Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '11

 
Kategori
Siyaset
 

Hukuk, guguk ve tutukluluk…

Hukuk, guguk ve tutukluluk…
 

Yüksek rütbeli bir subay “terör suçu”ndan yargılandığı mahkemeye verdiği dilekçede tahliyesini talep ediyor. 

Sayfalar dolusu bir hukuki mütalaa niteliğinde mahkemeye sunduğu dilekçe… 

Hâkim duruşma zaptını yazdırıyor: 

- Falanca sanık savunmasını yaptı, savunma dilekçesini yazılı olarak sundu. Okundu, dosyasına kondu. Karar: 

1.- Deliller henüz toplanmadığından,  

2.- Sanığın savunması alınmadığından… TAHLİYE TALEBİNİN REDDİNE!.. 

 

Bu nasıl bir iştir?.. 

Ve bu ne gidiştir?.. 

Ceza Usul kanunumuzda yazılı olan temel tutuklama nedenleri nelerdir, hatırlayalım: 

a.- Sanığın kaçma ihtimali bulunması,  

b.- Yerleşik bir ikametgahının bulunmaması,  

c.- Suç delillerini karartma ihtimalinin bulunması… 

Tahliye talebinde bulunan kişi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsilen yurt dışında görevli iken, ifade vermek için izin alarak Türkiye’ye gelen yüksek rütbeli bir subayımız değil midir?.. 

Peki… Bu durumda “kaçma ihtimali” ne anlama gelmektedir?.. 

Bu subayın belirli bir ikametgahı yok mudur?.. 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yurt dışında temsil eden bir subayın belirli bir ikametgahının olmadığını ileri sürmek akla ve mantığa sığmakta mıdır?.. 

Tahliye talebini ret gerekçesi içinde yer alan, “delillerin henüz toplanmamış olması”dır… Peki o deliller (her ne ise) ortada yokken, bu insanlar nasıl tutuklanabilmişlerdir?.. 

Ret gerekçesi olarak ileri sürülen ikinci gerekçe, sanıkların ifadelerinin alınmamış olması ise, bunca zamandır niçin bu ifadeler niçin alınmamıştır?.. Niçin tutukluluk içinde geçen bunca vakit nedensiz ve gerekçesiz boşa geçirilmiştir?.. 

Tutuklu olarak hapishaneye koyulan bu insanların ifadelerinin halen alınmamış olmasının bir hukuki sorumluluğu yok mudur?.. 

Eğer ilgili yasaya bakarsanız, tutukluluk halinin “geçici nitelikte bir tedbir” olduğunu görürsünüz… 

Tutukluluk hali, bir ceza uygulaması değildir ve mahkûma verilen hapis cezasının infazından çok farklı bir niteliğe sahiptir… 

Hapishanedeki mahkûm, kendisine verilmiş olan kesinleşmiş ceza hükmü gereğince ve bu nedenle demir parmaklıkların arkasındadır… 

Tutuklu sanık ise, yasanın “mahkumiyeti ispat edilene kadar suçsuz” olarak kabul ettiği bir yurttaştır; özgür olması gereken bir vatandaştır!.. 

Ve ancak kanunun belirlediği çok istisnai ve zaruri durumlarda ve ancak geçici bir tedbir niteliğinde tutuklu olarak yargılanabilir… 

Hücreye atılamaz. 

Kendisine eziyet edilemez. 

Psikolojik ve fiziki baskı altında tutulamaz. 

Peki, saydığımız bütün bunlar yapılıyorsa, bunun adı nedir? 

Yasalara aykırı davranmaktır. 

Suç işlemektir. 

Ancak meclisten geçirilen en son kanunlardan bir tanesi, bu türden suçları işleyen hâkimler hakkında tazminat davası açılamayacağını hükme bağlamaktadır… 

İşte içinde cirit attığımız “ileri demokrasi” süreci böyle bir şeydir… 

Televizyon kanallarında siyasilerin bolca sözünü ettikleri Hukuk Devleti ülkemizde böyle işlemektedir… 

 

soruyusormak@gmail.com 

 

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ: 

www.soruyusormak.com 

www.dnm-ler.com 

www.kitlecizgisi.com 

 

 

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..