildız, Nurdan Atay, Özden Tan, Özge Akcan Sözeri, Y.Ceyda Tuncer ve Yurdagül Şahin bir araya geldi.

Bu kitaptaki öyküler, biber gazı kullanımına dur diyenlerin sesidir.

yeşim e. narter
(nam-ı diğer  y.ceyda tuncer)

İstanbul, 11 Mart 2014

 
Toplam blog
: 45
: 2228
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

"Artık makine ile değil, insanla iletişim kurma" kararımın ardından IT sektöründeki kariyerimi nokta..