Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Her susuş bir kabül ya da kaçış değildir...

Her susuş bir kabül ya da kaçış değildir...
 

Biri çıkıp da yalancı dese bana, örneğin, yok canım, daha neler der geçerim, ısrar etse, mesela, hadi ispatla! İspatlamaya çalışmam ki!...

Benim kadar salakçasına dürüst olan biri, kalkıp da kendini aklamaya çalışacak!

Peh!...

Kendini aklamaya çalışmaktır bu, aklanacak durumum yoktur!

Üstelik de, acayip kırılmışımdır, yazık hiç anlayamamış bu kişi beni diye…

Oğlumun babası da yapardı eskilerden, henüz eski eş olmamışken, bir konularda suçlardı diyelim, sonra da sorardı “Hadi söyle yanlış mıyım, bunu bunu yapmadın mı?”

Yapmadım!... (İç ses)…

….. –Sessizlik- (Dış ses)…

Nasıl bunu düşünür, nasıl tanıyamaz insan karısını, nasıl suçlamaya kalkar? (İç ses)…

-Evet, verecek cevabın yok değil mi? Biliyorsun sende, suçlusun çünkü!... (Eski kocanın sesi)…

-Öyle düşünüyorsan öyleyimdir…

Şimdi savunmaya geçsem kendimi, öyle olduğuma inanan biri fikrinden mi cayacak?

Değişmeyecekse yargı, kendi gözümde küçülmemin anlamı var mı?

Asıl sen şöyle şöyle yaptın, kendine bak salak denilebilir belki, diyenler vardır muhtemelen, iç sesim hep şunu söyler eğer hatalı değilsem, bekle kızım Gülgün, anlar nasıl olsa bir süre sonra…

Hatalarım konusundaysa, peşinen kabulümdür… Hatanın savunması olmaz! Hafifletici sebepleri vardır elbette, o ayrı…

Şimdi, demek istemem o ki, almış olsalardı beni de gözaltına, hadi akla kendini deselerdi, örneğin, susma hakkımı kullanırdım, hakikaten!

Belki gözlerim konuşurdu azıcık, ne diyorsunuz, nelerle suçluyorsunuz tarzında, biraz da boynum tavır koyardı, biraz daha dikleşerek omuzlarımda!

Tarzdır, algılayıştır, öğreniştir, her ne ise nedir ama, aklanmak durumu olmayan birinin delicesine kendini savunması bana biraz da samimiyetsiz gelir…

Yaptığım hoşlukları, iyilikleri de sıralayamam, örneğin…

Bir duruştur bu yaşamda, herkesin bir ayrı duruşu olduğunca, ne diyeyim, bilemedim, hangisi sığlıktır hangisi derinlik?

Hangisi salaklık, hangisi alkışlık?

Susma hakkı diye bir şey, yalnızca adalet önünde değil, yaşamda da var, dayak yiyen kadın da susar zaman zaman, örneğin…

Susma hakkını yaşamın her alanında kullanıyoruz her birimiz, ama patrona, ama eşe, ama komşuya…

Bazı susmaların altında, korku vardır, yadsınamaz, bazı susmalar da yaşamdaki duruştandır, öz kişiliğe duyulan saygıdandır!

Hani demem o ki, kendimden biliyorum, bazı susmalar kaçış ya da kabul değildir, bir kişilik tercihidir…

Gülgün Karaoğlu

Temmuz,03/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..