Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '15

 
Kategori
Güncel
 

Güneşli güzel günler

Güneşli güzel günler
 

“Bu meydan kanlı meydan, bu meydan kanlı meydan”…

Fonda çalan türkü bu ( ya da özgün müzik ya da adı her ne ise) ve meydan da kol kola omuz omuza türkünün coşkusuna kendini kaptırmış gencecik insanlar halay çekiyorlar. Arka taraftan gelen bir patlama sesiyle hepsi birden şaşkınlık, korku ve panik içinde sağa sola kaçışmaya başlıyor. Sonrası karanlık sonrası dehşet sonrası acı ve gözyaşı…

Ankara’nın ayrı bir yeri vardır bende. Kısa bir süre de olsa çocukluğumun en güzel ve en hüzünlü anılarını yaşamışımdır dün gibi aklımda olan. Oysa şimdi, ne desem nereden başlasam bilemiyorum. Kalplerinde ki umutlarıyla tertemiz niyetleriyle gelmişler Ankara’ya. Savaşın karşıtı olan Barış adına yürümekti amaçları. Allah niyetlerini kabul etsin mekanları cennet olsun, son barış şehidi olurlar umarım. Ekranda gördüğüm yüzler o gün o Garda toplanan güzel yürekli insanların yüzleri, geleceğimizin, gençlerimizin güneşli güzel günlere inanan çocuk ların yüzleri. Ah bir de “bu meydan kanlı meydan” türküsü çalmayaydı…

Her gün verilen şehitler, kurulamayan hükümet, Kasım da seçim, Rusya’nın tavrı, Arap Baharı, Çin Savaş Gemisi, ABD’nin planları, İsrail’in sinsiliği, siyasilerin söylemleri tutarsız davranışları, Ankara Garı, it dalaşı…Çıkarlar, menfaatler, hırslar, egolar, küçük hesaplar, büyük oyunlar, 100 yıllık planlar. Çok su götürür bu meseleler çok… Gazeteleri değil de gazetelerdeki satır aralarını doğru okuyup iyi tahlil eden ve dünyadaki gelişmelerden az da olsa haberi olan her insanın kafasında gelecek şekillenir biraz. Tıpkı satranç oyunu gibi. Her daim oynayacak bir satranç tahtası hazır durumdadır. Satranç oynamaya başladığım ilk zamanlar da, havalı bir hamle öğrenmiştim ; Rok. Tamam dedim bu işi çözdüm. Şahı, kale ile korumaya alıyorsun ve diğer taşlar şah için savaşmaya hazır konuma geliyor. Acemilik işte; karşı tarafın piyonları ve dahi vezirini, atını almaya niyetlenirsin de vereceğin taşları da göz ardı edersin. Kıran kırana bir savaşın eşiğinde bulursun kendini, önce piyonları çıkarırsın gözden sonra atını filini sürersin öne, kendince bir strateji geliştirmeye çabalarsın, savunmayı geçip bir kale daha almak istersin ama olmaz karşı tarafın da stratejisi ve planları vardır…

Satranç düşünerek oynanması gereken bir oyundur, arada es verirsin ayağa kalkıp tahtayı şöyle bir gözden geçirirsin. Bu, daha ihtiyatlı ve dikkatli davranman, doğru yerde doğru hamleler yapman gerektiğini gösterir. Ne kadar stratejik bir konumda olduğunu bilmen hata yapma lüksünü de azaltmalıdır. Ben şahım kendimi de korumaya aldım deyip öne sürdüğün taşları yok sayamazsın. Sonra bir bakmışsın şah-mat, ipin ucunu ne ara kaçırdım bu kadar diye düşünmeye bile fırsatın olmaz.

Kimseye satranç oynamayı öğretmeye niyetim yok, kimseye akıl vermeye de. Ben duygusal aklıyla hareket eden bir insanım, satrançtan da anlamam zaten. Sadece bir vatandaş olarak yaşananlara çok üzülüyorum ve canım Türkiye’min içinde bulunduğu bu sıkıntılı günlerin bir an önce son bulmasını diliyorum Allah'tan. Gidişat kötü, kara kara tablolar çizmek değil niyetim, tam tersi ; güneşli güzel günlerin geleceğini umut etmek istiyorum Nazım'ın şiirlerindeki gibi ama aması var işte. İşid ne Pkk ne Pyd ne ElKaide ne? Bunlar illegal olanlar birde terörizmi yasal olarak körükleyenler var, hepsi aynı  ..kun laciverdi, at izi it izine karışmış durumda. Hepsi bir oyunun parçası. Birilerinin veziri, atı, piyonu. Dedim ya çok su götürür bu meseleler de ben meselenin bu tarafına hiç girmeyeceğim.

Gün birbirimize kızıp öfkelenmek, ortalığı ateşe vermek günü değil. Bu sağcı buna üzülmesek de olur, bu solcu buna gözyaşı dökmesek de olur, bu kürt kahrolsun, bu alevi yok olsun, bu Müslüman kahrolsun, bu Suriyeli defolsun gibi söylemlerle yangına körükle giderek, yaşanılası bu cennet vatanımızı rezil rüsva etmesek. Ne olur birlik olsak insana insanca bakmayı öğrensek, acıları da sevinçlerimiz gibi birlikte kucaklasak, sarsak yaralarımızı, elimiz vicdanımız da, birbirimizi ötelemeden empati yapsak, taş atmak, yakıp yıkmak, kurşun atmak yerine çözüm atsak ortaya, fikir üretsek. Ortak akıl projeleri oluştursa gençler, tartışsak, konuşsak, anlaşsak. Sezen'in şarkıları gibi ; savaşmasak sevişsek, hayata karışsak, iyi günde kötü günde birlik olmaya çalışsak… Olmaz mı, çok mu  zor yapamaz mıyız ? Bence olur her şeye ve herkese rağmen olur, bu vatan ne badireler atlattı, inanın kendinize, yüreğinize, gücünüze,  güzel düşüncelerinize. Ne demiş üstat ;” Güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür güzel düşünen hayatından lezzet alır” Biz güzelleştikçe güzelleşir her şey. Biz olmayı öğrenebilsek…

   

 
Toplam blog
: 48
: 175
Kayıt tarihi
: 19.08.13
 
 

Çok bildiğimden değil anlamak ve anlam kazanmak için yazıyorum, anlamlarla var olmak adına, herke..