Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '10

 
Kategori
Deneme
 

Havadan sudan

Oncelikle nasıl bir ambiyansta yazdığımı belirtmek isterim sevgili Eşref-i mahlükatlar... Guzel bir Pazar gunu. Hava güneşli. Ben yeni bir kursa yazılmanın vermiş oldugu hafif yük omuzlarımda (evet 12. kursum merhaba), sabah hayatımda belki 3. defa köpek sevmişim onun mutluluğu salak bir gülümsemeyle, elimde eat pray love kitabı, sadece “eat” kısmıyla ilgilenerek sıcacık bir çay ve de muzlu rulo pasta yiyorum. Odamda smooth operator ezgileri, pufuduk bir koltukta, ayaklarımı kalorifere dayamışım, aklımda aklımı yoracak kimse yok. Ben yazmayayım da kim yazsın.

Depresifliğim yavaş yavaş gidiyor üzerimden sanki. Bence zaten insan düşünen hayvan değil kesinlikle. Köpekler de düşünür, kuşlar da ve hatta maymunlar bile. Insan unutan hayvan. Bu yuzden insan kelimesi “ins”ten türemiş. O da unutmak manasında nisyan’dan geliyor. Oyle işte kimse sonsuza kadar mutsuz kalmaz. Unutur. Bu da benden size ders olsun, yaz kızım. Geçenlerde soylemiştim begendiginiz bedenlere, hayalinizdeki ruhlari koyup, ask saniyorsunuz, diye. E vallahi öyle. Ama bunların hepsi bize çocuklugumuzdan alışkanlık. Izlediğimiz cizgi filmlerde yuzlerce metreden atlayıp yere çakılan pompiş karakter, “viyuv viyuv viyuv” müziği eşliğinde delikten fırlıyor kafasında uçan kuşlarla, silahlar patlıyor ama aynı pompiş karakterin yuzunde hafif is, silahi ise çiçek gibi açılıyor, jerry tom’un kafasına tencereyi indiriyor, beyin kanamasından gitmesi gerekirken, tom da sadece titreşimli telefon efekti şeklinde bir bızlama efekti oluşuyor. Iste tum bunlar bizde o “acımaz” hissini yarattı. Seni kesseler acımaz hayrettin abi, yazmaya devam et. Ki sevgi, aşk, meşk olayları da girince işin içine durum daha da vahim hale geliyor. Aslında bakın olay çok basit. Aşık olduğumuzdan üzülmüyoruz ayrılınca. Sena da dese bana “sevcan buraya kadar, unut beni” ona da milyonlarca gün ağlarım. Ne bu şimdi aşk mı? Olay aslında sadece arkadaş olduğunuz bir kişinin hayatınızdan çekip gitmesi, bir daha onunla konuşamayacak olmanız. Bakın son kez soyluyorum bakkal Muhsin abi de gitse, kapıcı Ibrahim de belli bir süre bir sey paylastıgınız için; “Hoscakal Sevcan, artık çöpleri almayacagım, zile bastıgında karsında benim sesim yerine bir yabancı olacak, artık beni arama” dese aynı hüznü yaratacak belki de. Uyanın. Hatta bana katılanlar bir güruh(evet topluluk olamayız ama güruh oluruz) oluşturalım. Mevcut sevgililerimizle anlaşma imzalayım, aşk bitince hoscakallar olmasın. Sadece daha nadir görüşelim, bakın o zaman aşk acısı diye bir şey kalıyor mu canım. (kaleye mum dikin). zaten bu aşk meşk mevzuları(küçümsemiyorum ben de yaşıyorum) gece gordugumuz kabuslar gibi. Icındeyken etkisi buyuk, sabah olup hava ağardığında bir yakına anlatınca “senin bi tarafların açıkta kalmış” cevabını alacagımız cinsten. Sorun sabahın olmasında. Oyle işte. Illa yasadıgımız her sey külkedisi hikayesi olacak değil ya. Evet bizim de hikayemizin sonunda sonsuza kadar mutlu ve mesut yaşadılar, yazabilir. Ama ayrı ayrı...

 
Toplam blog
: 6
: 466
Kayıt tarihi
: 06.10.10
 
 

1987 doğdum, 2010 yaşıyorum. İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunuyum. Fotoğraf çekmek..