Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '10

 
Kategori
Dünya
 

Ortadoğu politikaları İslam ve Türkiye

Ortadoğu politikaları İslam ve Türkiye
 

Nationalgeographic,june,1985 (sayfadan çekildi)


Uluslararası alanda kimi devletlerin desteklediği terörist gruplar tarafından, dinler arası bir çatışma izlenimi verilerek özellikle Müslümanlar arasında kamuoyu oluşturulmak istenmektedir.

Dünya haritasına baktığımızda, Müslümanların büyük çoğunluğunun Doğuda ve Afrika'da yaşadıklarını görürüz. Müslümanlığın doğuş yeri Sudi Arabistan, Hıristiyanlığın ise Kudüs. Musevi dini gibi diğer dinler de aynı bölgeden.

Müslüman ülkelerde , siyaset ve yönetime dinin malzeme yapıldığını görüyoruz. Nüfusu Müslüman olan hangi ülkeye bakarsanız bakın, din siyasette önemli rol oynar. Dini Musevi olan İsrail devletinde de durum İslam ülkelerinden farksız.

Batı devletlerinde, siyasi parti adlarında din ile ilgili isimler yer alsa da ülke siyasetini belirlemede dinin veya din kurallarının etkili olduğu söylenemez. Tarihi süreç içinde 15. ve 16. yüzyıllarda başlayan Rönesans ve Reform hareketleri sonucu sorun çözümlenmiştir.

Afganistan'ın durumu, İran İslam Devrimi ve Pakistan olayları , ABD'de ikiz kulelere 11 Eylül, 2001 saldırısı, Amerika'nın Irak işgali, Yemen iç savaşı bölgeyi karmaşık bir sürece sokmuştur .

Amerika devlet başkanı Bush'un , yeni bir Haçlı seferi olarak verdiği demeç, Müslümanların tahrik edilmesine ve Amerikan halkına karşı, İslam ülkelerinde kamuoyu oluşmasına yol açmıştır.

Çağımızda, ABD nin Büyük Ortadoğu ve Demokrasi Projeleri gibi çeşitli adlar altında uygulamaya koyduğu Doğu ve Ortadoğu siyasetine kısa bir göz attığımızda oluşturulan politikaların Obama ile beraber uygulamada yeni bir şekil aldığını görürüz.

ABD'nin terörle, özellikle El Kaide ile başı dertte görünüyor ama iç yüzünü bilmiyoruz. Bu konuda, Afganistan'nın SSCB tarafından işgali sırasında Taliban- El Kaide örgütü Amerika'nın Sovyetler'e karşı kullanmak amacıyla yetiştirdiği hususunda değişik yorumlar yapılıyor.

El Kaide, zaman içindeYemen'e kadar uzanmış, Somali'de var olduğunu kanıtlamak için Mogadişu'da lüks bir oteli basarak15 milletvekilini öldürmüştür.

"Askeri üniformalı saldırganlar başkent Mogadişu’daki Muna Otel’e girdiklerinde önce güvenlik güçleri ile bir saat boyunca çatıştı. Saldırganlar güvenliği etkisiz hale getirdikten sonra otelde kalan 15 milletvekili dahil, toplam 32 kişiyi öldürdü." 25.agustos.2010/ milliyet.com

Yemen ve Somali, Hint Okyanusu'na Kızıldeniz'in tam açıldığı yerde karşılıklı denize hakim yerdedirler. Yani, kontrol noktasındadırlar.

El Kaide'nin propaganda silahı, 'cihat, yani bütün gücü kullanarak Allah yolunda topyekün savaş olduğu için, Amerika kamuoyu bundan dolayı psikolojik bir tedirginlik içindedir. Obama yönetimi, başta Türkiye ve Mısır'ı kullanarak bu tedirginliği gidermenin çalışması içine girmişken İsrail Türkiye gerginliği hesapları altüst etmiştir. Buna bağlı olarak, Amerika, hiç bir aracı devlet kullanmadan, doğrudan İsrail Filistin barış görüşmelerini ayarlamış ve eylül ayı başlarında bu görüşme gerçekleşmiş olacaktır.

Sudi Arabistan'a komşu olan Yemen, izlenen yeni Ortadoğu projesine dahil edilmiştir.

Başta Amerika olmak üzere dünya devletleri, Afganistan, Pakistan, Iran ve Arap ülkelerini içine alan bölgeye odaklanmıştır. Taliban, El kaide ve isminde "Müslüman veya İslam" sözcükleri bulunan diğer terör örgütleri uzun bir zamandan beri oyunun içindedirler. Olay karmaşıktır. Terör örgütlerinin kimi desteklediği, kime karşı oldukları belli değildir. Bir tarafta yer almaları, çıkar ilişkileri ve zamana göre değişmektedir.

Yıllardır süren politikalar; eğitim, sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı çok düşük bölge ülkelerindeki yoksul halka büyük acı vermektedir. Toprak damlara her gün bombalar düşmekte, intihar saldırıları ve döşenen mayınlardan yeni yürümeye başlayan çocuklar bile nasibini almaktadır. Güçler arasında sıkışmış bulunan halk, çaresizlik içinde dua etmektedir. Bu durumlar her gün dış basında belgesel olarak gözler önüne seriliyor. Örneğin Yemen'de yerli bir basın mensubu The Guardian'a olayları anlatırken,

"Önce radikal İslamı savunanlar belli yerlere getirildiler. Sinemaları kapatarak içlerini değiştirip cami yaptılar. Sanat yok edildi. Kadınlar kara çarşaf ve nikab- burka giyinmeye başladılar... geçen yıl 10 kişi, homoseksüel oldukları iddiası ile taşlanarak sokak ortasında öldürüldüler... cuma gününde okunan duadan kısa bir parça, Allahım, Hıristiyan ve Yahudileri mahkum et, onların karılarını ve çocuklarını bize köle yap..." (the guardian, 23, Ağustos, 2010- article story/ Yemen) gibi dualara tanık olduklarını belirtmektedirler

Bölge ülkesi olan Türkiye, diğer ülkelere göre, tarihi, kültürel, ekonomik, siyasi farklılık gösterdiğinden olay içinde doğrudan bulunma vaziyetinde değildir. Bunun temeli, Cumhuriyetle birlikte, eğitim seferberliği ve devrimlerle büyük önderimiz Atatürk tarafından atılmıştır. Bugünün sorunu bu temeli yıkma ve terör örgütünü kullanarak yukarıda özeti ile izah edilmeye çalışılan süreç içine Türkiye'yi itme mücadelesidir. Türkiye uyanık olmak zorundadır. Halkın büyük çoğunluğunun yukarıda açıklanan bölge ülkeleri insanının çektikleri acıdan haberi yoktur. Türkiye konumu gereği iç çatışmaları bırakıp uyanık olmak zorundadır. Dışarıdan gelebilecek bir tehlikenin Kürt'ü Türk'ü ayırt etmeyeceği kesindir.

Hüseyin Seyfi

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..