Hükümet cemaat satrancında özel yetki hamleleri.

2011 seçimlerinin ardından Hükümet-Cemaat çatışması sahile vurdu. İki tarafta inkar yolunu seçse de söylediklerine kendileri de dahil kimse inanmıyor. Hem Hükümet hem Cemaat platformunda bu nikahın devam etmesini isteyenler var ancak, Mit Müsteşarına ve muhtemelen ardından Başbakan'a dokunma hazırlığındaki Cemaatin şahinlerinin hamleleriyle ipler artık koptu.

Özel Yetkili mahkemeler Ülkemizin demokratikleşmesinde önemli roller üstlendi. Dokunulmazlara dokunma cesareti gösteren bu kurumlar sayesinde suçu işleyenin adı, ünvanı ne olursa olsun soruşturalacağı, cezalandırılacağı dillendirilmeye başlandı. Ülkenin önüne set çeken darbeciler, örgütlenmeler, gün yüzüne çıkarılmakla kalmayıp, gereken cezaların verilmesi adına hukuk kuralları işletilmeye başlandı. Bunlar bu mahkemelerin yadsınamaz faydaları. peki ya eksileri......

Gözümü kapar vazifemi yaparım mantığı, uzun tutukluk süreleri, şike ve Cübbeli davalarındaki boşluklar, Cemaat adına hareket ediliyor yakıştırmaları, belki de Ülkeyi kaosa sürükleyebilecek Oslo Davasında Mit Müsteşarı ve akabinde büyük ihtimalle Başbakan'ın suçlanabilecek olması, bu mahkemelerin kamuoyundaki algısını bir miktar değiştirdi.

Ülkemiz anayasası, birçok uzmanının dile getirdiği gibi "yamalı bohça" şeklinde. Öyleki artık yamalanacak yer kalmadı. Ancak her zaman olduğu gibi bu işte de çelişkiler içerisindeyiz. Anayasayla ilgili en büyük şikayetimiz olan "darbe anayasası" söylemi nedeniyle değişiklik isterken işimize gelmeyen kısımlara ise "bu madde değişirse ülke tekrar darbecilere teslim olur" diyerek feveran ediyoruz.

Medyaya yansıyan değişiklik emareleri üzerinden yorum yapanlar, gerçek değişiklik metnini beklerken bir taraftanda kulis yaparak yasayı şekillendirme çabası içerisindeler. Bu yasa değişikliğinin; bazı görevlilerin soruşturulması için izin alınması (Mit Müsteşarı için çıkarılan yasanın genişletilmesi), bazı davalar suçun işlendiği illere dağıtılacak, Özel Yetkili savcıların müdahele sahası silahlı terör örgütü kapsamıyla sınırlandırılacak, davalarla ilgili gizli bilgi ve belgeleri yayınlayan şahıslar mensubu bulunduğu medya kurumu ile birlikte cezalandırılacak gibi hususları  içerdiği (ne kadarı doğru çıkar bilinmez) belirtiliyor.

Aslında birileri kuyuya bir taş attı ve çıkacak sesi bekledi. Kuyudan sesi veren Hükümetin tepkisi ise beklediklerinin çok üstünde oldu. Bu durumda geri adım atmak zorunda kalmalarının yanında ellerindeki bazı güçleri kaybetme korkusuyla yüzyüze kaldılar.

Daha önce yazmıştım. Ergenekonla mücadele ederken onların amaçlarına hizmet etmemek, onların istediği yolda ilerlememeye dikkat etmek lazım. Ergenekon mikrobunu kendine bulaştırmamak lazım. Başbakan kararlı. Önce şike yasası ardından Mit krizi derken üçüncü hamleyi beklemek yerine kendine kafa tutanlarla yüzleşmek yolunu seçti.

İşin özü sınırsız yetki olmaz, özellikle sınırsız yetkiyi hatasızlıktan münezzeh insan kullanacaksa işin önünü almakta fayda var.