Hesap sormak nasıl bir şeydir?

Kimler hangi olaylardan nasıl sonuç çıkartarak hesap sorabilir. Akıllara ziyan soruşturmalar, operasyonlar, göz altılar, özel mekanların işyerlerin derdest edildiği çirkin ve çirkef görüntüler. Kanun namına yapılan kanunsuzluklara meydan veren uygulamalar hangi kitap da yazar!. Yasanın, içinde yasa dışılığı destekleyen ayrıntılar mı var. Bu boşluğun mutlaka gözden geçirilmesi ve soruşturmanın sınırlarının belirlenmesi zorunlu hale gelmiştir. Zira artık sınırlarını aşmıştır. 

Ahmet Şık’ın kaleme aldığı İmamın ordusu kitabı daha yayına sokulmadan, kopyaları aranmaya taslakları toplanmaya başladı. Yazara ve çevresine baskı yapılıyor eksik kalan kopyalarını vermeyenler terör örgütüne yardım etmekle suçlanıyor. Ergenekon la bağlantıları araştırılıyor. Bu arada bir kurunun yanında on tanede yaş yanıyor. 

80 öncesinde öğrenciler kitaplarını not defterlerini soba da yakarlardı. Hele birde bacalardan mevsimsiz dumanlar çıkıyorsa polis kapıda belirir arama ve gözaltılar yapılırdı. Bugün olup bitenler çok daha vahim. Dışardan ülkemize bakanlar demokratik diktatörlük çağrıştıran algılarını yansıtan eleştirilerini bildiri olarak yayınladılar ve Türkiye’yi uyardılar. Avrupa birliğinin yapmış olduğu bu ikazlar Başbakanın umurunda değil. Onlar konuşur durur biz bildiğimizi okuruz diye milletle alay eder gibi kürsüden konuşuyor. Yani it ürür kervan yürür demeye getiriyor. 

Beraber yürüdük biz bu yollarda beraber ıslandık yağan yağmur da diyen Bir başbakan şimdi insanlarını tedirgin etmeye ve baskı altında tutulmasına gözlerini kapatmaya devam ediyor. Beş bin sayfalık Ergenekon davasına bir beş bin daha eklenmesine devam ediliyor. Bu bir anlayış meselesidir. Bu korkunç gidişata bakıyorum bir taraftan da seçim öncesi AKP ye rekor düzeyde yapılan milletvekili adaylarına bakıyorum. Sonra kendi kendime soruyorum nasıl beklenti ve hedefle aday oluyorlar? Altı bini aşkın müracaat ve son seçimdeki %47 lik oy potansiyeli. Neler oluyor? Türkiye nereye gidiyor? 

Türkiye, 12 eylül 2010 anayasa referandumun da iktidarı ile muhalefeti ile zaten sınıfta kalmıştır. Evet ve Hayır tercihini gerektiren onlarca madde karmakarışık bir şekilde kamuoyuna oylamaya sunulmuş ve takım tutar bir mantıkla irdelenmeden maddeler değil partiler arası inatlaşmalar oylanmıştır. Bunda en büyük vebal de liberallerdedir. 

O tarihten bugüne Anayasanın değişmez maddeleri tartışmaya açılmaya çalışılıyor. Belki de haklı beklentileri olan liberaller tehlikenin farkına varsalar da içlerinden bazıları inceldiği yerden kopsun raddesinde anayasanın, değişmesi teklif dahi edilemez maddelerine de yetmez ama evet diyecek kadar seviyelerini düşüreceklerdir. 

Şimdi kim neye tepki koyacak, kendine veya içinde bulunduğu oluşuma pay çıkararak isyan bayrağı açacaktır buda belirsiz zira itiraz edilecek o kadar çok olay var ki. İktidar değiştiğini var saysak da bir sonraki hükümetin ne ömrü ne zamanı yeter bu olanları sorgulamaya.