Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

Haber aynı haber; hem ödül kazandırdı, hem de yargılatıyor

Haber aynı haber; hem ödül kazandırdı, hem de yargılatıyor
 

Geçenlerde İstanbul 9. Ağır Ceza mahkemesinde basın mensuplarıyla ilgili bir davanın duruşması varmış.

Okudum. Gazetelerden birinin bilmem kaçıncı sayfasında görmüştüm.

Vatan’dan Kemal Göktaş ve Milliyet’ten Gökçer Tahincioğlu davanın tutuksuz sanıklarıymış.

Duruşmaya katılıp katılmadıklarını biliyor musun?

Kemal Göktaş avukatıyla birlikte katılmış, Tahincioğlu ise katılamamış.

O zaman duruşma ertelenmiştir.

Ertelenmiş.

Senin kulağın deliktir, konu tam anlamıyla neydi?

Muhabirler telekulağa ilişkin bir haber yapmışlardı.

Ne var bunda! Yaparlar.

İyi de, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi haber üzerine muhabirler hakkında suç duyurusunda bulunmuş.

Böylece soruşturma başlatılmıştır.

Evet. Ancak Ankara Başsavcılığı yetkisizlik kararı vermiş.

Sonra.

Bu nedenle dosya İstanbul Başsavcılığı'na gönderilmiş.

Ankara’dan İstanbul’a…

Evet.

İddia ne?

Basın mensupları, 2 Haziran 2008 tarihinde Vatan ve Milliyet gazetelerinde tele kulağa ilişkin bu haberi yayımlamışlar.

Yayımlamışlar.

Meğerse Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği gizlilik kararına rağmen gizlilik gerektiren belgeleri yayınlamışlar.

Nasıl yani!

Bir gizlilik kararı varmış. Böylelikle terörle mücadelede görev almış hâkimlerin isimlerini haberlerinde kullanarak basın yayın yoluyla suç işlemişler. İddia bu.

Yapma ya!

Şimdi bu suçlar nedeniyle 6 yıla kadar hapisleri isteniyormuş.

6 yıl.

Evet, 6 yıl.

Savunma yapmamışlar mı? Bu nedir dememişler mi?

Demişler. Göktaş, savunmasında açılan bu davanın basın özgürlüğüne yönelik ciddi bir ihlal olduğunu belirterek, beraatına karar verilmesini istemiş.

***

Sen bu haberi okudun mu?

Okudum.

Haber kimi ilgilendiriyordu?

Telefonların dinlemesi kararı sadece birtakım şüphelileri dinleme şeklinde olmadığı için Türkiye'de yaşayan herkesi ilgilendiriyor.

Yani…

Türkiye'deki herkesin iletişiminin izlenmesine yönelik bir mahkeme kararıydı.

O zaman tam anlamıyla kamuyu ilgilendiren bir haber.

Aynen öyle!

Biri çıkıp ne oluyor yahu demedi mi?

Dedi. Yargıtay mahkeme kararını hukuka aykırı buldu. Yargıtay’a göre adı geçenler bir kamu hizmetini yerine getiriyorlardı.

O zaman?

Üstelik haberi yapanlar Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından "Basın Özgürlüğü Ödülü" ile ödüllendirilmişler.

Hadi ya!

Yargıtay kararı hukuka aykırı buldu.

Buldu.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti "Basın Özgürlüğü Ödülü” verdi.

Verdi.

Ve bu ödüle layık görülen gazeteciler yargılanıyor?

Yargılanıyor.

Hem de terör suçlarına bakan özel yetkilerle donanmış bir mahkemede?

Terör suçlarına bakan…

Bakan… O zaman sorgulanması gerekiyor.

Ne açıdan?

Son derece açık: “Basın özgürlüğü” açısından.

Evet, basın özgürlüğü açısından sorgulanması gerektiği aşikâr. Pekiyi konu üzerinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin değerlendirmesi nasıl oldu? Hani ödülü veren!

Bu konudaki “değerlendirmeyi yapması gereken” ilk kuruluş olarak kaldı.

Yani!

Kaldı.

Kaldı. Diğer kuruluşlar?

Kaldı.

Basın meslek örgütleri?

Kaldı.

Sendikalar?

Kaldı.

Gazete yöneticileri, diğer muhabirler, partiler…

Kaldı.

Bu gazeteleri okuyanların hiç tepkileri yok mu?

Gazeteciler en çok da onlara bozuluyordur. Ama hiçbir tepki yok.

Belki de yargı sürecine girildiği için…

Belki de.

İnsanlar kendilerine haber sağlayanların nasıl haber olduklarını öğrensinler. Şimdi bu yazının okunmasını sağlamaya çalışalım.

Nasıl? Boş ver! Biz kendimize bakalım.

Aynayı getir o zaman.

Ne gerek var biz aynaya gidelim.

Tamam, ama bu kez ben görüntü olmayacağım.

Nasıl istersen (Sanki aslından bir farkı varmış gibi).

Kaynak:

Hürriyet Gazetesi

 
Toplam blog
: 340
: 1591
Kayıt tarihi
: 10.03.08
 
 

Basınla ilgili bir kuruluşda çalışmaktayım. Uzun yıllar basınla ilgili konularda danışmanlık yapt..