Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

30 Kasım '12

 
Kategori
Güncel
 

Güçlü ve Savaşlar ...

Güçlü ve Savaşlar ...
 

Şunu hiç kimse yok sayamaz; Güçlü olma arzusu tüm savaşların ana kaynağıdır…

Dünya tarihine hatta insanlık tarihine bakın bugüne kadar güçlü olmak kendini kabul ettirmek amacıyla sayısız insan öldürülmüştür.

Belki bugün savaşların nedeni değişmiştir ama değişmeyen bir şey vardır;  savaşmak, insan öldürmek için “bahane” üretmek…

Irak savaşlarına baktığımda Afganistan’ın Dağlık Karabağ’ın işgallerini okuduğumda güçlülerin burada olmak için ürettikleri bahaneler insanlık adına da din adına da utanç vericidir ve yazık ki çoğunun gerçek dışı olduğu da görülmüştür. İnsanların öldürme arzusu hiç bitmiyor demek ki bitmeyince de savaşların biteceği de yok.

Yani yüzüm kızararak yazmak zorundayım,  “insan öldürmekten keyif alıyorlar”

Küçücük bir koyun sabahın en erken saatinde bulutsuz güneşli bir havada, tertemiz bir dağ suyundan su içmektedir. Tam o sırada bir aslan gelir, eh başkası da mümkün değildir; Aslan koyunla ilgilenir.

Aslan koyuna bakar yalanır durur çünkü onun için kahvaltı saatidir.

Ancak aslan bu düşüncesini hayata geçirmek için bir bahane bulması gerektiğini düşünür ve koyuna;

“Dereyi kirletiyorsun, benim bu ormanın kralı olduğumu unutuyorsun galiba?” der.

Zavallı koyun; “Ama majesteleri ben sizden daha aşağıda duruyorum, o yüzden ben su içsem bile nehir kirlenmez çünkü sizden aşağıya akıyor siz göremezsiniz bile. Bence siz onu kirletiyorsunuz ve ben sizin o pislettiğiniz suyu içiyorum, o yüzden söylediğinizde haksızsınız efendim” diye yanıtlar.

Aslan koyunun söylediklerini düşünür haklı olduğunu görür ama bu sefer daha kızgın bakarak;

“Büyüklerine saygın yok senin, bana kafa tutacak cesareti nereden buluyorsun?”

Koyun “ben kafa tutmuyorum sadece gerçeği söyledim, derenin bu tarafa aktığını görebilirsiniz”

Aslan bunu duyunca bir süre sessiz kalır ne diyeceğini bilemez koyun haklıdır ama bir kere kafaya koymuştur, kahvaltı zamanıdır. Sinirli bir şekilde; “Seni şimdi hatırladım, sen kültürsüz eğitimsiz bir aileden geliyorsun, dün senin baban da bana hakaret etti kafa tuttu…”

Zavallı koyun başını öne eğerek; “Başkası olmalı efendim çünkü benim babam üç ay önce vefat etti, onun da karnınızda olduğunu bilmelisiniz, o hayatta değil çünkü siz onu o gün “öğle yemeği” yapmıştınız, dün size nasıl kafa tutar saygısızlık edebilir? O öldü…”

Aslan duyduklarına inanamaz yerinde ok gibi fırlar ve

“Bu kadar da fazla, senin hiç terbiyen yok ahlakın yok büyüklerine saygın yok nasıl davranman gerektiğini bilmiyorsun” diyerek koyunun üzerine atlar.

Koyun son bir çırpınışla;

“Gerçek şu ki sizin kahvaltı saatiniz geldi, beni de yiyin bitsin bu çile bahaneye gerek yok”

İşte güçlü ve savaşı hatta insanlığın durumunu anlatan ilginç bir hikâye…

Yukarıda ki hikâye aklıma geldi, kaç gündür Suriye safsatalarını görünce,

İsrail Filistin Hamas sarmalını ve ABD nin güç ve egemenlik gösterilerinin gerçeklerini bilince,

Birileri Suriye ye de kafaya taktı tıpkı Irak’ta Libya da olduğu gibi, kafasına göre bahaneler üretiyor ve önüne kim çıkarsa çıksın ezip geçiyor, alacağını alıyor sonra içi tükenmiş bir pil gibi kaldırıp atıyor ortalığa diye düşünüyorum.

Asıl merak ettiğim soru; “üretilen bahanelerin içinde bize ne görev verildi biz neden kabul ettik ve bize ne zaman sıra gelecek?

Diyorum ki bunca aydın geçinen hemen her gün bir televizyon da ahkâm kesen bilim adamlarının gazetecilerin sanatçıların hukuk adamlarının aklına şu benim minicik beynime takılan bu soru takılsa ve sorsalar acaba ne cevap alırlar?

Merak ediyorum…

 

Hayırlı Cumalar efendim…

 

Erdoğan Özgenç

  

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..