Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hız Tarikatının Müritleriyiz

Hız Tarikatının Müritleriyiz
 

Her yere "Yavaşla" tabelalarının asılması gereki


Ahmet Haşim’in şu enfes tespitiyle başlayalım: “ Hatıraların kudsî saatini bulmaya ihtiyacı var. Kendi tempomuzu, içimizin seslerini dinleyerek bulabiliriz.” İçimize yönelmemiz ve kendimizi dinlememiz gerekir. Bunun için tempomuzu yavaşlatmak ve farkındalığımızı artırmamız gerekiyor. Mevsim geçişlerinde mesela, kıştan bahara geçerken doğanın uyanışında aksama olmaz. Hava durumu ne olursa olsun vakti geldiği zaman ağaçlar çiçeklerini açar, ovalar, tepeler yeşillenir. Bu oluşum ne hızlı olur ne de yavaş. Muazzam bir zaman yönetimi söz konusudur.

Doğanın dengesi muntazaman gerçekleşirken, “yaratılmışların en şereflisi” olan biz insanoğlu ne yapıyoruz? Büyük bir “hızla” kendi sonumuzu hazırlıyoruz. Hayatımız da her şey çok hızlı gerçekleşiyor. Hayatımızın her anında “hız” var. Kurulu olan sistem de bizi hızlı olmaya yöneltiyor. Yemeklerimizi artık hakkını vererek, “şükrünü eda ederek” değil, fast food tarzı mekanlarda ayak üstü yiyiyoruz. Bugün 2 milyar insana obezite teşhisi yapıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Ülkemizde nüfusumuzun %25’i obez. Daha hızlı arabalara biniyoruz. Sanıyoruz ki; hızlı arabalar kullandıkça gideceğimiz yere daha erken varıyoruz! Aslında büyük bir yanılsama içerisindeyiz. Arabalarımız hızlandıkça daha uzun mesafelere gidiyoruz, hayatımız yollarda geçiyor. Trafik kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı ulaşabildiğim en güncel istatistik rakamlarına göre, 2014 yılının ilk 11 ayında 3 bin 254. İşin sosyolojik, psikolojik ve felsefe noktalarına daha da girmiyorum.

Sevgili dostum Murat Arısoy, geçtiğimiz günlerde Psikiyatri Profesörü Kemal Sayar’ın “Yavaşla” isimli kitabını hediye etti. “Hız” konusunu o kadar güzel işlemiş ki “Hız tarikatının müritleriyiz” saptaması yazar Kemal Sayar’a ait. Sayar, şöyle bahsediyor kitabında: “Günümüzde zamanlar birbirinin aynı. Saplantılı bir zaman hastalığı bize zamanın bitmediğini, hiç zaman kalmadığını, acele etmemiz gerektiğini telkin ediyor. Büyüğün küçüğü yendiği bir dünyadan, hızlının yavaşı yuttuğu bir dünyaya doğru gidiyoruz. Artık hepimiz hız tarikatının müritleriyiz. Ancak bizim başımızı döndüren, bizi sarhoş eden hızın ta kendisi. Suikast ettiğimiz de kendi hayatlarımız.” Yazar içerisinde bulunduğumuz durumu ne güzel özetlemiş.

Bu satırları okuyunca aklıma Halil Cibran’ın şu tespiti geldi. Diyor ki Cibran: “ Kaplumbağalar yollar hakkında, tavşanlara göre çok daha fazla konuşabilir…”

Dostlar, hayatta ne zaman gaza, ne zaman frene basmamız gerektiğini bilmeliyiz. Ve Çocuklarımıza bunu öğretmeliyiz.

Yazımı bir soruyla bitireyim. Soru şu; hız hayattan mı, yoksa ölümden mi bir kaçış?

Ne dersiniz?

 
Toplam blog
: 21
: 324
Kayıt tarihi
: 08.08.12
 
 

"Çıplak bir hakikat tanımıyorum. Ancak cehaletimin karşısında alçakgönüllülükle eğiliyorum. İşte ..