Her kanuna uyulur mu?

Rusya’da yangınlar günlerdir devam ediyor. 

Moskova yaşanmaz hale geldi, dumanlar insanları özel merkezlere tıkadı. 

Nefes almak için insanlar çare arıyor. 

Uzaya merkezler kuran, teknolojide dev adımlar atan koskoca Rusya cayır cayır yanarken, Rus itfaiyecilerin eli kolu bağlı, yangınları seyrediyor! 

Rus gazetesini haberi böyle! 

Olmaz demeyin oluyor işte!.. 

Yangın, itfaiyecilerin burnunun dibine gelene kadar müdahale edemiyorlar. 

İnanılır gibi değil. 

Müdahale etseler kanunen suç işlemiş oluyorlar. Çünkü itfaiyecilerin ormana girmesi yasak. Ağaçlara zarar verirler düşüncesi ile ağaçları korumak için çıkarılmış bir kanun.Demek ki her kanuna uymak doğru değilmiş. 

Vesayet rejimlerinin kanunları böyle ilginç işte. 

Yangında yok olan binlerce ağaç cayır cayır yanarken itfaiyeciler yangına müdahale edemiyorlar. 

Ormana zarar veren itfaiye aracı mı yangın mı? 

Bu ne biçim mantık? 

Ama öyle işte. Rusya’da yangınların önü alınamıyor. Gönüllü insanların çabaları ile yangınlar söndürülmeye çalışılıyor. 

Sosyalizm vesayeti altında tarlayı görmeden masa başında yapılan kanunlar işte böyle. 

Uyarsan, ormanlar yok olacak, uymasan, yolun mahpushaneye düşecek. 

Elitler dediğimiz en üst akıl gurupları nerde? 

“Benim oyumla çobanın oyu bir mi?” diyebilen Marksist elitler nerde? 

Kendini çobanın konumuyla karşılaştırıp daha yüksek bir yerde durduğunu düşünen bu insanlar bence hayatı boyunca bir çobanla karşılaşmış değildir. 

“Çoban, sürü, uçurum, savaş”...gibi kavramları tatil beldelerinde veya kırmızı neonlar altında 

sarmaş dolaş düşlerde beyinlerinde üretmişler. O yüzden itfaiye aracının ormana zarar vereceği düşüncesi ile kanun yapmış bidon kafalılar. 

Orman yanıyor onlar aşk ve meşkten alev alev!... 

Onların aşkları da özel ve en güzel!.. 

Çobanın aşkına burun kıvırlar ama, çoban salatası yemeye bayılırlar!... 

Şu soruları sormazlar. 

1. Sürünün önünde giden ve önünde bir uçurum olduğunu fark etmeden uçurumdan aşağı yuvarlanan o ilk koyunu mu? (Koyun sürüsü malûm, önde gideni aynen izler). 

2. Yoksa uçurumu mu itham etmemiz gerekiyor: niye orada oluştu diye... 

3. Yoksa da, hem sürüsünü tehlikeli bir yerde otlatmaya çıkarmış, hem de çevrenin durumunu göz ardı ederek sürüsüne mukayyet olmasını becerememiş, başaramamış olan çobanı mı sorumlu tutmalıyız? 

Gördüğünüz gibi çoban ve etkileri basit işler değil. 

O nedenle de çobanın oyu da kutsaldır, görüşü de, kararı da. 

Rus kanunu itfaiyeciyi ormana sokmuyor. Orman yanıyor. Kim suçlu? 

Yangını söndürmeye çalışan gönüllü insanlara mahkeme yolu gözükürse şaşırmayın. 

Çünkü, böyle kanunlar ülkesinde “ sana ne” diyebilir kanun koyucular veya kanunu uygulayanlar. 

Yangını sürükleyen rüzgar mı, yoksa kanun mu? Çok sonraları tartışılacak Rusya’da… 

Şimdilerde Rusya yeni yeni özelleştirmelerin ilk basamaklarını tırmanmaya başladı. 

Marksist bürokrasinin kanunlarını değiştirmek, özelleştirmek daha çok zaman alır. 

Rusya’da “koyun mu oyun mu?” tartışmalarının başlamak için daha çok fırın iş başı etmesi lazım. 

Bu zaman zarfında da daha çok ormanlar yanar kül olur. 

Her kanun her zaman doğru değildir. Kanunlarda canlı birer varlık gibidirler. 

Tabiat kanunları da sürekli bir devinim içindedir. Sürekli gelişir ve değişirler. 

Yaratan öyle takdir etmiş. 

O zaman sorgulamak en güzel yoldur. 

Kanunların da neden, niçin, nasıl yapıldığına bakmak gerekiyor. 

Sevgi ve saygılarımla….