Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Güneş şifadır

Güneş şifadır
 

Clementine uzay sondasından çekilen ve Ay'ın ardından gelen günışığıyla görünen tutulum çemberi.


Güneşi seviyorum II.bölüm;

Güneş; hem enerji hem de şifa kaynağıdır. Güneş ışınlarının kanser yaptığını söyleyenlere inanamıyorum. Her şeyin aşırısı zarar değil midir?. Neden türlü türlü koruyucularla derinizi teneffüs etmekten alıkoyup, vitaminlerinden ve fizyoterapik etkisinden kaçıyoruz. Sağlıklı ve bilinçli bir toplum olmamızı engelleyecek ne varsa yapıyoruz. Neredeyse, mağaralarda yaşıyacağız. Çıkın güneşli günleri kaçırmayın, güneşle kalkın ve güneşle yürüyün.

GÜNEŞ IŞINLARI ZARARLI MI GERÇEKTEN?

Anılarımda ilkokul ödevi olarak “güneş girmeyen yere, doktor girer” sözünü açıklamam istenmişti. O gün bu gündür, doktorları öcü gibi görmüşümdür. Hatta sonraki yıllarda her ailenin evladını doktor olacak gibi temennilerinde bile, içimden ben asla derdim. Bu yüzden hiç heves etmedim. Çünkü doktorculuk oynayalım diye ablam hep iğne batırırdı etlerime. Böyle birikimlerle hep doğaya ve güneşe yatkın yaşadım. Bir kedim vardı, hep güneşli yerde uyurdu. Bende onun yanında, güneşle barışıktım. Güneşi çok seviyorum. Onunla uyanmak, onunla ısınmak, onunla aydınlanmak ve bir sürü nedenim var. Buna bir de yaşlanma korkusuyla, osteoporoz vb nedenlerde eklenince, güneş nerde ben ordayım. Güneşe leke çaldılar. Ben zararlarına inanmıyorum. Aksine güneşin tedavi edici olduğunu düşünüyorum.

İnsan vücudu, bilindiği gibi D vitaminini üretmeye güneşle temas yoluyla başlar. D Vitamini ise şimdi tüm hastalıklarda verilen bir ilaç gibi. Ancak bize ticari ambalajlarda sunulan bu vitamini satanlar ışığı içine koyamıyor ki. Doğal yolla balık yağında olsa bile. Son günlerde tıbbi literatürde, D vitamininin, sanıldığı gibi, Güneş ışığıyla karşılaşan deri tarafından üretilmediğini ve sadece ultraviole ışınlarınca oluştuğu açıklandı. Tabi ki kullanım alanları bu yönde solaryum ve puva gibi Işın tedavileri oluşturdu.

Bölgesel koşullarda bu daha da gelişti. Örneğin sıcak ülkelerde arz ve talep fazla değil. Ancak güneşi az gören coğrafi bölgelerde buna gereksinim fazla. Bilinçli tüketim ve ticari amaçlarla güneşi de dilediğimizce kullanır olduk.

D vitamininin önemini anlatmama gerek yok, ancak eğer D vitamini gereğinden az ise, kalsiyumun da bağırsaklarda emilme oranı düşük oluyor. Bunun neticesinde, hem alınan kalsiyumun etkisi olmuyor hem de bu eksikliklerden doğacak olan iç hastalıklarına zemin hazırlanıyor.

Kemiklerimizi ve sinir sistemimizi güçlendirmek için güneşten kaçıp, aylar boyu iğneye mecbur kalmak bence abes. Güneş koruma faktörlü kremleri asla tercih etmemek gerek. Bunun en düşüğü bile D vitamini oluşumunu büyük ölçüde engeller. Normal dozda bilinçli bir güneş banyosu bir lütuftur. Yararlanmayı bilmek gerek. Cildime şu krem bu krem iyi gelmedi diye yanılgılarda, aslında iyi gelmeyen bedenin vitaminsiz kalmasındandır. Koruyucular engelleyicidir çünkü. Kremi sürüp engelliyorsan neden güneş ışığını almak için altında saatlerce kalıyorsun derim böyle kişilere. Bilakis hiçbir şeyle engellemeden az ve öz yararlanmak gerek. Hatta cam arkası vb gibi yerlerden asla etkilenmezsiniz. Cam arkasından güneş banyosu yapılmaz. Güneş ışığının zararlı etkisi var diyenlere bir yanıtta, bedenimizde zaten bulunan birçok antioksidanlardan astaxanthin bizim doğal filtremizdir.

Allahın kullarına lütfettiği nimetlerden yararlanarak şükretmek, her şeyi ifrata kaçmadan tefrik etmek gerekir. Güneşli ülkemde herkese yaz kış güneşli günler dilerim. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur sözünden hareketle, sağlıklı kişiler sağlıklı toplumu oluşturur.

 
Toplam blog
: 165
: 856
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

Edebiyet fakültesi  mezunuyum. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek çeşitli kurslardan da el sanatları ..