Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '11

 
Kategori
Deneme
 

Hayal

Hayal
 

Değmeseydi gözlerin gözlerime. O sıcak Haziran günü, bir final sınavından daha çıktıktan sonra, arkadaşlarımın ısrarıyla, pek uğramadığım okul kafeteryasına uğramasaydım. Az ilerimizdeki masada oturan kız öğrencilerden biri kolasını üzerine dökünce çığlık atarak masadan kalkmasaydı. Ben de birçok kişi gibi elimde olmadan o yöne bakıp ne olduğunu anlamaya çalışmasaydım. Ve o masanın öbür ucunda oturmakta olan, yüzündeki dalgalanmalar gülmekle gülmemek arasında gidip gelen seni görmeseydim. Değmeseydi gözlerin gözlerime. Ama oldu. Değdi. 

Az sonra arkadaşının peşinden lavaboya giderken gülümseyerek geçtin yanımızdan. Gözlerin, yüzün, yürüyüşün. Bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Mavinin değişik tonlarını barındıran elbisen sen yürüdükçe deniz dalgaları yaratıyor, savrulan saçların ona eşlik ediyordu. Ya da bana öyle geliyordu. Beni hiç böyle görmediklerini düşündüğüm arkadaşlarımın anlamlı bakışlarını yakaladığımda fark ettim kendimi ne kadar kaptırdığımı. Bir şey söylemediler, kalktık birazdan. 

İki gün sonra son sınav için sabah erkenden okuldaydım. Hem bir iki lokma bir şeyler yemek, hem de son bir kez bazı notlara göz atmak için kafeteryadaydım yine. Normalde oturduğumuz apartmanın yan tarafındaki pastanede atıştırırdık bir şeyler. Ama bu kez ayaklarım buraya sürüklemişti beni. Üst sınıftan aldığım bir ders olduğu için arkadaşlarım yoktu yanımda. Bir gevrek, bir peynir bir de çay aldım. Köşeye doğru boş bir masaya oturdum. Notlarıma göz atarken duyduğum sesler nedeniyle başımı kaldırdığımda üç arkadaş çaprazımdaki masaya oturmak üzere olduğunuzu gördüm. Notlarımı okumaya ve çayımı içmeye devam ettim. Fincanda çayı sevmemenin de bu bedeli vardı. Çayım bitmişti, ikinci bir çay almak için yerimden kalkarak çay ocağına yanaştım. Çayın demlenmesi için bir iki daha beklememi söyledi kafeterya çalışanı. Masama dönmektense orada beklemeyi yeğledim. Uzaktan seni izlemeye başladım. Öyle hararetli, ellerini sürekli kullanarak bir şeyler anlatıyordun ki, büyülenmiş gibi izlemeye devam ettim. Arada bir yüzünde kızgınlık ifadesi oluşuyor ama hemen ardından konuşman devam ediyordun. O an yanında olup anlattıklarını yakından izlemek isterdim. Evet izlemek, dinlemesem de olurdu, seni izlesem yeterdi bana. Öyle dalmışım ki, koluma dokunan ve tebessümle çayın hazır olduğunu bildiren çalışana ne diyeceğimi bilemedim. Yeniden masama oturarak notlarımı okumaya devam ettim. Bir süre sonra masalarda oturanlar kalkmaya başladılar, saatime baktım, sınava yarım saat kalmıştı. Notlarımı toplayıp, bardağın dibinde kalan son yudum çayı da içtikten sonra kalktım. Kafeteryanın kapısının önünde küçük bir kalabalık oluşmuştu, yanlarına yaklaştım. Senin duvara yapıştırmakta olduğun afişi okumaya çalışıyorlardı. Aralarından uzanarak ben de okudum: 

HES’lere Hayır!! Zincirin Bir Halkası da Sen Ol -11 Haziran Cumartesi Saat: 14.00 Gündoğdu Meydanı 

Sınava nasıl girdim, nasıl tamamlayıp çıktım anımsayamıyorum çünkü aklımda hep seni bir kez daha görebilmek düşüncesi vardı. Eve döndüğümde arkadaşlarıma Cumartesi günü mitinge katılacağımı söylediğimde üçü de aptallaşmış bir şekilde yüzüme baktılar. Kısaca olayı anlattığımda da geçmiş olsun dilekleriyle karşıladılar söylediklerimi. Akşam evde yılsonu kutlaması vardı. Sınavların bitmesi nedeniyle İzmir’den ayrılacak olan iki arkadaşımızla bir çeşit veda yemeği yiyecektik. Yemek boyunca benimle dalgalarını geçtiler. Bir görüşte aşk, yanmışsın sen arkadaşım, Allah kolaylık versin, sen ağlarken ben buralarda olamayacağım ve benzeri ifadeler gece boyunca uçuştu durdu. 

Cumartesi günü miting saatinden oldukça önce Gündoğdu meydanına gittim. Ortalıkta hemen hemen kimse yoktu. Az sonra Alsancak yönünden gelen kalabalıkça grubun arasında seni gördüğümde heyecanlanmaya başladım. Ancak yaklaştığınızda yanındaki erkekle el ele olduğunu, sürekli ona bakarak konuştuğunu görünce olduğum yere çakıldım. Neden sonra kendimi toparlayarak, iskeleye doğru yürüdüm. Çimlerin üzerine oturdum ve bir sigara yaktım. Ne kadar çabuk yıkılmıştı hayallerim. Kendi kendime gelin güvey olmuştum. Bu arada kalabalık iyice artmıştı. Seni gözden yitirmek istemiyordum. Konuşmacılar için hazırlanan kürsüye doğru ilerledim. İşte orada duruyordun, varlığımın farkında bile değildin. Yine hararetli, hararetli el kol hareketleriyle bir şeyler söylüyordun. Seni uzaktan izlemeye başladım. Konuşmaların yapılmasının ardından sıra zincir eylemine gelmişti. Herkes birbirinin elini tutarak Alsancak’tan Güzelyalı yönüne uzayabildiği kadar zinciri uzatacaktı. Gözlerim seni izliyordu, yaklaştım, sağ elin yanındaki erkeğin ellerine sımsıkı kenetlenmişti, sol yanında genç bir kız vardı, ikinizin arasına girdim aldırmadan. Sol elin avucumun içindeydi artık, şöyle bir döndün baktın, tanımadın bile. Avucumdaki sıcaklığın anlatılır gibi değildi ama sen benim farkımda bile değildin. Dakikalarca öyle durdum, atılan sloganları, söylenen türküleri duymuyordum. Sanki yalnızca sen ve ben vardık. Ne olduğunun farkına varamadım önce, ama sonra elinin avucumdan sıyrıldığını, arkadaşınla yer değiştirdiğini fark ettim. Artık orada duramazdım, utancım hızla oradan uzaklaşmama neden oldu. Kalabalık ne olduğunun farkında bile değildi kuşkusuz, kimse ne olduğunun farkında değildi. Koşarak uzaklaşabildiğim kadar uzaklaştım. Soluk soluğa kalmıştım, bir apartmanın merdivenlerine çöktüm. Saatlerce orada kalmışım, arkadaşımın telefonu beni kendime getirdi. Merak etmişti, yemeğe bekliyordu. ‘Geliyorum’ dedim kendimin bile zor duyabildiği bir sesle. 

Ertesi yıl birkaç kez gördüm seni. Uzaktan izledim yine. Gülümseyişini, saçlarını savurarak yürüyüşünü, el kol hareketleriyle konuşmanı. Arkadaşının yüzüne tapar gibi bakışını. Her seferinde bir sızı kapladı içimi. Ama kendimi toparlamalıydım, hiçbir şey olmamış gibi davranmalıydım. Hiçbir şey olmamış gibi. Zaten hiç bir şey olmamıştı. 

Değmeseydi gözlerin gözlerime, ama değdi. 

Değmeseydi ellerin ellerime, ama değdi. 

Bir hayaldi sanki yaşadığım, bitti. 

 
Toplam blog
: 56
: 651
Kayıt tarihi
: 06.12.10
 
 

Bornova Anadolu Lisesi ve Sbf mezunuyum. Üniversite yıllarımda başlayan çalışma yaşamım kısa bir sür..