- Kategori
- Gündelik Yaşam
Hayat bu
Bağ - Kur emeklisi Muhittin Amca hakkın rahmetine kavuşalı beş yıl olmuş. Eşi Müzeyyen Hanım acısını kalbine gömmüş, hatıralarla yaşamaya çalışıyor. Tek başına. Ne yapsın hayat devam ediyor.Çocuklar arada bir telefon edip hatırını sordukça, hele hele bayramlarda torunları görünce dünyalar onun oluyor.Konu komşu arada bir çarşıdan, bakkaldan ihtiyaçlarını alıveriyor.
Büyük oğlan Ankara’da, ama o da bir yandan çocukları, diğer yanda yeni gelin alma telaşı, pek bir ilgilendiği yok Müzeyyen Hanımla. Söz aramızda o telâşeler olmasa da biraz hanım köylü dediklerinden. O yüzden, annesini telefonla aramak neyse de, iş ziyarete gelince o biraz zor görünüyor.
Durum böyle olunca “hiç olmazsa kız kardeşim biraz ilgilensin” dese de , onun da işleri bir türlü bitmiyor. İkide bir evde tamirat, tadilat, boya, badana. O işler olmasa hemen annesi ile ilgilenecek, ama bir türlü müsait değil, kızcağız.Ne yapsın…Zaten kocası da ters mi ters.Uyumsuz adam, arada bir izin vermiyor ki kız annesine bir gidiversin.
Müzeyyen Hanım’ın küçük oğlu ise, evlere şenlik. Onu ara ki bulasın…Ne zaman nerede, ne yapıyor hiç belli değil. Bekâr çocuk, hayatını yaşıyor. Annesi sağ mı, sıhhatte mi umurunda değil.Yalnız biraz maddi durum el vermediğinde hatırlayıveriyor anneciğini. Bir telefon, ertesi gün kahvaltıda annesinin dizi dibinde, öğleden sonra kilometrelerce uzakta…
Buna rağmen yakınmıyor Müzeyyen Hanım.”Ne yapalım, hayat böyle” diyor.Durup, durup rahmet
liye şükrediyor.
En büyük desteği de, ondan kalan üç kuruşluk Bağ-Kur maaşı. Maaş günü evinden çıkar , bankadan parasını almaya gider.Yine böyle bir gün, bir komşu kadın yolda rast gelir ve sorar.
-Nereye böyle sabah, sabah Müzeyyen Hanım?
-Toprakbank’a gidiyorum.
-???
Rahmetli iyiydi, rahat uyusun toprak altında.İyi ki………..
Yoksaaaa……