Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '12

 
Kategori
Magazin
 

Hülya Avşar üzerine... (Bölüm 1)

Hülya Avşar üzerine... (Bölüm 1)
 

      Bazı masallar vardır, insanlara güzel gelen... Sonu mutlu da bitse, mutsuz da; o masalın kahramanını hepimiz severiz. İyi kalplidir, değilse bile çok güzeldir. Masalda yer alan diğer tüm karakterler ona hizmet etmek için vardır. Kimisi iyilik, kimisi kötülük yaparak onun var olmasını, hırslanmasını, kendine güvenmesini sağlar. Bir gün mutlu olacağına dair yeminler eden kahramanımız mutlaka bir sihirli değneğe de ihtiyaç duyar. O sihirli değnek bazen kahramanımızı daha güzel yapar, bazen daha güçlü; ama ne olursa olsun kahramanımıza bir etkisi mutlaka vardır. Sihirli değnekten güç alan ve bir sürü macera yaşayan masal kahramanımız, sonunda mutlaka bir prens bulur, evlenir ve mutlu sona kavuşur. Tek hayali mutlu olmaktır zaten.

Hülya Avşar da bir masal kahramanıdır. Hikayesi kimi zaman mutsuzluğa doğru yol alsa da, şu anki duruma bakılarak mutlu son olduğu söylenebilir. Bu masalda tüm karakterlere yer vardır neredeyse. Kötü kalpli üvey kız kardeşleri - ya da kurtları- ona saldıran, acımasızca eleştiren eleştirmenler ve köşe yazarları oynar çoğunlukla. İyi kalpliler Avşar'ı destekleyenlerdir. Sihirli değnek, bir güzellik yarışmasında ortaya çıkmış ve bir daha hiç gitmemiştir onun hayatından. Bazen filmlerinde, bazen sahnede Avşar'ı mutlu etmek için gerekli büyüleri yapmıştır. Ve bir gün elbet bir prens de çıkar Avşar kızının karşısına. Evlilik dillere destan olmaz, ama mutluluk -en azından bir süre- göz kamaştırıcıdır. Ve kötülerin yeniden ortaya çıkmaları kaçınılmazdır. Ama Avşar Kızı'nın bir sihirli değneği olduğunu herkes unutur. O sihirli değnek, ona karşı olan saldırılara her zaman engel olmayı bilecektir.
Bu değneğin sihrinde sadece zeka vardır.
  
Ama durup en başa gidelim; kahramanımızın çıkış yıllarına...
Yıl 1983'tü... Yeni bir Türkiye'yle birlikte, ileride koca bir ülkeyi peşinden koşturacak, tüm basını ve entelektüelleri yeri geldiği zaman kızdırıp, yeri geldiğinde ayaklandıracak, zaman zamansa sevindirecek bir yıldız doğuyordu. Bulvar gazetesinin dzenlediği bir güzellik yarışmasından başında taçla ayrılan bu genç kızın evli olduğu ortaya çıktığında tacı elinden alınıyor, böylece yıllarca özenilerek, çalışılarak oluşturulmuş bir efsane, medyaya ve gündemimize merhaba diyordu. O ürkek bakışlı genç kız attığı adımlarla kısa sürede yeri doldurulamayacak bir kraliçeye dönüşecekti. Bu genç kızın adı Hülya'ydı. Bu ad ve taşıdığı soyadı, bir süre sonra herkesin peşinde koşacağı bir markaya dönüşecekti: HÜLYA AVŞAR!
Ne Avşar, ne yarışma jürisi, ne de yarışmaya katılan diğer kızlar, başlangıçta taçlandırılıp sonra tacı elinden alınan bu kızın ileride bir markaya dönüşeceğinden haberdar değillerdi. O yarışmada tacı alınan Hülya Avşar, bu ülkenin değişen imajıyla birebir örtüşüp, kraliçeliğe emin adımlarla ilerlerken, tacın devredildiği güzeli hiç kimse hatırlamayacaktı. (Çünkü medya yeni bir çağa girmişti: Bu çağda haber olmak her şeyden değerliydi!) Bu, bir bakıma bizim skandala olan düşkünlüğümüzden kaynaklanırken, yadsınamayacak gerçek zamanla ortaya çıkacaktı. O gerçek şuydu: Bu kız, bulunduğu ortamı kendine göre değiştirip şekillendirecek, medyanın dolambaçlı yollarını çözecek bir zekaya sahipti.
Ona sinir olanlar, hakkında tüm küfürleri edenler, konserlerini izleyip tapınanlar dahi olacak, ama yirmi yıllık Avşar tarihinde, bu kıza kayıtsız kalan birisi olmayacaktı. Diğerleri de Abşar kızı kadar zeki davranacaklar, duyurmak istedikleri şeyleri Avşar'ın adını malzeme gibi kullanarak duyuracaklardı.
 
Perihan Mağden'in de dediği gibi:
"Zaman zaman acayip gıcık olabileceğiniz, zaman zaman hoşlanabileceğiniz, zaman zaman boğmak isteyebileceğiniz, ama hiçbir zaman kayıtsız kalamayacağınız bir postmodernite baş eseri.
Sosyolojik bir tez konusu O."
 
 
 
http://alibolat.blogspot.com adresimi de ziyaret edebilir ve sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.
 
Toplam blog
: 54
: 2101
Kayıt tarihi
: 12.03.12
 
 

Başkalarının hayatlarını, kişiliklerini anlatmak kolay da, söz konusu kendim olunca yazacak çok a..