Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '11

 
Kategori
Öykü
 

Hafif roman...

Hafif roman...
 

Bazen bizden bağımsızlık ister organlarımız...


Bağrı yanık ve göğsü kıllı... Yakışıklı ama beş parasız bir gençti Selo... Cum'aları ve bayram namazlarını kaçırmaz, Amerikadan ve Allah’tan çok korkardı... Bir mesleği yoktu, işsizdi ama önümüzdeki seçimlerde İrecep Bey belediye başkanı seçilecek... Seloyu, sahibinin sesi gazetesinde yazı işleri müdürü olaraktan işe alacaktı. Hatta bir sekreteri de olacaktı Selonun... 

Bu iş olmuş sayılırdı... Selonun aklı sekreterindeydi artık. Kesinlikle Muallayı sekreteri yapacaktı. Mualla buna asla itiraz etmeyecekti. Koskoca yazı işleri müdürünün sekreteri olmak ne demekti? Zaten Muallalar da ailecek Selonun İrecebinden çok korkarlardı... Selo; Allah’ı, Amerikayı, İrecebi ve Mualla’yı çok sevdiğini anladı... Selo, işte böyle delikanlı bir adamdı... Çarşamba akşamları Kurtlar vadisine göz atardı, Muroya hayrandı... Bir de Acunun, bu kadar kutu açıp bu kadar parayı saçtığı halde kendinin neden yolsuz ve susuz kaldığına kafası basmazdı... İrecep başkan, seçim kampanyasında bir çamaşır makinesi de kendine nasılsa hediye edecekti. Uyumadan önce Mualla’yı düşünüp masumane mastürbasyonlar yapardı… 

Bir akşam halı sahadaki maçlarında karşı medyaya beş çekmişlerdi, meyhanede dörder bira içmişlerdi... Eve geldiğinde yatağa zor attı kendini, yorgundu ve Mualla’yı çok özlemişti. Elinde pipisi... Oynayıp duruyordu, Mualla… Mualla… diye inliyordu...

O da ne! Birden fantezik bir melodi duydu, o çok sevdiği, memleketin ayakta alkışladığı, talk şovcuların kralı, arabeskin en biçimli hıyarı, hatta siyaset adamı, yerli film yönetmeni, o büyük adamın sesini duyuyordu:

- Ölürsem kabrime gelme istemeeeeeemmm...

Hay Allah… Ses çok yakından geliyordu… ama nerden geliyordu? Birden pipisinde bir anormallik hissetti. Fantezik şarkıyı pipisi söylüyordu! Hem de ağzı-burnu, kaşı–gözü, bıyıkları ve aksanıyla, tıpkı o büyük adama benziyordu. Pes yani bu kadar olurdu... Artık o büyük adamın birebir küçük kopyası onunla yaşıyordu. Pipisiyle konuşmaya başladı Selo...

-Hişştt… Leennn… benim için Ayagında kundurayı söylen mi?

-Oooo.. Selo gardaşım… diye seslendi pipisi. Şimdi sen gundurayı falan şey et… Boş ver yani... Doğru İstanbul’a… Unkapanı’na! 

Selo ve pipisi şöhret merdivenlerini hızla çıkıyordu. Sidileri yok satıyordu. Gazinolarda şarkılar söylüyordu. Afişlerde 'Selo & Jinyör Selo' yazıyordu. Sahneler için her renkten bir takım elbisesi ve rugan ayakkabıları vardı. Sahneye çıktığı zaman, seyircileri selamlıyor, elleri cebinde sahneyi şöyle bir turalıyor ve sonra aniden fermuarını açıyordu, Jinyör Selo hemen dışarı doğru çıkıyor ve fantezik şarkıları şey ediyordu. Selo da ellerini cebine sokuyor ve bütün izleyicelerin görebilmeleri için sahnede ordan oraya ağır ağır yürüyordu. İzleyiciler alkışlamaktan komaya giriyordu. Selo, her gece bir mankenle birlikte oluyordu... Artık, Allah’tan korkmuyordu. Mualla’yı hiç tınmıyordu. Tivi programları reyting rekorları kırıyordu, Kuzey Irak'ta bilem seyrediliyordu... 

Zerhoş bir gecenin sonunda, ünlü dansöz İşlekgöbek'le şey ettikten sonra büyük abdestini şey etmek için helaya girdi Selo. Alafrangaya alışmıştı artık pötüsü... Keyifli bir şarkı mırıldanıyordu… Kiiii!!! Birden bir ses duydu:

-Bir daha söyle!

-Hııı? Dedi Selo… Ses tekrarlandı: Bir daha söyle! 

Selo: Lenn... Jinyör Selo, ne diyon olum ya? 

Pipisi: Ne dicem gardaşım ya… Yorgunluktan ölüyom, dansöz dağıttı beni essahtan… Konuşacak halim mi kaldı? 

Selo: Kim konuşur o zaman yaaa? 

Ses: Bir daha söyle! 

Pipisi: Selo gardaşım... Bu ses avrat sesi len! 

Selo: Kimsin sen yaw… İn misin, cin misin? 

Ses: Korkma Selo benim ben... Yani popon…!!!

(Selo... Gaz çıkarmak için ıkınır...) 

Poposu: Selooo... Yapma böyle şeyler lütfen. 

Pipisi: Anaaa… ne der bu ya…? 

Selo: Dur bi bakam şu şeyime... 

Selo hızla kalkar alafrangadan. Lavabonun üstündeki aynayı söker ve poposunu görebileceği şekilde tutar. Selo, poposuyla göz gözdedir artık... (Tam Burda Reklamlar: Sarı... Sarı.... Sarıııı... Pa-ta-tessss... İster yiyin ister okuyun, hem siz birşeyler öğrenirsiniz hem de memleket ekonomisi kazanır... 50 Avroya takunya yalattırlır...)

Amanın! Poposu o ünlüler ünlüsü, sabah programlarının vazgeçilmez assolisti, anadan doğma kırçıl, estetiksiz has kadın, sübyancıların sesi, güzeller güzeli, her hünerine tek tek istatislik tutan, o meşhur kadındır. Selo şaşkındır. Poposu şarkı söylemeye başlar: Ben de seniiiii… Sevgilimmmmm…! 

Selo, doğru menecerine koşar. Meneceri yıllarını Alman sinemasına adamış tuttuğunu koparan, eski kulağı kesiklerden, Führer Göte'dir... Yani namı Führer soyadı Göte'dir... Durumu anlatır. Göte, aç da bi bakalım, der. Göte tam bir profosyeneldir... Duruma hiç şaşırmaz. Adamın pipisi öyleyse poposu da böyle olabilir elbette diye düşünür. Selo arkasını döner, öne doğru hafifçe eğilir ve pantolonunu aşağı indirir. Göte, Selonun poposuyla göz göze gelir. Kırçıllı saçları, cıvık-kahve gözleri, seksi dudaklarıyla, evet... Evet! O' dur...

Yıllardır aşık olduğu, ücretsiz menecerlik teklif ettiği fakat onu reddeden popo karşısındadır.

Göte, Selonun poposunu şehvetle öpmemek için bütün frenlerine basmaktadır...

Göte: Eeee.. Şey Hanım… bir şarkı söyler misiniz lütfen? 

Selo: Hadi kız söyle.. yorulmaya başladım… 

Poposu: Bir daha söyle… bir daha… bir daha… 

Pipisi: Hıh...! Bu da başka şey bilmez ki… benin repertuarda beş bin şarkı var beşbin! 

Göte: Çok hoş söylüyorsunuz şey hanım… Demek sizinle böyle karşılaşmak da varmış kaderde… (Elleriyle popoya dokunur) 

Selo: Hooooppp… Hoooppp… Göte... Göte... Noluyooozzz… !!! 

Poposu: Selooo! Dur ayol, Ben de seniiii sevgiliiiiimmm… 

Göte: Bir daha söyleeeee!

Poposu: Ben de seniiiiii..... Sev-gi-liimmmm...!

Pipisi: Ölürsem kabrime gelme... gelmeeeeee… istemeeeemmmmm!!!! 

Führer Göte, Artık her iki eliyle popoyu avuçlamıştır... İçi yanmaktadır, kaynamaktadır. 

Poposu: Ohhhh… Götem benimmm… 

Pipisi: Höst lenn…Höst! 

Selo: Geri bas len geri bas...! Yandım Allahhhhhh…!!! Kurtar Amerikaaaaa!!! 

Günlerden Cum –a' dır... 

Ve kahramanımızın adı artık Ak Selodur...

Bu öyküden çıkan sonuç: Pipiye gelen sefa, popoya gelen beladır...

Dikkat et Blogdaş'ım... 

 
Toplam blog
: 153
: 1481
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

Tıka basa dolu bir adam değilim. Balığı gördüysem derine inerim. Uzun süre gölgede kalamam. Okuru..