Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Aile ve Çocuk Danışmanı Burcu Polatdemir

http://blog.milliyet.com.tr/yasamsenin

11 Kasım '15

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Hayat bir yolculuktur derken...

Merhabalar
 
Bugün sizlerle ’hayat yolculuğu’ denen kavrama beraber bir göz atmak istedim.. Sizce nasıl bir bakış açısı içindeyiz bu kavrama ya da bu kavramın yolculuk mu tam anlamıyla adı...
 
Bazılarımız hayatı, hedefi olan bir yol gibi görürken bir çoğumuz da meşakkati olan ama ara duraklarda durup dinlenebildiğimiz keyifli bir yolculuk olarak algılıyor gözlemlerime göre.. Peki bu herkese göre değişebilen bir kavram mı?.. Bu nerden mi aklıma geldi.. Aslında hep vardı.. Yani kişisel gelişimle tanışmadan önce de gözlem yapardım her şeyi merak eden çocuklardandım birçoğumuzun çocukluğu gibi ama küçüklükten itibaren böyle bir gözlem yeteneğine sahip olmak avantajıma oldu sanırım bu meslekle içli dışlı olurken..
 
Gözlemler, herkeste büyük farkındalıklar yaratabiliyor.. Hepimizin ayrı yolculukları ayrı hayatları olduğuna göre ‘’siz kendi yolculuğunuzu nasıl tanımlarsınız?’’diye sorabilirim mesela…Günlük hayatta şu ana kadar o kadar farklı yorumlar duydum ki inanın..Herkes kendi penceresinden değerlendirir hayatını doğal olarak..Kimi ‘her şeyin en güzelini yaşadım gördüm bu saatten sonra ne farkeder yaşayıp gidiyoruz işte’ diyenlere de şahit oldum  ’O kadar acı çektim ki şu hayatta bir gün yüzü dahi görmedim’ diyene  de..Hatta dilimizde türkülerimizin bu denli dokunaklı olması belki de bizim bu samimi kültürümüzün bir parçasından içimizdekileri farklı farklı ifademizdendir..Peki gerçekten ne yaparız bu yolculuk sırasında…
 
Çocukluğumdan hatırlarım hep büyüklerimiz derlerdi ki ‘’bugünlerinin kıymetini bil gençlik tekrar gelmez’’ hep düşünürdüm ne yapmam gerekir acaba diye.. Okulu bitirip çalışma hayatı, hayattan beklentiler, sevinçler, hayal kırıklıkları yaşarken de düşünürdüm değerlendirmem gereken bir şeyler var sanırım ama ben bir şeyler mi kaçırıyorum… Peki neydi o? Uzun süre büyük bir koşturmayla bir sürü şeyi öğrenme, eğitim alma telaşına düştüm ama hep bir yanımda bir şeyleri bir an önce yapmam gerek acelesiyle.. Şu an şimdiki hayatıma baktığımda tüm bu tecrübe ve birikimlerimle kendimi gözlemlediğimde görüyorum ki ben ne bir hedefe doğru gidiyorum ne de hayatın varılacak bir noktası var.. Evet bazen bir tren yolculuğunda gibi hissetmiyor değilim kendimi bazı duraklar oluyor hiç inmek istemediğim sadece trenin penceresinden izlemekle yetineceğim bazen de öyle istasyonlar oluyor ki sadece inip oranın güzellikleriyle meşgul olup tekrar o kompartımana dönmeden kaybolup gitmek .. Ama varış yok yani şunu demek istiyorum evet yaşlandığımızı hissettiğimizde yolculuğumuzun anlamı bize farklı görünecektir muhakkak ki kısa ya da uzun da gelebilir süre olarak kişiye göre değişir ama o yaşta da yine aynı pencereden izlediği güzellikleri de görebilir insan aslında bunu yapabilenler var.. Zaman zaman karşılaştığım oluyor hayranlıkla izleyerek.. Neler mi yapıyorlar? Yaşam şartları, ekonomik durumları, eğitim, yaş, cinsiyet v.s ne olursa olsun sadece orda oluyorlar yani bunu şöyle düşünebiliriz.. trendeki pencerelerden gideceğim yine örneğime : ne bir öncesini ne de bir sonraki istasyonda gördüklerini birbirine karıştırmadan sadece o pencerenin verdiği alabildiğine güzelliği görebilmek bahsettiğim aslında.. Bu nasıl mı olabilir.. Belki de bir istasyondan diğerine giderken gördüğünüz ayçiçek tarlalarının verdiği hüznü ya da sevinci daha sonraki lavanta tarlalarının verdiği başka bir histen bağımsızlaştırmak gibi.. Yani her pencerede bambaşka bir hisle bakabilmek bazen coşkuyla belki bazen hüzünle ama sadece o istasyonda sadece o hisle bir diğerine karıştırmaksızın.. Devam edip diğerini bavula yerleştirerek değil... Verdiği hazlar o kadar farklıdır ki..o kavuran güneşin altındaki ayçiçek tarlasından aldığınız başkoyan mücadeleci hissi bir sonraki istasyondaki lavanta tarlalarında hayata boşvermişliğe bırakmış bulursunuz kendinizi belki  ya da ’sadece öylece yaşamaya’bırakmak..taşımadan uzatmadan..
 
Peki hayat sadece pencereden bakmak mıdır? Diyenleriniz olacaktır ben de şimdi oraya geliyordum.. Hayatı yaşıyoruz evet uyuyoruz, uyanıyoruz, rüyalarımız var hayallerimiz var.. çalışma hayatımız, özel yaşantımız, duygusal durumumuz.. farklı kimliklerimiz, evde, işte, ailede, arkadaşlarımızla bir hayat yaşıyoruz hem bu kadar hepsine dahiliz hem hiç olmadığımız kadar da uzağız aslında.. Kendi içinizde koskoca bir dünya olduğumuzun da farkında değiliz..Tüm bunları genel olarak düşünürsek biz diğer adımın kaygılarını üstümüzde onca yükle öyle bir taşıyoruz ki gitgide ağırlaşıyoruz..yolculuğumuz her geçen gün daha bir külfetli daha bir masraflı olmaya başlıyor.. bir bakmışız çok yorgunuz yolculuğu anlatacak halimiz bile kalmamış..
 
Hayatta yaşadıklarımızı diğer bir deyişle yolculuk anılarımızı da atmayalım bir kenara elbetteki bırakalım çoğaltsın zenginleştirsinler bizi.. Ayçiçek tarlasındaki hüzün sizi boğdu mu çevirin yüzünüzü pencereden dışarı bırakın rüzgara oturup koltuğunuza daha da gömülmeyin.. manzarayı göremez hale gelmek bıraktırır insana tüm isteği diğer güzellikleri görmek için de..Anlayın, bu gördüğünüz tüm görüntülerin sadece görmeniz gerektiği için olması gerektiğini bilin ve yolunuza devam edin hep söylediğim gibi yaşayarak görerek ders alarak, tüm bunları neden yaşadığını hep bir sonraki adımın hazırlığının yapıldığını sonradan anlayarak..Aynı penceredeki görüntüden çektiğiniz değişik fotoğraf kareleri gibi hiçbirinin birbirine benzememesi ama bir diğerinin devamı olması gibi...
 
Yolculuklar sevindirir bazen hüzün de verir ya insana.. İnanın yaşanılan her zorluk ve mücadele insanı yoruyor üzüyor ama bu olmadan da gerçekten bu yolculuğun tüm bu zamana kadar yaşadıklarının ayırdına o zamana kadar varamıyor insan..Yolculuklarınızın hep sonsuz ve çoğalarak geçmesi dileğiyle.. İyi haftalar..
 
Toplam blog
: 82
: 140
Kayıt tarihi
: 12.04.15
 
 

Çocukların duygu ve davranışlarının sonuçlarından yola çıkarak ,çocuğun ruh dünyasında oluşan değ..