Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Her yol Roma

Her yol Roma
 

Efendim öncelikle hepinize mutlu bir yeni yıl diliyorum. Şükür Maya kehaneti fos çıktı da yeni yıla girebildik. Yoksa büyük çoğumuz hazırlıksız yakalanacaktık. ( ne olur ne olmaz deyip, deprem çantasıyla Şirince’nin yolunu tutanları es geçiyorum ) Aslında Mayaların yanıldığını söylemek de pek doğru olmaz gibi geliyor, daha doğrusu böyle bir kehanetlerinin olduğundan bile emin değiliz. Adamların taşı bitmiş, çivisi kırılmış olabilir ya da alemin tek takvim yazıcısı biz miyiz, birazda başkası yazsın deyip 21.12.2012 tarihinde bırakmış olabilirler. Bazen düşünmeden edemiyorum; 1000 yıl sonra birisi yarısı kopmuş bir saatli maarif takvimi bulup, kıyamet tellallığına soyunur mu acaba.

Neyse efendim, Mayaları da kısaca andıktan sonra, konumuza dönüyorum. Roma deyince bazılarımızın aklına aşk çeşmesi, İspanyol merdivenleri, İtalyan yemekleri vs. gelebilir belki ama benim aklıma ilk gelen bütün heybetiyle collesium’dur. Hani şu para veya özgürlükleri uğruna ölümüne dövüşen gladyatörlerin ve tezahuratlarıyla onlara eşlik eden onbinlerin buluştuğu arena. Roma’nın dolayısıyla imparatorluğun can damarı. Can damarı diyorum, çünkü isyanlara pek de ilgisiz kalmayan Roma ahalisini sakinleştirip, düzeni devam ettirmenin yegane yoluydu belki de o zamanlar.

İnşaasının üzerinden geçen 22 yüzyılda Dünya’nın yuvarlak olduğunu, evrende güneş sistemi haricinde başka sistemlerinde bulunduğunu, ışık hızını geçen bir maddenin enerjiye dönüşeceğini ve tavuk göğsü tatlısının gerçekten de tavuk göğsünden yapıldığını öğrendik ( beni en çok şaşırtanı açık ara bu olmuştur. vezir parmağı, dilber dudağı ve kadın budu köftenin ise sadece isim konusundaki yaratıcı zekamızın ürünü olmasından dolayı ziyadesiyle memnum olduğumu ayrıca belirtmek isterim) Bu süreçte; göçebe kavimlerin çoğu yerleşik hayata geçti. Tarımla ilgili teknik ve becerilerimiz arttı, ardından coğrafi keşifler, sanayi devrimi, ticaretin gelişmesi, üretim faktörlerine, mal ve hizmetlere ulaşmanın görece daha kolay olması gene bu dönemde gerçekleşti. Görece diyorum, çünkü iletişim ve ulaşım konusundaki gelişmeye nazaran hala mal ve hizmetlerden sadece parası olanlar faydalanabiliyor. Dünya nüfusunun yarısı günde 2 amerikan dolarıyla ( tu yu es ey dalırs ) geçinmeye çalışırken, görece olarak daha zengin olan bizlerin Her geçen gün artan görece gelirimizle bu artan üretimden daha fazla pay alabilme ihtimalimizde görece olarak artmaya devam ediyor. Yani anlayacağınız görece olarak yaşayıp gidiyoruz. ( bu görece yaşamakla görecelilik kuramı arasında kurduğum bir bağlantı varki, evlere şenlik efenim. teorimi çalıp muhtemel Nobel ekonomi ve fizik ödüllerime ortak olurlar diye şimdilik açıklamıyorum :)

Dönelim Roma’ya. İmparatorluk zayıflamaya, fethedilen yerlerin elden çıkmaya başlamasıyla, azalan köle nüfusun yerine yenilerini takviye etmenin maliyetinin artması aynı döneme denk geliyor. (O dönem Bütün imparatorluğun %20’si Roma şehrinin ise %40’ı kölelerden oluşmaktaydı. ) Gün geliyor bakıyorlar ki ücretli işçi çalıştırmanın maliyeti kölelerden daha ucuz. Hoop üretimde köle çalıştırmak out ücretli işçi in oluyor. O dönem ki emek yoğun üretimde köleliğin önemini yitirmesi böyle bir ironi neticesinde gerçekleşiyor maalesef.

Günümüzde arenalar yerlerini bol acılı televizyon dizileri ve az sonralı magazin programlarına bıraktı belki ama insanoğlu aya ayak basmasına rağmen büyük çoğunluğumuz hala daha ayın ortası bile gelmeden evin yolunu bulmakta zorlanıyoruz.

Aradan geçen sürede bakıyorum da bize her yol Roma efenim… bin yıl sonrası nasıl olur acaba ?  

 
Toplam blog
: 3
: 480
Kayıt tarihi
: 22.02.09
 
 

Karadenizliyim. Ülkemin her köşesi çok güzel ama bir Karadeniz bir de Datça benim için tam bir tutku..