Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '09

 
Kategori
Sağlık
 

Hastaneler hasta ediyor

Hastaneler hasta ediyor
 

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi


“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”

derken Kanuni Sultan Süleyman, halk kanseri bilmiyor, başka hastalıklarla mücadele ediyordu. Bununla birlikte sağlığın hayatımızdaki önemini o kadar iyi vurgulamış ki bu mısralarda; günümüzde de sağlık denince hala aklımıza ilk gelen cümleler oluyor.

Sağlık sorunlarımız olduğunda veya sağlığımızı korumamız adına bir şeyler yapmamız gerektiğinde gideceğimiz yer hastaneler. Hep deriz ya “Allah düşürmesin, başımızdan da eksik etmesin”…

Ülkemizde hastanelerin durumu, sağlık sistemi bazen o kadar sorun oluşturuyor ki kafamızda, “Gitmesem daha iyi” diyenler bile oluyor. Gitmemiz gerektiğinde de stresin pençesine düşüyoruz. Bunu bilmeyen yoktur herhalde. Pek çok kişi için bildik olan hikayelerden birini anlatacağım size. Yaşanmış fıkra gibi, sabrın sınırlarını zorlayan yaşamdan bir kesit…

Türkiye’de kanser tedavisi dediğimizde aklımıza ilk gelen hastanelerden biridir Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Bu konuda ne derece başarılı olduklarını da biliriz. Üzücü vakaların olması da son derece normal bir durum. Volkan Konak tarafından yazılan ve söylenen türkünün sözleriyle de hastane içimize iyice işlemiştir.

“Vay seni Cerrahpaşa

İçmem suyundan içmem

Bir dahaki seneye

Yolcu da gelur geçmem”


Cerrahpaşa Hastanesinde kanser tedavisi gördüyseniz bunun ardında sizi kontrol altında tutarlar, belli periyotlarla kontrolünüz yapılır. Doktorunuz kontrolden sonra bir sonraki seferde yaptıracağınız kan tahlillerini, röntgen, MR, tomografi, ultrasonagrafi çekimlerini vs yazıp istek kağıdını verir size, sonraki kontrolünüze geldiğinizde tekrar doktorunuzu görmeden kolayca yaptırın diye. Bu durum da hastalar tarafından takdir edilir, uğraşmıyoruz diye. Teknoloji dönemindeyiz, bilgisayarlar hayatımızın her alanına girmiş durumda. Sağlık alanında da işleri kolaylaştırsın diye programlar hazırlanmış ve işleme konulmuş. “Artık işlerimiz daha kolay olacak” diye düşünüyorsunuz. Uygulamada öyle mi oluyor bakalım…

Doktorunuzun yazdığı mamografi, tomografi çekimlerini yaptırmak için önceki seneden randevunuzu alıyorsunuz. Malum hasta çok, aylar sonraya randevu veriliyor. 1 sene önceden randevu alınca seçme şansınız oluyor. Sistemde erkenden randevunuzu alıyorsunuz, saatiniz bile belli. Kayıt memuru size diyor ki; “Randevu gününüzden bir gün önce gelip, yeni bilgi işlem kağıdı çıkarıp kaydınızı yaptırın”. Demek ki; 2 gün gelip gideceğim diyorsunuz. Sadece bilgi işlem kağıdı çıkartıp, kayıt yapmak yarım saat bilemedin 1 saatte hallederim diyorsunuz. İşinizden izninizi ona göre alıyor, hastaneye gidiyorsunuz. Onkoloji servisinde bilgi işleme gidiyorsunuz ve kayıt yaptırmak istediğinizi söylüyorsunuz. “Arşive gidip gelin” diyor size görevli. “Ben sadece bilgi işlem kağıdı istiyorum” diyorsunuz. Cevap bilgisayar gibi otomatik “Arşive gidin”… Gidiyorsunuz arşive, arşiv sorumlusu kağıda birkaç not yazıp veriyor size, alıp tekrar bilgi işleme gidiyorsunuz. Bilgi İşlem kağıdını çıkarıp veriyor size. “Ohh be, çabuk oldu” demeyin sakın, devamı var. “Doktorunuza gidin, istek fişlerini bilgisayara geçirecek” diyor. “Doktor mu?” diyorsunuz?” “Evet” diyor. Poliklinik bölümüne geçiyorsunuz, doktorlar hastaları bir taraftan dinliyor, bir taraftan muayene ediyor. Görevliye soruyorsunuz böyle bir şey varmış, doktoru görmem lazım diye. Kağıtlarınızı alıyor ve “bekleyin” diyor. Biraz bekliyorsunuz, kağıtlarınız şu doktorda takip edin diye geliyor yanınıza. Gidiyorsunuz doktorun yanına, bilgisayara bazı veriler girmek için uğraştığını görüyorsunuz. Bir yanda da bekleyen hastalar. Bir süre sonra işlemi tamamlayıp veriyor size kağıtları.

İnandık doktorlara

Öyle böyle dediler

Ayrılık defterini elimuze verdiler

Bu sefer Radyoloji bölümüne gidiyorsunuz. Danışmada size yardımcı olmak için elinizdeki randevu kağıtlarına bakıyor görevli. Kayıt 1 de kayıt olacaksınız bu da sıra numaranız diyor eliyle bir kağıda yazarken. Çünkü numaratörler çalışmıyor. Gidip memurun numaranızla seslenmesini bekliyorsunuz. Bir yandan da görevli memurun “Pencere önünde beklemeyin, numaranızla çağıracağız” sesi kulaklarınızda. Sıra size geliyor nihayetinde. Görevli memur

-Sizin tek göğsünüz alınmış mı” diyor.

-Hayır, diyorsunuz “Hasta ben değilim, bir yakınım onun da alınmamış”.

-Doktorunuz tek mamografi girişi yapmış, göğsü alınanlara böyle yapılır, siz gidip ilave ettirin, ben işleminizi bitiremiyorum.

Ne yapacaksınız tekrar gidiyorsunuz doktorunuzun yanına. Hastası var doktorunuzun, çıkmasını bekliyorsunuz.

-Yanlışlık mı var” diyor.

-Evet, tek göğüs girmişsiniz

-İki tane girmek mi gerekiyor?

-Evet

-Kusura bakmayın sizi de yordum, bilmiyordum

-Önemli değil, düzelsin de.

Kağıtlarınızı alıp tekrar Radyoloji bölümüne gidiyorsunuz.

-Benim sıram geçmişti, tekrar numara almam gerekiyor mu? diyorsunuz.

-Evet almanız gerekli, diyor.

Numarayı alıp beklemeye koyuluyorsunuz. Bu kez hasta sayısı da artmış iyice. Sıra size geliyor, memura uzatıyorsunuz kağıtları. Bakıyor…

-Sizin tomografiniz de varmış, ikisini giriş yapamıyorum. Kayıt 2 ye gitmeniz gerek, onlar ikisine de giriş yapabiliyor.

-Ben daha önce de size gelmiştim, o zaman niye söylemediniz?

-Bu kağıda bakmamıştım” diyor.

“Ya sabır” diyorsunuz. Bugün sabırlı olmaya kararlısınız ya. Danışmaya gidiyorsunuz. Benim kayıt 2 de kayıt olmam gerekiyormuş, niye yanlış yönlendirdiniz?

Alıyor kağıtlarınızı,

-Ben ikinci sayfaya bakmadım, diyor.

-Madem bakmayacaktınız, işiniz ne burada, bu işi yapın diye koymadılar mı sizi buraya?

Size Kayıt 2 den bir numara veriyor.

-O bölüm kalabalık değil hemen sıra gelir size.

Ne kadar büyük şans sıra beklemeyeceğim. Gidiyorsunuz kayıt için gene sıra bekliyorsunuz. Mamografi için 30 YTL, tomografi için 60 YTL vezneye yatırın diyor. Emekli Sandığı personeli olsanız da bu farkı yatırmanız gerekiyor. Tomografi girişini eksik yapmış doktorunuz diyor bu arada. Beyninizden kaynar sular dökülürken vezneye gidiyorsunuz. Düzeltti belki diye ümit ederek. Veznede sadece mamografi ücreti alınınca anlıyorsunuz tekrar doktorun yanına gitmeniz gerektiğini. Makbuzla kayıt memurunun yanına gidiyorsunuz. Size kodlar yazıp veriyor, doktorunuz bunları girsin sisteme diye. Çıldırmak üzereyken doktorunuzun yanına gidiyorsunuz. Çıldırma, sakin ol diyerek. Doktorunuzun hastası var, girmek doğru olmaz, bekliyorsunuz.

Yaş akar gözüm sızlar


Ne kalır gerisine

Herkesin bir derdi var

Durur içerisinde


Artık patlama noktasına da gelmişsiniz.

-Yanlış kod mu girmişim?, diyor.

-Evet bu kodları girecekmişsiniz. Bu hastaneye sağlam geldim ama bu gidişle hasta çıkacağım. Kimse şikayet etmiyor mu bu sistemden?

-Hayır

-Herkes gelip, işini halledip gitmeye bakıyor değil mi? Ben kurtardım, deyip gidiyor.

-Evet, aynen öyle. Üstelik siz yürüyen insansınız, bir de hasta olanları düşünün.

-Bu sistemle ilgili sorunlar var, bilgi işlem kaydı sizin işiniz değil

-Evet değil, bilgi işlem elemanı vardı ama 2 gündür yok, iş bize kaldı. Üstelik sistemdeki eski kodlar da temizlenmemiş, hangi kod yeni belli değil.

-Bu kadar sorunlu bir sistem niye değiştirilmez ki? Bilgi İşlem Merkezi oluştursunlar, iyi bir yazılımla çözsünler. Bu şekilde zaman kaybı oluyor. Ben konuyla ilgili yazacağım her yerde.

-Teşekkür ederiz.

-Memurlar yemek tatiline girmeden gideyim ben bir saat daha beklemeyeyim.

Doktorlar işlerine koyulur, siz de tekrar kayıt 2 ye. Beklediğiniz gibi öğle tatiline girmiştir memurlar. Kayıt 1 hala son kalan işlemlerini yaparken Kayıt 2 deki görevli 1:00 de gelin diyerek gider.

Doktorlar da ne bilur ciğerun acisini

Cerrahpaşaya koydum

Canumin yarisini

Oturup düşünürsünüz ne yapsam diye. Kahvaltı yapmamışsınızdır ama iştahınız kalmamıştır artık yemek için, tek düşünceniz zaman geçsin de bu hastaneden çıkıp gideyim. Hastaların haline bakarsınız, yüreğiniz parçalanır. Hasta yakınlarınızı düşünürsünüz, onların durumlarını. Elimden ne gelir diye düşünürsünüz. Yapabileceğiniz yazmak bir şeyleri. İçinizden geçen “Bu ülkenin iyi liderlere, yöneticilere ihtiyacı var”. Yoksa karmaşa içinde sağlığımızı da kaybedeceğiz. Elbette; yapılan başarılı çalışmalar da var. Hepimiz doktorlarımıza, hastanelerimize güveniyoruz. Daha iyiye gitmesi için üstümüze düşen görevi yapmalıyız. Hastanenin yöneticileri biz anlatmazsak durumu nereden bilecek? Bizler de sorunları çözmede sorumluluk alırsak, yarınlar bizim için daha aydınlık olacak…

Herkese sağlık, sıhhat dolu günler diliyorum.


Yaş akar gözüm sızlar

Ne kalir gerisine

Herkesun bir derdi var

Durur içerisinde

 
Toplam blog
: 69
: 718
Kayıt tarihi
: 29.01.09
 
 

Kelimeleri ardı sıra ekleyerek ve içine yüreğimden gelen sesi katarak yazdıklarım anlatır beni size..