Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '10

 
Kategori
Blog
 

Hiç affetmem yazarım!

Hiç affetmem yazarım!
 

"Arif Öğütçü" Ankara'dan bildiriyor!


Biz blog yazarları, kimi zaman özellikle araştırmalarda bulunur, kimi zamanda tesadüfen olayın tam göbeğinde bulurlar kendilerini!
Tıpkı benim bu gün yaşadığım olayda olduğu gibi!

Ülkemizin en büyük hipermarketlerinden birisinden yaptığım alışveriş keyfimi kabusa dönüştürmüştü!

Eve döndüğümde aldığım bir ürünün arızalı olduğunu farketmiştim
 Siz görürsünüz dedim, hiç üşenmeyeceğim iade edeceğim!
Hakkımı arayacağım yani!

Öyle de yaptım!

Müşteri hizmetleri yetkilisi tam iade işlemi yapıyordu ki, sordum!
Yahu dedim, reyon görevlisine sorar mısınız, daha önce bu ürün hakkında böyle bir şikayet gelmiş mi?
Hay hay efendim dedi!
Reyon görevlisi ise ne dese beğenirsiniz?
İade alamayız, paket eksik çünkü!!
Hadi ya dedim, denemeden bozuk olduğunu nasıl anlayacaktım?
Na yani, aldığım peynir bozuk çıksaydı, ultrason mu çekecektiniz?

Yetkilinizi çağırın lütfen!

Gelen yetkili ile fiskos bir şeyler konuştular!
O da aynı şeyleri söyledi!
Hemde semt pazarcısı üslubu kullanarak, bildiğin yere git dercesine!
Daha yukarısı yok mu dedim!
Telefonla aradılar durum fark etmedi, kesinlikle olmaaaaz!

Ben görüşeyim dedim!

Beyefendi dedim, söz konusu olan yüz küsur lira arasında sadece beş liralık bir ürün!
Ama benim buraya geliş maliyetim tam yirmi lira!
Milyarlar harcadığınız reklamlar müşteri kazanmak amacı taşıyor!
Ama adeta müşteriyi kovalayan özelliğe sahip personelleri neden çalıştırıyorlar anlamak mümkün değil! (bu vurguyu unutmayın)

Son sözünüzü söyleyin ve ben burasını terk edeyim!

Ama unutmayın, bizzat siz bu mamülün iadesini ev adresime yapana kadar konuyu takip edeceğim, bilmenizi isterim!

Odasına davet etti beni!

Ne ikram edeyim efendim dedi, ne yer ne içersiniz?
Sizden defalarca özür dilerim, lütfen sakin olun!

Nasıl sakin olayım beyefendi?
Ben üç kuruşun peşinde değilim, öyle olsa çöpe atardım ürünü, ya da iade için buraya gelerek kat be kat fazla masrafa girmezdim!

İşte böyle arkadaşlar, ben böyle değildim eskiden!

Öyle ya, koskoca müdür var karşımda, ne derse doğrudur vardır bir bildiği herhal!

Yazarlık görevine soyunan bir kişi, öncelikle kendine olan güvenini artırıyor, bu bir gerçek!.
Bu ise aynı zamanda insanın düşünce ufkunu geliştirip, geniş bir görüş açısı sağlayarak, olayları inceleme yeteneği kazandırıyor.
Ayrıca çok okumanın beraberinde getirdiği zengin kelime dağarcığına sahip oldukları için, etkileyici konuşarak hitap ettikleri kişilerde etki de uyandırıyorlar.
Bu etki ise insanlarla ilişkileri güçlendirerek, kişiye daha sosyal bir karakter kazandırıyor!
Dahası, geniş kelime dağarcığı, insanın daha fazla kavramla düşünebilmesini de sağlıyor!
Yani düşünce kapasitesini ve kültür düzeyini artırıyor!
Bu sayede kendini geliştiren kişiler ise elbette çevrelerinde gelişen olaylara da hakim olacak ve toplum içinde eğitim seviyesinde zamanla bir ilerleme sağlanacaktır!

Haksız mıyım?

Kendimizle gururlanmak için daha ne duruyoruz :-))

 
Toplam blog
: 1021
: 1607
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde!  ..