Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '17

 
Kategori
Sosyoloji
 

Haydi, Köpekler; Dişe Diş Göze Göz!

Haydi, Köpekler; Dişe Diş Göze Göz!
 

 
Diplomatik bir terim olan ’mütekabiliyet’, yani “karşılıklılık”  esası; Devletlerin uluslararası ilişkilerinde bir tarafın eyleminin, diğer tarafın “önceki eylemlerine bağlı olduğunu göstermektir. İyinin iyi, kötününse kötü karşılık gördüğü aşağı yukarı eşit değerlerin değiş tokuş edildiğini duyumsatmaktır. Buna kısasa kısas da diyebiliriz. 
Mütekabiliyet, sadece bir tarafın eylemine tepki değildir, başkalarına da bir uyarıdır. Yani, ‘bakın, şu devlet bana şu olumsuz davranışta bulundu, ben de aynısıyla karşılık verdim. Siz de yaparsanız size de aynısı yaparım’, anlamında bir gözdağı da içerir. 
Bugüne kadar Türk dış politikasında, ‘mütekabiliyet ilkesininim uygulanması kamuoyunda çok da gündeme gelmedi.  Çünkü bu ilkeyi ağırlıklı olarak yabancı diplomatlara ve konsolosluk çalışanlarına uygulanan bir davranışı, yasağı, aşağılanmayı, aynen karşı tarafa uygulamak şeklinde gördük. Veya pek fazla basına yansımasa da, bir ülkenin Türk mallarına karşı koyduğu boykota veya rezerve, vize uygulamasına aynen karşılık vermek şeklinde oldu. 
Mütekabiliyet, ilk defa bu kadar hızlı ve bu kadar aleni bir biçimde, diplomatlar değil,  vatandaşlar üzerinde uygulanıyor. İlk önce ABD’nin Türk vatandaşlarına verdiği vize hizmetlerini askıya almasına aynen karşılık verildi. Amerikalıları şaşırttı. Sıradan bir Amerikalı belki de hayatında ilk defa, gelişmekte olan bir ülke tarafında kendisine vize verilmediğini gördü. 
Ardından Avusturya’da hava alanında bir gümrük memurunun THY yolcularını köpekle aramasına karşılık verildi. Aynen onların yaptığı gibi muamele gördüler, ne fazla ne de az: Avusturya yolcuları Atatürk Havalimanında köpekle arandı. Yani Dişe Diş Göze Göz! İlkesi uygulandı.
ABD yıllardır, Müslüman ülke vatandaşlarına aynı aşağılanmayı yapıyor; rencide ediyor, utandırıyor. Kendi ülkelerine aidiyet duygularını törpülüyor. Ulusal kimliklerini açıkça söylemekten alıkoyuyor. 
Ancak buna rağmen onlar ülkemizde “en iyi misafir” olarak ağırlanıyor. Değil normal ABD vatandaşı, bir zamanlar savaş için gelen Amerikalı askerler için, “umumhanenin duvarları” bile boyandı. Unutmadık.
Bugün durum farklı: Onların bize reva gördüğü muamelenin nasıl bir şey olduğunu gördüler. Şimdi onlar da ülkelerinin yaptığından biraz olsun utanmalıdırlar. Utanmalıdırlar ki, ülkeleri üzerinde etkili olabilsinler. Bir daha böyle bir aşağılanmayı Türklere reva görmesinler. 
Eminim ki, şimdi Batı ülkeleri, Türkleri aşağılamaya yönelik atacakları adımları, atmadan önce daha iyi düşüneceklerdir.
Türkiye’nin bu arada yapması gereken şey, sadece mütekabiliyeti uygulamak değildir. Çünkü bazen söz konusu ülke vatandaşları arasında ters tepki de çekebilir. Bunun nedenini karşı ülke vatandaşlarına yeterince anlatmaktır. Yani yapılanan aslında onlara karşı olmadığı, onların misafirimiz olduğu, tepkinin ülkelerinin yaptığı barbarlığa bir tepki olduğunu açıklamaktır.
 
 
Toplam blog
: 81
: 623
Kayıt tarihi
: 18.10.17
 
 

1963 yılında dünyaya geldim. 1985 yılında Atatürk Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde..