Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '15

 
Kategori
Sağlık
 

Hastalıkların İkincil Kazançları

Hastalıkların İkincil Kazançları
 

Şifa


Uzun yıllardır şifa ile ilgileniyorum. Pek çok insana şifa sistemini öğretmenin yanı sıra, bu süreçte pek çok hasta ve hasta yakını ile zaman geçirdim. Aynı zamanda annem nedeniyle ben de bir hasta yakını idim ve hastayı, hastalığı , hasta yakınları sürecini ve şifayla ilgili bölümünü de, kendim ve ailemde de deneyimledim.
Her hastalık kişiye özel bir durum arz ediyor. Şifa ile ilgili süreçte, standart bir hastalık kalıbı oluşturmak, hiç bir hastalık için mümkün değil. Bu nedenle, şifa sürecinin de bir standartı olamaz.

Bugün, daha önce de yazdığım ama üzerinde ısrarla durulması gereken "hastalıkların ikincil kazançları" üzerinde tekrar durmak istiyorum.
Bunun nedeni, oldukça görülmez, fark edilmez bir olgu olması. Fark edilemez olduğu kadar, şifa ya da iyileşme sürecinde istenilen sonucun alınamaması nedeniyle de oldukça dikkate değer bir konudur.
Nedir ikincil kazançlar;
Kişinin, bilinçli olarak farkına varamadığı, bilinçli olarak yapmadığı ama arka planda hastalıktan ikincil fayda sağladığı bir süreç vardır.

En basit haliyle, bel fıtığı olan orta yaşın üstündeki birinin, bir şeyler almak için tabureye çıkıp ardından geri atlaması ve belindeki ağrının onu günlerce yatıracak hale gelmesine neden olması mantıkla açıklanacak bir şey değildir. Eğer bu kişi kendi işini görebilirken ona seyrek olarak uğrayan çocukları, rahatsızlığı şiddetlendiğinde her gün uğruyorsa; günde bir kaç kez arıyorsa
hasta bundan ikincil fayda sağlamaktadır. Bu, düşünüldüğünde çok mantıklı gelmese de, aslında o kişinin "ilgi ihtiyacı", yaşamındaki tüm diğer şeylere ki buna acı çekme de dahil, daha ağır basmaktadır. 
Çoğu kez, duygusal ihtiyaçlar, fiziksel acıdan daha baskındır çünkü fiziksel acı bir şekilde giderilebilirken, duygusal boşluk kontrolsüz ve kontrol edilemez bencil bir süreç izler.

Aşırı kaygı nedeniyle tüm gününü mutsuz ve kaygılı geçiren bir bayanla sohbetimiz olmuştu. Kaygılarının anlamsız olduğunu bildiğini söylüyordu ama yine de takıntılı bir şekilde, onlara müdahale edemediğini ve bundan kurtulmak istediğinden bahsediyordu. Gerçekten kurtulmak istiyor muydu acaba?

Gerçekten kurtulmayı isteyip istemediğini, verdiğiniz öneriye uyup uymadığına bakarak görebilirsiniz. Gerçekte bir öneri mi istiyor yoksa "ilgilenilmek mi?" 
O bayanla üçüncü görüşmemizde ortaya çıkan şey; onun şifalanmak ya da takıntılı düşüncelerinden kurtulma isteği olmadığıydı. O, tüm bu aşırı kaygılı döneminde insanların "ilgisini" üzerine topluyordu. Kendisine dair farkında olduğu şey "değersizlik duygusu" yaşadığıydı, bundan bahsediyordu ancak takıntılı düşüncelerinin bu duygunun getirdiği ikincil fayda olduğunun farkında değildi. Değersizlik duygusunu gideren, "çevredekilerin, takıntıları ve moralsizliği nedeniyle onunla sürekli olarak ilgilenmesi" onun açısından kaybedilmemesi gereken bir durumdur aslında. Bilinçli olarak bu durumdan hoşnut olmadığını ifade etse de, arka planda onu besleyen bu rahatsızlığıdır.

İnsanlara fiziki hastalıklarının, takıntılı düşüncelerinin, bazı davranış kalıplarının nedeninin bu ikincil fayda olduğunu söylerseniz kabul etmeyeceklerdir. Aynı zamanda hasta yakınları da bunu anlamayabilir.

 

Şifada bu konu süreci nasıl etkiler.
Her şeyden önce kişinin "şifalanmayı istediğini söylemesi" onun şifayı gerçekten istediğini göstermez. Bilinci dışındaki alanda şifalanmayı istemiyor olabilir ki hastalıkların ikincil kazançları bu açıdan çok net örneklerdir. Bu nedenle şifa uygulama ya da şifa eğitimi sürecinde bu konuya mutlaka değinmek ve uygulamaların şifa sürecindeki kesinliğinin olmadığını belirtmek gerekiyor.

samaninyolu.com

 

 
Toplam blog
: 191
: 1283
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Başlangıçta sadece su ve onun üzerinde salınıp duran sis mevcuttu.  Baba Apsu ortaya çıktı ve tat..