Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '09

     
    Kategori
    Deneme
     

    Hakkıyla var olmak.

    Hakkıyla var olmak.
     

    ''Bir çocuk yetişir,dünya değişir...''


    Figen Asrak Etferat

    HAKKINI VEREREK YAŞAMAK, HAKKIYLA VAR OLMAK..

    Bilmem; bildiğimden, bilmediğimden, gördüğümden, görmediğimden, duyduğumdan, duymadığımdan, düşündüğümden, düşünmediğimden ve tüm bunların sonucu söylediğim ya da söylemediğimden oluşmuştur belki de...

    Herkesin bir bilmesi vardır ki, hiç kimsenin bilmesi bir diğeri ile tamı tamamına örtüşemez. Kimine göre bilmek sadece öğrendiği veya öğretildiği ile sınırlıdır; ama kimileri vardır ki tüm bunları kendinde özümseyerek bir senteze ulaşmıştır...

    Bilir misiniz ki, var olduğunuz dünya, bulunduğunuz ülke, yaşadığınız şehir, barındığınız ev, yaşamınızdaki herkes, her şey, her yer, sizi siz yapandır...

    Önemli olan sizi siz yapanın en çok hangisi olduğudur?...

    Mesela; geçmişiniz.

    Mesela; çocukluğunuz,

    Mesela; çevreniz,

    Mesela; hayalleriniz,

    Mesela; günü birlik yaşantınız...

    Muhakkak ki bizi biz yapan bunların hepsidir. Bana göre tüm bu sentezler içinde sağlıklı duruş bunların hepsinden bütüne varan dengeli bir parçadır.

    Geçmişine takılmadan, çocukluğunun o güzelim naifliğiyle, çevreye duyarlı, gerçeğe yaklaşan hayaller kurarak, günübirlik yaşantının değerini bilip ve bunların neticesinde önce kendini sonra aileni, sonra da çevrenizdeki insanları geliştirerek, geleceğinizi, var olduğunuz dünyaya, bulunduğunuz ülkeye, yaşadığınız şehre ve en önemlisi kendinize karşı sorumlu bir birey olarak yaşamaktır; hakkıyla var olmak.

    Hakkıyla var olmak; yani her ne olursa olsun, var olma halinin hakkını vermek. Mesela; bir düşünelim, evinizdeki bir saksı çiçeğinin hakkı ile var olabilme gerekliliğini!...

    Önce bir mekan, bir dünya,

    sonra bir saksı, bir ülke,

    sonra toprak, bir şehir

    ve sonra da çiçeği çiçek yapan sağlıklı bir kök’e ihtiyaç vardır.

    Tüm bunların sonucunda o kökün gelişmesi, büyümesi, filizlenip yeşermesi için, ihtiyacına göre mekân, sağlıklı gelişebileceği kadar güneş ışığı ve yetecek kadar da su (bunların ne fazlası nede azı), yani hepsinden, ama hakkı ile var olabilecek kadar… Ve işte gerekliliği yerine gelmiş, hakkı ile var olmuş bir saksı çiçeğinin sağlıklı duruşunun sergilediği, mekâna verdiği zevki ve yarattığı görsel güzelliği, bir düşünün...

    Bu anlamda bir düşünün; hakkıyla var olduğunda, var olduğun dünyaya, bulunduğun ülkeye, yaşadığın şehre, barındığın eve, yaşamındaki herkese, her şeye, her yere katacağın anlamı...

    ÖNCE SEVGİ,

    Bir çocuk sevgiyi önce anne ve babasından, sonra en yakın çevresinden, sonra da öğretmeninden, alır. Bu sevgidir ki insanı insan yapan... İşte bu sevgi ile başlar, hakkı ile var olmak. Hakkı ile var olmuş bir anne babaya, yakın bir çevreye, bir öğretmene bunlardan herhangi birine ulaşabilmiş bir çocuğun yetişmesinde, o kişilerin katkısının değeri ölçülemez. Bunun içindir ki; ne için, nasıl, neden, nerede dünyaya gelmiş olursak olalım, mademki o veya bu sebepten bu dünyada var olduk, işte onun içindir ki var olmanın hakkını verelim... Her bir birey HAKKINI VEREREK YAŞAMANIN üzerinde düşünür ve bunun için bir çaba harcarsa, yani hakkını veriyormuş gibi değil , biliyormuş gibi değil, görüyormuş gibi değil, duyuyormuş gibi değil, düşünüyormuş gibi değil, söylüyormuş gibi değil, okuyormuş gibi değil, öğreniyormuş gibi değil, hissediyormuş gibi değil; yani her ne için olursa olsun yaşıyormuş gibi görünmeden, hakkını vererek yaşamak...

    ERDEMLİ, ONURLU, DUYARLI, HOŞGÖRÜLÜ, AHLAKLI, PAYLAŞIMCI, SEVGİ İLE YAŞAMAK..

    ((erdem: ahlakın övdüğü iyilikçilik, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı.))

    Dünyaya gelen insanın kâinat üzerindeki etkilerini düşündüğümüzde, tanrının yarattığı o muhteşem varlığa vermiş olduğu zekâyı kullanmadaki becerisinin önemi. O muhteşem varlığın oluşmasındaki katkıları... Nedir bu?...

    Önce Anne…

    O muhteşem varlığın oluşumunun başlangıcı; önce anne karnı.... Onun içindir ki, önce kadın…Ve onun o muhteşem varlığın oluşmasındaki katkılarda, herşeyiyle annenin önemi...

    Onun içindir ki bir annenin anne olana kadar onu o sürece kadar getiren yapıların ne kadar önemli olduğu.

    Bir Annenin karnında büyüttüğü o muhteşem varlığın oluşumunda, annenin beslenmesi kadar ruh halinin yeterliliğinin de, önemi...

    Kimin yazdığını bilmediğim, bir annenin o muhteşem varlığın var olmasındaki katkılarının, tarafımca yorumlayarak aktarımı şöyledir:

    Seni sevinçlerin en büyüğü ile elime aldım. (yaşımın küçüklüğü, yaşamın acemiliği ile)

    Hayata alışman, kendi kendine yaşayabilir bir insanoğlu haline gelebilmen için seni (bu arada kendimi de) büyüttüm.

    Geceler boyu başucunda bekledim. Tenimin hararetiyle ısıttım. Şefkatimle sardım. Seni karşılıksız, çıkarsız, tertemiz (her anne gibi) ilk ben sevdim (hala sevdiğim gibi).


    Sana hayatta lazım olan dersleri (bildiğim, öğrendiğim, hissettiğim kadarıyla hep insanlık açısından doğru olacak şekilde aklımdan ve yüreğimden süzerek) ilk ben verdim.

    Senin yüzündeki ilk acıları ben duydum (hala duyduğum gibi) ilk endişelerini, ilk sırrını bana açtın, ilk dost beni bildin, ilk bana güvendin (benimde seni bildiğim ve güvendiğim gibi)


    Beyne ilk işlenecek sözler, benim sözlerim. Kalbe ilk yerleşecek duygular, benim duygularım (bir bakıma ben sen im)

    Ben istersem; sevgi, kardeşlik, dostlukla, istersem; kinle, nefretle, düşmanlıkla doldururum (bu duyguların insan hayatının her anında olan ve her insanın zaman, zaman hissettiği duygular olduğuna inandım. Ben insan olarak önce kendim bu duyguları hissettim ve anne olarak da hangisinin seni mutlu edeceğini düşündüm. Yani bu duyguların hepsini hissettim ondan sonra sana hissettirdim. Onun için de senin kinle, nefretle, düşmanlıkla, yani sana zarar verecek duygularla büyümeni istemedim. Onun içinde sevgi, kardeşlik ve dostlukla ve yine en önemlisi, erdemlice ve insana yakışır bir soylulukda büyüdün).


    Ben anneyim! Ben sabır ve tahammülüm!... Ben en yumuşak ve en sertim!... Cesur olmayı nasıl ben öğrettimse, korkuyu da sana ben öğrettim. Seni ilk yeren ve öven benim... Sevmek ve şefkat duygularının hepsi bende (onun için sende de...).


    Bir acı duyarsan, ben teselliyim, ölsem de (senin sahip olduğun yetilerle)...


    Sen benim eserimsin, sen benim emeğim, güzel günlerim, geçen ömrüm, bütün anılarımsın.

    Sen ak saçlarım, buruşuk tenim, kaybolan güzelliğim, neşem, ümitlerim karşılığı KAZANDIĞIM VARLIKSIN.

    Bunun için sakınırım seni...

    HAKKINI VEREREK YAŞAMAK, HAKKIYLA VAR OLMAK; işte buralardan başlar...

    Sizinle gurur duyacak çocuklar yetiştirmek için önce kişi kendini donatmalı ki dünyaya gelen o muhteşem varlık da sizden aldıklarını geliştirip yeni sağlıklı kuşaklar yetiştirsin!...

    O muhteşemin yetişmesinde babanın ve onun niteliğinin önemi de şüphe yok ki tartışılmaz. ..

    Dünyaya gelen o muhteşemin, cinsiyeti ne olursa olsun , aklıyla duygularını yönetebilmesi , aklının duygularının önüne geçmemesi, duygularının da aklının önüne geçmeden dünyada var olduğu sürece duruşunun insanlığa katkıları...

    Ve, bir çocuk yetişir,dünya değişirin önemi!...

     

     
    Toplam blog
    : 1
    : 486
    Kayıt tarihi
    : 05.03.09
     
     

    1960 İstanbul doğumluyum. Türkiye Distribütörü olan bir firmada koordinatör olarak görev yapmaktayım..