İyi ki ilahi adalet var

Zaman öyle hızla akıp gidiyor ki..

Tıpkı bir kum saati gibi, her geçen gün bir adım daha yaklaşıyoruz sona doğru..

Kimi zaman, her şey istediğimiz gibi gelişirken, kimi zamanda hiç beklemediğimiz olaylarla karşılaşıyoruz.. Hayatın bazı zamanlarında inanılmaz haksızlıklara uğrayıp, çileler çekiyoruz… Canımız acıyor.

Kimimiz tüm bu yaşadıklarını hak etmediğini düşünerek, isyan ediyor.. Çünkü olması gereken yerde olmadığını düşünüyor ve kıyasıya bir mücadele içine giriyor fakat ne yapsa kar etmiyor..

Kötü, yine kötü..

Kimimizde yaşadığı tüm olumsuzluklar karşısında, canı dahi yansa, kötülüğe karşı kötülükle cevap vermiyor, sabrediyor. Yapılan tüm bu haksızlıkların, bir gün gelip karşılık bulacağına inanıyor.

İşte tam bu noktada direniş mekanizması devreye giriyor. Yani ilahi adalete sığınıyor.

Başımıza gelen belalar ya işlediğimiz bir hatanın sonucudur ya da bizim için bir imtihan sorusudur. Bu soruya sabırla karşılık verdiğimiz takdirde derecemiz yükselecektir. Yüce Allah birçok ayetinde sabır göstermemizi istiyor ve diyor ki;

Sabredenler ve salih amellerde bulunanlar başka. İşte, bağışlanma ve büyük ecir bunlarındır. (Hud Suresi, 11)

Müminler Allah'ın kendilerini denemek için yarattığı zorluklara karşı sabrederler ve bunun sonucunda da Allah bu zorlukları giderir. Kendisine iman edenlerin işlerini kolaylaştırır ve onları yardımıyla destekler. Kuran'da Allah'ın iman eden kullarına olan bu yardımı şöyle bildirilmiştir:

… Allah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır. (Hac Suresi, 40)

İnsan, dünyada karşılaştığı olaylar karşısında gösterdiği tavırlarla, sahip olduğu ahlakla ve içinde taşıdığı niyetiyle denenmektedir ve kişinin sadece "iman ettim" demesi kesinlikle yeterli değildir. İmanını davranışlarıyla da göstermelidir. Çünkü kıyamet gününde gizli ya da açık, hayatına dair her şey ortaya dökülecek, çok hassas bir hesap yapılacak ve ilahi adalet gerçekleşecek.

Bu hesapta "… bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar" (Nisa Suresi, 49) bile haksızlığa uğratılmayacaktır.

İyilikten yana yaptıkları ağır basanlar sonsuz güzelliklerle bezenmiş cennet yurdunda ağırlanırken, kötülüğü ve zulmü kendilerine yol edinenler sonsuz cehennem azabıyla karşılık bulacaklardır. Mülk Suresi'nde bu gerçek şöyle bildirilir:
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı... (Mülk Suresi, 2)

Allah ilahi adalete güvenip güzel ahlaklı olanların gösterdikleri bu sabır ve kararlılığın sonunda onları yaptıklarının en güzeliyle mükafatlandıracak ve cennetine sokacaktır:

‘’…. Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle, Biz muhakkak vereceğiz. (Nahl Suresi, 96)’’

Bugün birçok insan ben inanıyorum, kalbim temiz demesine rağmen merhametsizce, her türlü fecaati işlemekten geri kalmıyor. Oysaki Müslüman, hiç kimseye karşı kin, nefret ve düşmanlık duygularıyla dolu olmaz. Herkese karşı adâletle muamele eder ve haksızlıktan uzak durur. Onu bu davranışa sevk eden imanı ve bu imanın kendisine kazandırdığı değerlerdir.

İnsanlara merhametli davranmayanlara, ilahi adalete inanmayanlara Allah da kıyamet gününde, merhamete en çok ihtiyaç duyulan günde merhamet etmeyecektir.

“Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulm etmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir….” (Hadis-i Şerif)

Sözün özü;

Bugün her türlü kötülüğü yapmak kolay ama ya yarın! İşte o gün geldiğinde Yaradan’ın önünde el pençe durup, hesap vermek var.

Nerede olursan ol, her ne yaşarsan yaşa bil ki Allah her şeyi… biliyor

Ve yine bil ki; ilahi adalet var.

"Kim zerre miktarı kadar bir iyilik yaparsa karşılığını görür; kim de zerre miktarı kadar bir kötülük yaparsa karşılığını görür. (Zilzal, 7-8)

Sevgi ve ışıkla.