Haşim Kılıç: “Bizler, gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız.”

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “minder dışı”na çekilmek isteniyor, bir tür “güreş”e zorlanıyor.

Ne güreşi?

Bilek mi?

Karakucak mı?

Serbest mi?

Grekoromen mi?

Öyle “güreş” dediğimize bakmayın, saydıklarımızdan hiçbiri değil,  “Sandığa gel, sandığa...” deneni...

Sandık dendi mi akla seçim gelir.

Haşim Kılıç’a deniyor ki:

Cüppeni çıkar, yani istifa et, siyasete soyun, gel sandıkta güreşelim!..

Sandığa çağıran zihniyet, “Hukuka uyacağım, saygı duyacağım, hukuksuzluk içinde olmayacağım, hakkı yenenlerin yanında olacağım” diyeceğine, Haşim Kılıç’ı ilgisiz ve gereksiz bir alanda “güreş”e zorluyor!

****

Haşim Kılıç’ın, Anayasa Mahkemesi üyesi seçilmesi yıllarca tartışma konusu oldu, konuşma ve kararları yıllarca AKP’in alkışına “mazhar” oldu.

Sonra ne olduysa oldu, Haşim Kılıç’a bir başka gözle bakılır oldu.

Bakışlar değişti., saflar yer değiştirdi.

Haşim Kılıç, bugünlerde, “Ankara’da hakimler var” diyenlerin güvencesi, umudu oldu.

İşte bu “umut”, kendi alanı dışında bir alanda, “minder dışı”nda “güreş”e zorlanıyor.

Ama o, hukuk dersi veriyor.

Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşunun 52. yılında, “siyaset”e en büyük dersi verdi.

İşte o dersten bir iki cümle, alıntı:

Bizler gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız. Dün hak ihlali uğrayanların nasıl yanında yer alınmışsa, bugün de herkesin karşısına çıkmaya devam edeceğiz. Mahalle baskısıyla, yargı mensuplarının görüş ve kararlarının etki altına alınma çabaları, asla geçerli değildir.

Kamu gücüne sahip olanların, topluma sunduğu hak ve özgürlükleri lütuf olarak değerlendirilmesi düşünülemez.

Haklı bir neden olmaksızın, kamu yararı gözetilmeden, siyasal amaçları gerçekleştirmek düşüncesiyle yazılı hukuk kurallarında çok sık aralıklarla yapılan değişikliklerin, toplumda hukuk güvenliğini sağlayabileceğinden bahsedilemez.

İnsanlar onurlu bir hayat yaşayabilmek için hukuk güvenliğinin egemen olduğu bir devletin varlığına ihtiyaç duyar.

Amacımız idarenin ve yargı organlarının sebep olduğu hak ihlallerini incelerken, hak ve özgürlüklerle ilgili evrensel standartların ülkemizde benimsenmesini sağlamak suretiyle, AYM’nin etkin denetim yaptığını topluma yerleştirmektir.

Dün hak ihlallerine uğramış mağdurlarla, bugünkü mağdurların kimliğinin farklı olması bakışımızı değiştirmeyecektir.

Anayasa Mahkemes'inin “hak ve özgürlükler mahkemesi” olarak tanımlanmasının ancak, etkin ve süratli çalışmasıyla hak ihlallerini ortadan kaldırma gücüne bağlı olduğunun bilincindeyiz. Bunu gerçekleştirmek için mensuplarımızın ortaya koyduğu kararlı iradesinden, kimsenin kaygı ve endişe duymaması samimi dileğimizdir.

Son söz:

Demokrasiyi sadece “sandık”tan ibaret sayanlar, “sandık”la gelen başkalarına niye saygı duymazlar?