1960 İstanbul doğumluyum. Türkiye Distribütörü olan bir firmada koordinatör olarak görev yapmaktayım.
Hakkını vererek yaşamanın önemi kendiğimi bildiğim ve sorguladığım yaşlarda başladı. Ve bunun içinde önce kendime saygıyı ilke edindim.
Geçmişe takılmadan, çocukluğun naifliğiyle, çevreye duyarlı, gerçeğe yakı..
Galatasaray’da neler oluyor?
Muhakkak ki, yönetim bir sanattır...Galatasaray'ın yaşlanmış olsa da, oturmuş bir kadrosu vardı...Ve o kadro 2000 yılındaki o çifte şampiyonluk sinerjisiyle kanımca bu günlere geldi. (2008 ve 2009'daki pek bilinmeyen bir şey de basketbolda Galasaray'ın aldığı Avrupa kupaları...) Bu kulübe genel bir moral verse de, futbolun artık salt bir pazar işi olması, yabancı futbolcuların ekmekköfte-misali bu sporu yapmaları ve alınan oyuncuların nitelikleriyle bir''takım kültürü'' oluşturmaya yetmemeleri ve maalesef kulüp içi dengeler,işi buralara götürüyor... Bence koçlar rüştünü dünyada isbat etmiş, burada bir türlü nedense edemiyor!...Bu durum analize muhtaç!...Beşiktaş'ta kasap denen adamın İspanya'ya getirdiği şampiyonluk bile bir gösterge!....Türkiye'de bozulan ahlak ve kültüre paralel, futbol kalitesi de bu süreçden nasibini alıyor. Ali Sami Yen'in bir hesap uğruna yok edilmesi, Ali Sami Yen ruhu ve geleneğinin de yok edilmesine paralel bir duruş sunuyor...Saygılar.Teşekkürler,selamlar
21 Ekim 2010 12:20Gece karardıkça yaklaşır güneş
Bu nefis, doğallığı ve doğal imgesel güzellikleri, içinde barındıran yazınızı okuyunca mest oldum...O denli duygulandım ki, hüznüm bir lahza isyana dönüştü...Tıpkı şairin dediği gibi:Suya düşen bir karanfilse yüreğin / bırak kendini ırmağın türküsüne gülüm / vursun seni o taştan bu taşa / o çağlayandan bu çağlayana / Kavgadan uzak kalmışsan/ sevdadan da uzaksın demektir/ devinmez yüreğinin mağması / çatlamaz sabrın kara taşı... Ahmet TELLİ (Hüznün İsyan Olur 1979...)/ Teşekkürler.Sevgiler.
08 Ekim 2010 16:19Keçi Ruhlular
Öncelikle alınganlık ve kırılganlık yaşını geçtim...iki farklı ülkede yaşama şansım beni biraz daha demokrat ve hoş görülü yapıyor..Üzüldüğüm, Türkiye'de aydın ve aydınlık yüze sahip olan insanların, tirübünlerde çarşı yada bir başka taraftar misali, hemen lumpenleşmeye yatkın olması...Meclisde bir zamanlar Çetin Altan'a yapılan davranış bozukluklarını bu zamanlarda bazen de dolduruşa gelip, garip bir nedenle hasım gibi gördükleri kişilere tekrar etmeleri!..12 Eylül öncesi üç beş kişi bir araya geldimi''bir şey''olduklarını sanan kent soylu ilerici, toplumcu arkadaşları çok gördük!Ve bu yüzden, garip referandumda taraf olup, olayları geniş bir vizörden göremeden,birbirini kıran insanlara hem acıyor hem de kızıyorum.Bütün öykü Türkiye'de iki partili bir siyasi yapılanmanın, parke taşlarının döşenmesi kanımca..Ve bu dışardan çok daha iyi görülüyor!Aydınların birbirine anlamsız hakaretlerde bulunması kabul edilemez,karşı çıkılması gereken bir şey!İlk başlık Nesin'in yapıtlarıydı!Teşekkü
23 Eylül 2010 22:31- Toplam blog
- : 1
- : 486
- Kayıt tarihi
- : 05.03.09