Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '10

 
Kategori
Siyaset
 

Her yönden her yöne uygun tarife

Her yönden her yöne uygun tarife
 

Haklı Direniş


Bir vatandaşa demişler ki, ailen olacak, çoluğun çocuğun olacak. Tahsilin yok, ama ne olsa yaparsın. Vatandaş da, tabiki, ne olsa yaparım, yeter ki hem aileme ekmek götürebileyim, hem de devletime milletimi faydalı bir eleman olayım demiş. Bakın bu tabir çok önemli: DEVLETİME MİLLETİME HAYIRLI EVLAT, FAYDALI VATANDAŞ OLAYIM!

Devam edelim. Gerekli prosedürü yerine getirip istenilen koşulları sağladıktan sonra ki biliyorsunuz koşullarda tam teşekküllü sağlık raporu ve sabıka kaydı isteniyor yani vebalı biri veya 2-3 yıl mahkum olmuş biri istenmiyor; devlet memuru oluyor vatandaşımız. İyi, güzel... Çalışıyor, çabalıyor, 5 yıl, 10 yıl, 20 yıl neyseydi... Sonuçta ortada yadsınamaz bir emek var, sosyal güvence var, akmasa damlıyor, Allah bin bereket versincilik var. Dahası, bu toplumumuzun yapısında var, mütevazılıkla karışık bir biatçılık. İyi manada. Tabi bu süre zarfında hükümetler değişiyor, kimileri gidiyor kimileri geliyor ve sonunda bir gün size, 'vebalı olmayan ve mahkumluk yaşamamış, dahası tek bir suç bile işlememiş, sadece işini yapmaya çalışan' size, artık sizinle işlerinin bittiğini, bu devlet kurumunun artık devletin kurumu olmadığını, diğer bir kadroya geçerseniz, sizinle, önceden yaşadığınız ve uyum sağladığınız (hak ettiğiniz) hayat standardının çok çok altında bir standartla, oradan da çıkarılıncaya kadar!! çalışabileceğiniz söylenip, tazminatlarınız yatırılıp kendinizi kapı önünde buluyorsunuz. Sonra da diyorsunuz ki, 3 çocuk yapın, her ile bir üniversite, beni işçiler iktidara getirmedi v.s.

1)Bunun adı nedir? Size soruyorum.

Bahsettiğim, tekel işçileri ve onlara desteklerini esirgemeyen sendikalar. Başbakanın dediğine göre, bu insanlar kullanılıyorlar, bu insanlar, duygu sömürüsü yapıyorlar. Peki hangi akla izana sığar bir insanın eşini, çoluğunu, çocuğunu yüzlerce km ötedeki sıcacık evlerinde birbaşına bırakıp, başkentin göbeğine, üstelik -10 lara varan gece ayazlarını dahi göze alarak 60 gündür haklarını savunmak istediklerinin bir duygu sömürüsü olduğu?

Hatırlatırım, başbakan, 2. kez iktidara geldiğinde, parti genel merkezinin balkonundan herkese seslenerek 'beni sizler seçtiniz, ben herkesin başbakanıyım, her kesimi kucaklayacağım, bir çobanın oyu bile, benim için çok önemlidir' dediğini. O halde ortada bir çelişki gözüküyor. Çobanın tek oyunu önemseyen bir lider! işçinin, emekçinin oyunu yok sayıyor.

2) Ya buna ne denir?

Gelin çok ufak bir hesap yapalım. Türkiyenin yaklaşık 40 milyonu seçmen. Bunun 25 milyonu gençve orta yaşlı. 7 milyonu çocuksuz, orta yaşlı yahut hastalıklardan muzdarip olsun. Kaldı 18 milyon. Bu yeni genç 18 milyonu evlendirelim, 9 milyon çift. Her biri 3 çocuk doğursun, etti 27 milyon. Hadi hata payı şu bu 25 milyon olsun. Önümüzdeki yıllarda, bu telkine herkes uysa 25 milyon yeni bireyimiz olacak. 5 milyonu da ölse, 72+25-5=92 milyon. Peki her ile üniversite açıldı mı, evet. Zaten işsizlik %24.5 mi, evet. İstihdam sorunu var dolayısıyla. Peki Diyanet kadrolarındakiler ve cemaat mensupları, 1 gecede çeşitli bakanlık kadrolarına kaydırıldı mı, evet. Bu işlerin okulunu okuyanlar, öğretmenler de dahil, açıkta kaldı mı, haliyle evet. Buradan varacağımız sonuç, her üniversiteden en az yılda 2000 mezun çıksa, yaklaşık 100 üniversiteden 200.000 istihdam. Nerede bu istihdam, DOLU!

3)Bunun sonu nedir?

Yanıtlar:

1)Adaletsizlik

2) Kurmacalık

3)Puansızlık (%47.a - x : x<>

Bu gidişle, devlete ve millete hayırlı evlat olmak bir yana, devlette ve millette evlat kalmayacak, işsizlik, açlık ve her türlü göç yüzünden. Ee, malum, tarife, her yönden her yöne...

 
Toplam blog
: 4
: 578
Kayıt tarihi
: 17.02.09
 
 

07.07.1986 Edirne doğumluyum. Ailem halen Lüleburgazda yaşamakta. Öğrenci olduğumdan dolayı, Ankara'..