Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '07

 
Kategori
Haber
 

Haberin sınırı yok mu?

Haberin sınırı yok mu?
 

Bu sabah, ülkemizde yüksek tirajlara ulaşan bir gazetenin ana sayfasında kocaman bir fotoğraf dikkatimi çekti. Günlerdir sürdürmeye çalıştığı yaşam mücadelesinin sonuna gelmiş Barış Akarsu'nun yoğunbakımda gizlice çekilmiş bir fotoğrafıydı bu. Mesleğim gereği yoğunbakımda tedavisi süren bir çok hasta görmeme karşın bu fotoğrafı gördüğümde dondum kaldım. Düşündüğüm şey şuydu: Ağır yaralı ya da ölmüş bir insanın -ünlü ya da aramızdan birisi hiç farketmez- belki de hiç bir zaman gözlerimizin önünden gitmeyecek son halini bizlere göstermekle amaçlanan nedir? Daha fazla mı üzmek? "Trafik kazalarına dikkat edin, yoksa bakın bu hale gelirsiniz" demek mi? Yoksa tirajı biraz daha mı yükseltmek? Gerçekten de bu fotoğrafı baş sayfaya koyan kişilere bunu sormak istiyorum!

Haberciliğin bir etiği olması gerekmez mi? Zaman zaman bu tartışmalar hep yapılmıştır. Bunun bir sınırı yok mu? O fotoğrafı oraya koyan zihniyet, olaya sadece haber gözüyle bakmaktadır. Evladının ya da dostunun o halini gazetenin ana sayfasında gördüğünde, sevdiklerinin neler hissedeceği kimsenin umurunda değildir çünkü! Ne kadar süslerse ya da dramatize ederse o kadar çok okunacaktır. Hastane bahçesinde naklen yayın araçlarının önünde insanlar vardı. Bir kısmı gerçekten üzgündü. Ya diğerleri? Onlar neden oradaydı sizce? Bir takım insanlar yaşanılan dramdan kendilerince bir kazanç elde etmeye çalışıyorlardı. Onunla hatıra fotoğrafı çektiren son hayranı , elindeki fotoğrafı satmanın telaşına düşmüştü bile!

Peki bu fotoğrafları CD haline dönüştürüp basına dağıtan kişi kimdi? Savcılık konuyla ilgili bir soruşturma başlatmış okuduğuma göre. Bunu yapan kişi, yoğun bakım ünitesine girebildiğine göre büyük olasılıkla bir sağlık personeli olsa gerek. Yaptığı işin kutsallığını bir kenara iterek, ruhunun belki de en çirkin yüzünü gösterdi bizlere.

Hırs bu kadar insanlıktan uzaklaştırabiliyor bazılarını! Eline geçecek üç beş kuruş para için bu kadar alçalabilindiğini görmek cidden çok üzücü. Hatta mide bulandırıcı!

Haberlerin neredeyse ışık hızıyla dünyanın dört bir yanına dağıldığını düşünecek olursak, "haber yapmanın" veya "haberdar etmenin" sorumluluğunun da çok ağır olduğunu farketmek gerekmez mi? Bu ya da daha önceki bir takım haberlerde, bazı gazeteler ve internet siteleri, ellerine geçen bazı fotoğrafları yayınlamayı reddederek, meslek ahlakını koruyucu önlemler almaya başlamışlardır. Bu tür etik dışı davranışlara prim verilmeyerek ve söz birliği ederek daha kendimize yakışır bir noktaya varabileceğimizi düşünüyorum. Sözünü ettiğim fotoğrafları gazetelerinde yayınlamamayı "doğru bulan" tüm gazetecilere teşekkür ederim.

Çünkü, bu , paparazzilik değil. Olayın haber değeri mutlaka var! Ama unutulmaması gereken nokta şu : Burada bir insan hayatı söz konusu! Ve yaşam onun için artık bitti... Hiç olmazsa ölüm karşısında durulacak sınırı bilmelisiniz! Bırakın, sevdiklerinin anılarında hep gülümseyen yüzüyle kalsın Barış! Bunu istemek çok mu????

 
Toplam blog
: 78
: 1658
Kayıt tarihi
: 04.10.06
 
 

30 yıldır Antalya'da yaşıyorum. Akdeniz Üniv. Tıp Fakültesi mezunuyum. "Tıbbiyeden her şey çıkar, ar..