İzmir'e veda hazırlıkları

Güzel ve alımlı bir genç  kız. Oldukça iyi bir işi ve geliri var. Üniversite arkadaşı yakışıklı bir delikanlıyla birlikte. Onun da iyi bir işi ve geliri var. Geziyorlar, eğleniyorlar, yaşamın tadını çıkarıyorlar. Geleceklerine ilişkin güzel hayalleri, planları var. Mutlu, huzurlu bir yaşamı birlikte yaşamak istiyorlar. Acele etmeden, adım adım, mütevazi bir yaşam için gerekenleri yapıyorlar.

Ama rahat bırakmıyorlar. Birisi ‘’daha iyisini bulabilirdin’’ diyor, bir başkası ‘’kendini biraz pazarlamayı bilsen daha yüksek gelirli işin olurdu.'' Bir akraba‘’ sen daha iyilerine layıksın’’derken, bir diğeri ‘’bilmem kimin kızı buldu zengin kocayı, hayatın tadını çıkarıyor’’ diyor. Karşılığında ödeyeceği bedeli, kendisi olmaktan vazgeçmesi gerekeceğini, sade ama mutlu yaşamına belki bir daha dönemeyeceğini düşünmeden.

Kafasını karıştırmayı başarıyorlar sonunda.

İzmir de böyle işte. Yapılan planlar çerçevesinde, hesaplı  gelişmesi gerekirken birden bombardımana tutulmaya başladı. Projeler, vaatler, yatırım müjdeleri en dirençliyi bile baştan çıkaracak durumda. Dört bir yandan abluka altına alındı.

Devletin olanaklarıyla baş etmek olanaksız tabii ki. Ama bunun yanı sıra medya, kamu oyu oluşturmada becerileri çok iyi bilinen bazı İzmirli büyüklerimiz, siyasi hesaplaşma peşindeki kimi siyasetçilerimiz de eklenince…

İzmirlilerin aklı nasıl karışmasın!!

Sanayi kenti, nüfusu fazla kent, başkent olmak başka bir şey, yaşanılabilir kent olmak başka bir şey. İzmir  başta sağlık olmak üzere  turizm kenti olabilir, sanayi kenti olabilir, üniversiteler kenti olabilir. Ağırlıklı olarak hangi alanda öne çıkmak istiyorsa planlar, projeler, kentsel dönüşüm alanları bir bütün olarak bu çerçevede ele alınmak zorundadır. İzmir yaşanılabilir kent olma özelliğini yitirmeden geleceğe yönelmelidir.

Ama görünen o ki bu beklentiler pek fazla gerçekleşmeyecek. Günlük çıkarlar, göze hoş görünen uygulamaların cazibesi  bir çok kişinin aklını çelecek. Yeni imar planları, büyük olasılıkla, bir çok kişinin rotasını değiştirmeye yetecek. Ve İzmir de ‘’ para her şeyi satın alır’’ anlayışına kurban gidecek. 29 ay sonra göreceğiz.

Türkiye’yi küçük Amerika yapmaya niyetlendiler, durum ortada. Şimdi de imar açısından küçük İstanbul, yönetim açısından küçük Ankara yapmaya niyetleniyorlar. Yani ortada İzmir yok.

Oysa İzmir bir marka, bir anlayış, bir yaşam biçimi, bir özgürlük mekanı... tüm eksiklerine karşın. Bundan vazgeçiyorsunuz , farkında değilsiniz. Yalnız İzmirliler değil, tüm Türkiye.